Şafağın sökmesiyle birlikte çok büyük bir kampın hatları görülmeye başladı: Birkaç sıralı uzayıp giden dikenli teller, gözetleme kuleleri, tarama lambaları ve işsiz yol boylarınca sürüye sürüye yürüyen, nereye gittiğini bilmediğimiz, uzun sıralar halinde pejmürde insan figürleri. Arada bir yüksek sesli komutlar ve komut düdükleri duyuluyordu. Ne anlama geldiklerini bilmiyorduk. Hayalimde, darağacında sallanan insanlar canlandırıyordum.
Tag: Victor E. Frankl
Acıyı Kucaklamak
Ama şöyle bir bakarsak anlamsız bir hayatı ne kadar yaşamak isteriz? Bunun ne zevki olabilir diye düşünmekten alamıyor insan kendisini. Onun için aslında bir anlamı olmayan hayatımıza anlam yüklemek zorunda hissederiz kendimizi. Kendimize hep amaçlar, erekler, koyar ve ona doğru yürürmeye bunları gerçekleştirmeye çalışışırz. Peki gerçekleşse ne olacak, bu kez bir amaca yöneliriz. Peki o da gerçekleşse? İşte bu noktada hayatın anlamsızlığını görürüz. Hayat acılarla doludur daha çok, bazen ise mutluluk da vardır daha az olsa da.
Sisli Bir Ormandır Geçmiş
Geçmiş bugüne dönüştürülemez belki ama, bazı insanlar için bugünün yerini alabilir. Nasıl mı? Eğer geçmişte yaşarsanız sürekli, şimdi’yi kaçırırsınız, doğrusu şimdi çok da umrunuzda olmaz; onu sadece temel ihtiyaçlarınızı karşılamak için kullanırsınız. Artık geçmiş, şimdinin yerini alır sizin için büyük oranda ve bir yanılsama dünyasında yaşar, giderek gerçekten uzaklaşmaya başlarsınız.
Geçmişe gitmek tehlikelidir. Bazen geçmiş ormanında ortalığı göz gözü görmez bir sis basabilir, ve siste şimdi’ye dönüş yolunu bulamayabiliriz.