12 Eylül’den sonra, özellikle gençleri futbol turnuvaları düzenleyerek politikadan uzaklaştırmak hedefleniyordu. Bu amaçla Havza’da o zamanlar birçok futbol takımı kurulmuştu. Bu takımlardan birisi de “Esnafspor” idi.
Bizim mahallenin esnafı da bu takımı desteklerdi. Berber Hüseyin, Demirci Musa, Tamirci Sarı Recep, Lastikçi Balo ve Demirci Ahmet maçları kaçırmazlardı. Polislerin kurduğu takımın adı da “Emniyet Gücü” idi. O zamanlar trafik polisi olan Nemide teyzemin eşi Cevdet ağabey de bu takımda oynardı. Polisler maçı kaybedince, buna tahammül edemez, bazen kavga çıkarırlardı; ne de olsa polistiler.
Popüler futbolcular da vardı. O dönemde bunlardan birisi de Maradona Aydın idi. Maradona Aydın, tıpkı Maradona gibi 10 numaralı formayı giyerdi. Havalıydı, sanırsın ki gerçek Maradona’nın kendisiydi.
Maçlar, ‘top sahası’ denilen tren garının arkasındaki alanda oynanırdı. Burası tren yolunun, Gar’ın hemen arkasındaki boş alandı. Zemin topraktı, çimen değildi. Toz havalanırdı futbolcular koştuğu zaman bu nedenle.
Maç olmadığı zaman ise, burası bisikletle gezenlerin alanıydı. Çünkü kasabanın iki bisikletçisi de burada dükkân açmışlardı. Bisikletçi Şükrü ile Necati. İkisinin de karşılık dükkânları burada idi, top sahasının hemen yakınında. Özellikle hafta sonları burası çok kalabalık olurdu. Çocuklar, ergenler, gençler buraya gelirlerdi.
Arkadaşlarımla biz de bazen maçları izlemeye giderdik. Maçlar özellikle cumartesi ve pazar günleri yapılırdı. Birçok insan maç izler, bu sırada seyyar satıcılar da dondurma, meşrubat satarlardı.
Bizim mahallenin arkasında ırmak kenarındaki, eskiden patates tarlası olan alanda da maçlar olurdu. O günlerin popüler esprisi şuydu: Oyuncular arkadaşlarından pas ya da top istediklerinde “Biraaaak!” diye bağırır ve topa sahip olmayı isterlerdi.
12 Eylül’ün attığı maya tutmuş Havza’da birden herkes futbolcu olmuş ya da izleyici olarak futbolla ilgilenmeye, bir takımı desteklemeye başlamıştı. Bunlardan bazıları şöyle derdi:
“Ne sağcıyım, ne solcu
Futbolcuyum, futbolcu!”
Bir de o zamanlar Dörtyol’da şu tekerleme çok söyleniyordu:
“Demedim mi karışma anarşiye diye!
Ne vadettiler sana
Bodrum’da yat
Marmaris’te kat mı?”
Esnafspor’un maçının olduğu bir günü hatırlıyorum. Takımını destekleyen, bizim mahallede dükkânı olan Demirci Musa, kendinden geçmiş bir şekilde bağırıyordu:
“Kır ayağını kır! Hastane parası benden.”
Erol Anar
“Aşağı Mahalle Öyküleri” başlıklı henüz yayınlamadığım kitabımdan,
© erol anar 2020, bütün hakları saklıdır.