Benim gerçekte ne olduğumun bir önemi yok, sanal dünyada istediğim gibi görünebilirim. İşte çağın gerçeği budur. Birey artık kendisi olma derdinde değildir. Birey artık nasıl görüldüğünün derdindedir o. İçinde ne olduğunun önemi yok bu çağda, dışında ne olduğunun, nerede olduğunun, ne yaptığının görülüp görülmediğinin önemli vardır birey için. Kaç kişinin ondan hoşlandığı değil de, sosyal medyadaki paylaşımından kaç kişinin hoşlandığıdır önemli olan artık birey için.
Tag: Jean Baudrillard
Gerçek, Simülasyon ve Sanal Hayatlar
Ve bence bu simülasyon o kadar güçlüdür ki, artık gerçek hayattan kopmuş, sanal hayat için yaşıyoruz. Örneğin bir restorana, konsere, dışarıda yemeğe gittiğimizde onun tadını çıkarmak yerine, hemen sosyal medyadaki sayfalarımıza orada o an orada olduğumuz ile ilgili mesaj ve fotoğraf atıyoruz. Daha doğrusu bu bizim herkes tarafından kıskanılan bir yaşama -nasıl içi boş, sahte, ama mutluymuş gibi görünen bir yaşama- sahip olduğumuzun göstergesi oluyor. yani göstergeler çağı; göstergeler gerçeğin yerini almış durumda.
Geleceğin Toplumu: Hiçlik, Gerçeklik ve Hipergerçeklik
Bazı bilim insanları yakın gelecekte, düşünce gücüyle cisimleri hareket ettirebileceğimizi söylüyorlar, bunu yaptığımızda nesnel gerçeklik anlayışımız da tümden değişecek. Görünmezliğe de bilimsel olarak erişebiliriz. Görünmez olmayı başardığımızda, yine nesnel gerçeklik tepetaklak olacak ve başka bir gerçekliğe ulaşmış olacağız. Ya da bir duvar ya da kapı -yani katı cisimlerden- doğrudan geçmeyi başardığımızda yine gerçeklik değişmiş olacak. Gerçeklik ve hipergerçeklik arasındaki ilişkiye bu dizideki diğer yazılarımda da değineceğim. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Gerçeklik statik ve değişmez değildir, o değişkendir, içinde bulunduğu ortama, koşullara ve an’a göre değişebilir.
“Hiçbir şey Gerçek Değilse, Her şeye İzin Verilmiştir”
Burada gerçek kavramı, toplumun hafızasında sanal gerçeklik ile yer değiştirmiştir. Daha doğrusu sisteme göre toplumun hafızası yoktur, tek tek bireylerin de… O hafızayı, sistemin kendisi oluşturur. Buna göre, gerçek olan tek şey sistemin kendisidir, bireyler bir vida işlevi bile görmezler bu anlayışa göre.
Sahi kendi gerçekliğimizi mi yaşıyoruz, yoksa simulakr bir dünyada mıyız?