Ertesi gece yine terasta akşam yemeğindeydim. “Abi patronun sadece bu kadınla değil, hotel personelinden bazı kadınlarla ilişkisi de var.” dedi Garson Ali. Yine patronun gevrek
Tag: akdeniz anilari
Akdeniz Anıları (17)
Hayat ne garipti, şu patron şu garsona beş kuruşluk değer vermezdi. Ama işin ilginci davranışları farklı olmasına karşın, garson da için için patrona beş kuruşluk değer vermiyordu. Ama patron patronluğunu, garson da garsonluğunu oynuyor ve yaşayıp gidiyorlardı. Herkes birbirinden nefret ediyordu aslında. Ama ilişkiler karşılıklı çıkar hesaplarıyla devam ediyordu.
Akdeniz Anıları (16)
Gökyüzü açıktı o gece, yıldızlı bir geceydi. Uzaklarda yıldızlar parlayıp sönüyordu. İşte insanlar da bizim için aynen böyleydi. İlişkilerimiz bir anlık yıldızların yanıp sönmesi gibiydi. Işık hızla sönüyor ve herkes yoluna gidiyordu, bir daha hayatının sonuna dek karşılaşmayacağın insanlar büyük olasılıkla. Senden bir parçayı da götürüyorlardı. Tanıdığımız herkeste bir parçamız kalıyordu.
Akdeniz Anıları (15)
“Sizinle farklı koşullarda, farklı zamanlarda, farklı yerlerde karşılaşmayı isterdim. Ama böyle oldu. Yine de sizinle tanıştığıma memnun oldum. Eğer bazı kitaplarınızın ismini verirseniz Almanya’ya gitmeden önce İstanbul’da, bakarım. Eylül’de görmek istemişti sizi, ama uyudu.” dedi.
Akdeniz Anıları (14)
“Yumurtalar, deterjanlar, margarinler falan onlarla uğraşıyorum. Para biriktirip yeni bir araba alıp Türkiye’ye gidiyoruz ziyarete. Akrabalara hava atıyoruz. Arabamın ne kadar az benzin, mazot vs… yaktığından, dizelliğinden falan söz ediyormuşum geceler boyu. Edebiyat, sanat, felsefe bunların yerini para, yumurta, benzin hesabı almış düşünsene. Sonra bakarsın Akdeniz’den bir yazlık, kim bilir. Böyle bir hayat.”
Akdeniz Anıları (13)
Neyse sonunda Aspendos’a ulaştık. Rehberimiz eşliğinde geziyorduk antik kenti. Antik bir kent olan Aspendos, M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş. Buradaki ünlü tiyatro ise, M.S. 2. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş Kılavuzumuz bu bilgileri bize geçiyor gezerken. Etkileyici bir tarihsel alan. Özellikle buradaki açık hava tiyatrosu çok büyük ve etkileyici sağlam bir yapı olarak günümüze kadar gelmiş.
Akdeniz Anıları (12)
Tam Türk filminin içine düşmüştüm, istemeden de olsa. Gerçekten hayatın içinde filmlerden çok daha abartılı sahneler yaşanıyordu, ama çoğu zaman bunlar dikkatimizden kaçıyordu. Akşama yine balkonda oturdum yalnız başıma, bir bira açtım kendime, sigara da yaktım, sonra Demet’i aradım.
Akdeniz Anıları (11)
“Amerikan edebiyatı çok ilgimi çeker çocukluktan beri. Rus edebiyatı daha aristokrattır, seçkincidir özellikle Dostoyevski, Tolstoy döneminde. ‘Gümüş çağ’ derler o döneme. “Altın çağ” ise Puşkin’lerin dönemidir. Bence ise tersidir. Altın dönem bence Dostoyevski, Turgenyev ve Tolstoy’ların yaşadığı dönemdir. Ama Amerikan edebiyatı daha bireycidir, ‘küçük’, sıradan insanların serserilerin, marjinallerin, öyküsünü anlatır. Yani hiç de aristoktat değildir. Steinbeck, Jack London, Faulkner, Hemingway vs… bunlarla büyüdük biz. Onların o gözüpek maceracı kahramanlarına özendik.
Akdeniz Anıları (10)
Ertesi gün kalkınca, bir daha ada bara gitmemeye karar verdim. O yavşakların yüzünü görmek istemiyordum bir daha; ne garson Ramazan, ne şef garson Ahmet, ne de müdürün… Zaten üç-dört gün sonra bu hotelden ayrılacaktım.
Kahvaltıdan sonra dizüstü bilgisayarımı yanıma alarak otelin arka bahçesine doğru yürüdüm; orada arka tarafta bir tropik bar vardı, plaja yakın. Birkaç da masa vardı tropik barın bahçesinde, gölgelik çok güzel bir yerdi ağaçların altında. Sakindi de.
Akdeniz Anıları (9)
Hotelin bahçesinde her akşam defile, canlı müzik vs… etkinlik oluyordu. Bir gece bakayım dedim, neler yapıyorlar insanlar. Bahçenin bir yerinde küçük bir sahne vardı. Orada defile vardı o akşam, defileden sonra ise canlı müzik. Ben de odamdan iki bira almıştım yanıma. Arkalarda bir yere yalnız oturdum. Sigara ve bira içerek sessizce insanları izledim biraz orada. İnsanlar dans ediyor, ya da kollarını dalga gibi iki yana sallayarak şarkılara eşlik ediyorlardı. Popüler bir şarkı iki üç kez çalmıştı o akşam.