İdollerimiz Bizim Hapishanelerimizdir

İdollerden kurtulmak bir süreç ister, ben son on yılda bu sürece girdim ve geldiğim aşamada hiçbir idolüm yok, o noktaya eriştim kendi serüvenimde. Ve idollerden kurtuldukça özgürleştiğimi hissettim ve hissediyorum. İnsanlara saygı duymak ayrı, onları idolleştirmek başının üzerine koymak ayrı bir süreç bence.

Devamını okuyunuz...

İktidar Odakları, İtaat ve Sadakat Üzerine

Ancak siyasal iktidar bireyin beynini manipüle edip onu dönüştürürken, bunu sadece devletin ya da siyasal iktidarın araçlarıyla sınırlı kılmaz. O noktada mikro iktidarlara da ihtiyaç duyar. Mikro iktidarlar da bireyin itaatini ve sadakatini oluşturan nüveleri işlerler. Ve bunu bir kez değil sürekli olarak işlemek zorundadırlar. Yoksa büyü bozulabilir.

Devamını okuyunuz...

İktidar Psikolojisi ya da İktidar ve Psikoloji

Siyasal iktidar birey üzerinde otorite kurmak için onun doğal psikolojisini de bozmak zorundadır. İtaat eden birey artık kendisi değildir, o olması istenilen kişidir otoriteye uyum sağlamış, biat etmiş ve kendi kişiliğinden ödün vermiştir. Siyasal iktidar ve kitleler arasında bu anlamda sürekli bir psikolojik savaş vardır. İktidar psikoloji tekniklerini kitleler üzerinde kullanır. Yeri geldiğinde duygusal kendini acındıran ama kitleyi birleştirici söylemleri kullanır, yeri geldiğinde çok güçlüymüş gibi kitleyi böler, esip gürler. Çoğunlukla da içeride esip gürler, dışarıda boyun eğer ya da uyumlu davranır.

Devamını okuyunuz...

Hayat Zayıfları Affetmez

Önceki gün ABD hapishanelerinde nasıl hayatta kalınabileceğine dair bir belgesel izlemiştim. O belgeselde eski bir mahkûm şöyle diyordu: “Dayak yeseniz, karşınızda birçok kişi aynı anda sizi dövmeye çalışsa bile, buna rağmen son ana kadar karşı koymalı, direnmelisiniz. Çünkü bu sizi gelecek saldırılardan koruyacaktır. ‘Bu kişi karşı koyuyor, direniyor.’ diyerek size saldırmaktan kaçınacaklardır.”
Katılıyorum bu kişinin söylediklerine. Okulda öğretmen en zayıf, karşı koymayan, ses çıkarmayan kişiyi daha çok döver.

Devamını okuyunuz...

Siz Düşünen Bir İnsan Değil, İtaat Eden Bir Makine İstiyorsunuz

Bireysel psikolojinin kurucusu Alfred Adler, “İnsanı Tanıma Sanatı” başlıklı kitabında, “İnsanoğlunun başkalarının boyunduruğu altına girmek konusunda öylesine büyük bir eğilimi içinde barındırdığını ki, bu nedenle

Devamını okuyunuz...

Öğrenilmiş Çaresizlik ve İtaat

Öğrenilmiş çaresizlik var olan koşullara teslimiyettir ve bireyin özsaygısını törpüleyerek, onu koşulsuz itaate zorlar. Burada başta siyasal iktidar olmak üzere her tür iktidarın kullandığı ve bireyde umutsuzluk, güçsüzlük yaratarak onun teslim olmasını itaat etmesini sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.

Devamını okuyunuz...

İtaat, Otorite ve Kendine Acındırmak

Öte yandan siyasal İktidarı elinde bulunan otorite de, böylesi kişiliklere ihtiyaç duyar, onları kendi siyasal iktidarın devamı için kullanır. Nazilerden günümüze Ortadoğu’daki totaliter rejimlere kadar bu böyledir. Siyasal iktidarlar, özellikle totaliter rejimlere sahip ülkelerde kendi radikal taraftarlarına yol verir, onları silahlandırır, ya da silahlanmalarına göz yumar. Bunları her zaman yedek güç olarak bir kenarda tutar. Bilir ki sadece asker ve polis, militer güç iktidarda kalmak için yeterli değildir.

Devamını okuyunuz...

İtaat Üzerine

Bazı insanlar Adler’in dediği gibi uşak ruhludur, hatta çoğu insan böyledir. Böylesi prototip kendisine bayraklaştıracak bir lider, kurum arar. Ve ona sığınarak, onu savunarak sefil ömrünü yaşar gider. Artık bütün iradesini bu kişiye, kuruma devretmiştir. Aslında bireyi bu hale getiren, gerçekte sistemin kendisidir. Çünkü birey bilmektedir ki, itaat etmediği zaman başına çok kötü şeyler gelecektir. O zaman bu iki prototip tarihsel şartların da bir araya gelmesiyle buluşur, lider ve ona itaat eden, hatta tapan kitle.

Devamını okuyunuz...

Tek Tabanca Olmak Özgürlüktür

İşte dediğim gibi tek tabanca olmak zordur. Çünkü tek tabanca olmak, aynı zamanda kendi ayağının üzerinde durmayı, kimseye minnet etmemeyi, bütün dünyaya yeri geldiğinde tek başına meydan okumayı gerektirir. Bunu yapabilecek güce sahip olmayı gerektirir, çünkü gerçeği ortaya koymak, hayata meydan okumaktır. İşte toplumun %99’unun yapmadığı şey de budur.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!