Gerçeği ve Hakikati İsteyen Kaç Kişi Var ki?

Gerçeği ve Hakikati İsteyen Kaç Kişi Var ki?

Yıllardır bunun farkındayım, yani insanların gerçeği, hakikati aramadıklarının.
“Onlar, tutsağı oldukları bu saplantılara, eleştirinin keskin bıçağını asla değdirmezler.” Stirner*


Olduğu gibi değil de, olması gerektiği gibi onların sahtelik üzerine kurulu düş dünyaları.

Gerçek nadir rastlanan bir şeydir. Hakikat de öyle. Öyle her yerde ve herkeste sıklılıkla rastlanmaz onlara.

Devlet, sistem ve toplum insanları birbirine benzetir ve böylelikle onları herhangi bir sürüye dahil ederek, onların özgür ruhlarını teslim alır.
Eğer çevremizde bizimle birçok konuda ve dünya görüşümüzle aynı paralelde düşünen beş kişi bile varsa, düşüncelerimizin doğruluğunu tekrar tekrar sorgulamalıyız derim. Çünkü farkında bile olmadan biz de bir sürünün içinde olabiliriz..

Bir insan için en yıkıcı olan şey, diğerlerine benzemesi ve kendi özgün ruhunu kaybetmesidir. İnsan insanı birbirine benzetir. Başkasına benzemekten kaçınmak gerekir bence.

***

Yücelt, idolleştir, idealleştir ve her şeyin üzerine koy. Bu bana göre değil.

Şöyle bir sosyal medyaya bakıyorum da, çoğu insanın sorgulamak, gerçeği aramak yerine kendi mahallelerine, çevrelerine uyum sağlayarak ve kendi paylaşımlarını bu doğrultuda yaparak yaşadıklarını görüyorum. Yani herkes kendi mahallesinde mutluymuş gibi yapıyor, kendi çalıp kendi oynuyor. Kimse de bir diğer bir mahallede ne olduğunu merak etmiyor. Bu yüzden fake paylaşımlarla dolu sosyal medya. Dünya görüşüne, ideolojine uygunsa hemen paylaş gitsin; hem de mahallende kendini göstermiş oluyorsun. Gerçek mi değil mi, kimsenin umurunda değil doğrusu. İdeolojiler din olmuş, gerçeğin kırıntısı yok ortada. Onu arayan da yok doğrusu. İnsanlara bazen tarihsel gerçekler gösterildiğinde ise bunu hemen reddediyor, bir kaplumbağa gibi kabuklarına çekilerek yeniden sanal düş dünyalarına dalıyorlar. Olduğu gibi değil de, olması gerektiği gibi onların sahtelik üzerine kurulu düş dünyaları.

Bununla ilgili aşağıdaki yazımı da okuyabilirsiniz. ttps://erolanar.org/2020/03/29/dogru-hakikat-ve-gercek-kimsenin-tekelinde-degildir/

Yıllardır bunun farkındayım, yani insanların gerçeği, hakikati aramadıklarının. Hele özgürlüğü hiç aramıyorlar, hatta ondan kaçıyorlar. Daha özgürlüğü iktidara gelmeden kendi egemenlik alanında yasaklayan ya da yasaklamayı düşünen pek çok insan görüyorum. Düşmanlarından en küçük bir farkları yok. Dünyada en az etkili olan şey gerçek ve hakikat. Her mahallede bu böyle.

Yücelt, idolleştir, idealleştir ve her şeyin üzerine koy. Bu bana göre değil. Benim kendi üzerime koyacağım hiçbir kişi ve hiçbir ideoloji yok. Hiçbir şey insanın, doğanın ve canlıların üzerinde değildir: Ne liderler, ne de ideojiler, ne de dinler, bazı ülkeler ve inançlar…

Bunun için işte kendimi hiçbir mahalleye ait hissetmiyorum.

Çünkü ben gerçeği ve hakikati arıyorum. Bu gerçek benim dünya görüşüme aykırı bile olsa… Gerçeği düşe, yalana tercih ederim. Kendimi kandırmayı tercih etmiyorum, işte bu yüzden kendim de dahil her şeyi ve herkesi sorguluyorum. Eleştiremeyeceğim hiç kimse ve hiçbir şey yok benim dünyamda. Çünkü bu dünyada en önemli şeyin gerçeği ve hakikati aramak olduğuna inanıyorum. Ona ulaşamasam bile bu yolda hayatımı tamamlayacağım. Hiçbir şey ve hiçbir kişi kutsal değil benim için.

***

Benim mahallem özgürlük mahallesi, tüm insanları kapsayan ve sonsuzluğa açılan özgürlük bahçesi.

İnsan neresi olursa olsun kendisini bir çevrede, mahallede, sürüde konumlandırmayı böylelikle güvenlik aramayı düşünen bir canlı olmuş tarih boyunca. Kendine öyle bir çevre yaratıyor insanlar. Kendini kandıracağı imgeler lazım onlara. Boş düşler, yalanlar, resmi tarihler, resmi ideolojiler hep bunlara yarıyor. Başka mahalleler hakkındaki gerçek ve hakikatlere inanabiliyor, ama kendi mahallesinin en küçük bir şekilde eleştirilmesine tahammülü yok. Hem de en özgür diyen bile böyle ne yazık ki.

“Kimse bir kişi olarak bir diğerinin efendisi değildir.” diyor Stirner. [2]

https://www.idefix.com/Kitap/Biricik-ve-Mulkiyeti/Max-Stirner/Felsefe/Bilgelik/urunno=0000000457889

O zaman kimse bir kişi olarak bir diğerinin üzerinde olamaz. Dolayısıyla kimse benim liderim ve benden üstün olamaz.

Şöyle bir söz okudum Buda’ya atfedilen:

“Kendi kendinin efendisi olan kişi, dünyanın efendisi olandan daha güçlüdür.”

Gerçeğin ve hakikatin hepsini olmasa da, en azından çoğunu görebileceğimiz bir ayna olan tarihe herkes istediği gibi bakıyor; olay ve olguları görmek istediği gibi görüyor. Yani tarih bile gerçek ve hakikat yolunda bir ölçü olamıyor.

Benim mahallem özgürlük mahallesi, tüm insanları kapsayan ve sonsuzluğa açılan özgürlük bahçesi. Orada her şey gerçek ve hakikatten oluşuyor. Kendini kandıran, gerçeğe gözlerini kapayan, sorgulamayan, her şeye inanan, hatta inanmak isteyenler değil; gerçekten özgür, eşit ve kahramanlara inanmayan insanlar var orada.

“Size tavsiyem, Tanrı’nıza ya da taptığınız putlara başvurmaktansa, kendinizi sorgulayın, kendi içinizde ne varsa ortaya dökün, gün ışığına çıkarın, kendinizi açığa vurun.” [3]

Adaletsizliğe, haksızlığa, eşitsizliğe, zulme karşı;

her şeye ve herkese karşı;

her şeyi ve herkesi sorgulayan bir anlayış benimkisi.

Benim tek bayrağım özgürlük, tek yolum, inancım gerçek ve hakikat, ulaşabildiğim ölçüde. Ve tek düşüncem araştırmak, öğrenmek ve sorgulamak.

Erol Anar

Nisan 2020

Paraná-Brezilya


* Max Stirner: Biricik ve Mülkiyeti, Kaos Yayınları, Istanbul,sayfa 61.

[1] Max Stirner: Biricik ve Mülkiyeti, Kaos Yayınları, Istanbul,sayfa 61.

[2] Max Stirner, age, sayfa 138.

[3] Max Stirner, age, sayfa 201.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!