hayat hızla geçiyor
bir rüzgâr gibi
rüzgârın ferahlığını yüzümüzde hissettik
aynı anda hızla kaybolup gitti
geride sadece bir his kaldı
sanki hiç yaşanmamış
bir anlık ferahlık hissi
işte hepsi bu
kadın başka bir şey düşünüyordu
bazen kaybolup gitmek istiyorum
her şeyi bırakıp gözden yitmek
neden istediğimiz şeyleri yapamıyoruz
hatalıyız
hayatımızı bir yabancı gibi seyrediyoruz
bir yabancıyı yaşar gibi yaşıyoruz onu
daha sonra bir süre sustu
tekrar konuşmaya başladı
birçok şeyi engelliyoruz
önce kendimizi
sonra sorumluluklar
tabular
yasalar
bilmiyorum
birçok şey
istediğimiz ve olduğumuz gibi yaşasaydık
o zaman mutlu olabilirdik belki
risk almaktan ölümüne korkuyoruz
en büyük risk olan ölüm riskini
çoktan aldığımızın farkında bile değiliz
güzellikleri yaşamıyoruz
programlanmış robotlar gibi
her zaman kurallara uyuyoruz
her şey karanlık her şey
karanlık ölümden de kötü
adam kadının gözlerinin içine bakarak
ben karanlık yanımı görüyor
sağır yanımı işitiyorum bazen
hepimizin içinde karanlık sağır bir yan var
çoğu zaman bilmiyoruz bunu
görmüyor işitmiyoruz
bazen işitmek istiyoruz
gerçekte ne istediğimizi bilmiyoruz
kadın sanki adamı işitmiyor gibiydi
hayat daha kolay olmalıydı
aslında kolay da
fakat onu
çevremizdeki insanlar zorlaştırıyor
git ünlü insanların hayatlarını incele
zenginlerin
güzellerin
güçlülerin
bunların hepsi alabildiğine mutsuz
o zaman bir insan
hayattan ne istemeli
güzellik
ün
güç
ya da
para mı
bilmiyorum
bunların hiçbiri değil en azından
bir süre durduktan sonra
neden bir insanı sevemiyorum
insanlar neden beni hep hayal kırıklığına uğratıyor
adam ise dinliyordu neden sonra konuştu
her şeyi unut
görüyorum
sen hayatını bir elbise gibi giyinmişsin
bir kırmızı elbise gibi
senin hayatın kırmızı
düşün bunu ve
hayatın ne kadar güzel olduğunu
kadın uzaklara bakıyordu
vay canına dedi
yalnızca biraz rüzgâra ihtiyacımız var
yaşadığımızı hissetmek için
işte hepsi bundan ibaret
erol anar
hayat zayıfları affetmez (diyaloglar)
paraná – brezilya