Sonra Maide yengenin yüksek duvarlı evi. Korkardık oraya girmeye. Top kaçardı bazen, Maide yenge kızar kesip atardı topumuzu. Yüksek duvarlarla çevrelenmiş kocaman bahçesi ve içinde korktuğumuz Maide teyze ile gizemli gelirdi bize bu ev. Maide teyze de bıkmıştı ikide bir bizim topun kendi bahçesine kaçmasından ve bir çocuğu kendi bahçesinde top ararken görmekten. Ama mecburduk buna, çünkü toplumuzu almamız gerekiyordu.
- Home
- Aşaǧı Mahalle Havza
- Page 2
Tag: Aşaǧı Mahalle Havza
“Yaz Tahtaya Bir Daha”
Havza’da, eskiden sürgün edilmiş gayri-müslimlerin altınları gitmeden gömdükleri yolunda efsaneler vardı. Hatta bir otelin sahibinin, gayrı-müslimlerin terk ettiǧi bir evde, duvarı başka bir nedenle kazarken orada birden altınlara rastladıǧı ve böylece zengin olduǧu yönünde hikâyeler anlatılırdı. “Kazmayı vurmuş, duvardan altın fışkırmış” diye anlatırlardı.
Esnafspor
12 Eylül’den sonra, özellikle gençleri futbol turnuvaları düzenleyerek politikadan uzaklaştırmak hedefleniyordu. Bu amaçla Havza’da o zamanlar birçok futbol takımı kurulmuştu. Bu takımlardan birisi de “Esnafspor” idi.
Okulda Sıradan Bir Gündü
O gün de şarkı, türkü söylüyor eğleniyorduk sınıfta. Memduhiyeli Çerkeslerden sınıf arkadaşımız Adnan şu şarkıyı söylemişti:
“Gençlik başımda duman
İlk aşkım ilk heyecan
Kovaladıkça kaçan
Ateş böceği misin?”
Böyle şarkılar yüreğimizi oynatırdı ve o zamanlar modaydı. Hepimiz bir kıza aşıktık, ama saf duygularla ve daha çok platonik olarak.
Kazlar
İt Tamer, bir gün yine bizim dükkâna gelmişti. O da Karşıyakalı idi. Konuşmayı severdi. Çayını yudumlayarak hemen anlatmaya başladı:
“Karşıyaka’da bizim bir zamanlar bakkal dükkanımız vardı. Ben duruyordum o sıralar dükkanda. 17-18 yaşlarındaydım. Mahallede cinsel olarak ilgi duyduğum çok sayıda kız vardı. Ne de olsa aslan gibi uzun boylu yakışıklı çocuğum.”
Aşağı Mahalle’nin Göçmen Kızları
Ayla, ailenin en büyük kızı olduğundan kardeşlerine annelik yapardı. Ayla orta boylu sarı kısa düz saçlı ve güleç yüzlü bir insandı. Herkesle iyi geçinir, herkes onu severdi. Güldükçe yanağında bir gamze oluşurdu. İçinde bulunduğu yoksunluk koşullarına rağmen umudunu hiç kesmez ve her şeye iyimser yaklaşırdı. İçi ile dışı bir olan insanlar denir ya, işte Ayla o insanlardan birisiydi. Masumiyet yıllarının masum bir imgesi.
Balık İni
Aşaǧı Mahalle’de kendisinin evinin hemen biraz uzağında Samsun yolunda artık işlemeyen, benzinliği vardı. Kapanmıştı yıllar var burası. Bu benzinliğin altında büyük bir balık ini olduğu söylenirdi, orada sık sık oltayla balık tutardık. Bazen orta büyüklükte balıklar tuttuğumuz olurdu orada. Bazen de gençler bu ine dalar elleriyle ve çuvallar ile balık tutmaya çalışırlardı. İnin diplerinde büyük balıklar olduğu söylenirdi.
Kediyi Duvara Sıkıştırmayacaksın
Bir gün Balo abinin lastikçi dükkânına gitmiştik birkaç arkadaş. Balo abi yoktu, çırağı
Salim vardı dükkânda. Tembel tembel oturuyordu, iş yoktu o gün.
Salim 12 yaşlarında, esmer, ince ve zayıf bir çocuktu, bizden 3-4 yaş küçüktü. Kısa saçları vardı Salim’in sesi sanki burnundan konuşuyor gibi çıkardı. Bize hep “abi” diye hitap ederdi.
Dallas’lı Yıllar
Dallas dizisi yayınladığında sokakta kimseler olmazdı. O zamanların en popüler dizisiydi. Ama ben daha “Küçük Ev” dizisini severdim. Orda Dallas gibi entrikalar yoktu; kırsal kesim insanlarının masum, sıradan küçük olaylarla dolu hayatlarını anlatıyordu. Laura, Mary, baba Charles hoşumuza giderdi.
Okulda Sıradan Bir Gündü
Paşa ile o zamanlar Lise’nin Halk Müziği Korosu’nda bağlama çalıyorduk. Bunun dışında da haftada bir iki gün yukarı çarşıdaki Kız Sanat Lisesi’ne gidiyorduk. Paşa ile birlikte orada da kız Sanat Lisesi’nin korosuna bağlama çalıyorduk.