Bizim kıtamız Amerika idi nedense çocukluğumuzda. Rusları olduğu gibi Amerikalı yazarları da çok severdik Kuzeyden Güneye. Steinbeck, Jack London, Isabel Allende, Garcia Marquez ve birçok Amerikalı yazar bizim favorimizdi ilk gençlikte.
Belki de maceracı ruhlarımız nedeniyle Steinbeck’in, Jack London’ın serseri ve özgür ruhlu insanlarına özeniyorduk o zamanlar. Bu hikâyeler, romanlar bizim özgür ruhlarımızı besliyor ve Kuzeyden Latin Amerika’nın büyülü gerçekçiliğine bir yolculuk yapıyorduk. Marquez’in küçük kentinde yüz yıllık yalnızlığı yaşıyor, daha sonra ise Isabel Allende’nin “Ruhlar Evi”nde soluklanıyorduk. Vargas Llosa’nın “Kent ve Köpekler”inde maceralar yaşadıktan sonra Fuentes’in “Artemio Cruz’un Ölümü”ne üzülüyorduk.
O zamanlar hiç düşünmemiştim buralarda yaşamayı. Ama sonra güçlü ve uzun soluklu bir rüzgâr beni buralara getirdi; ta kıtanın güneyine kadar. Ama burada Pasifik ve Atlantik okyanuslarının arasında yaşamaktan mutluyum…
Erol Anar