Rousseau ve “Toplum Sözleşmesi” Üzerine
Birey sindirilmiş, onun özündeki kendini gerçekleştirme potansiyeli yok edilmiştir. Birey, bireyden başka her şeye benzemektedir artık. O dönüştürülmüş, içindeki potansiyel eritilmiştir.
Birey sindirilmiş, onun özündeki kendini gerçekleştirme potansiyeli yok edilmiştir. Birey, bireyden başka her şeye benzemektedir artık. O dönüştürülmüş, içindeki potansiyel eritilmiştir.
Oblomov, bize aslında hayatın anlamsızlığını ve varoluş yalnızlığımızı anlatır. Eğer sonunda kaçınılmaz olarak ölüme gideceksek bu kadar çaba, bu kadar çalışma niye? Ne gerek var? İnsan kısack hayatında mümkün olduğu kadar dinlenmeli ve rahat etmeli düşüncesini taşır Oblomov. O varoluşunun yükünden sıyrılarak rahatlamış bir kişidir.
Bize Osmanlı’dan kalan ise cemaat kültürüdür. Cumhuriyet de bu kültürü yıkamamış, sağdan sola, derneklerden partilere tüm kurumlara bu kültür egemen olmuştur. Cemaat kültüründe birey yoktur ya da birey en aza indirgenmiştir. Birey sadece cemaatin bir parçası, cemaat kültürünü sorgulamadan ona itaat etmesi beklenen bir vidadır.
En ağır yabancılaşma, kişinin farkında bile olmadığı yabancılaşmadır. İnsan artık gezegenler ve yıldızlar kadar kendisine uzaktır. En kalın perdeleri çekmiş, en yüksek duvarları örmüştür kendi iç dünyasının üzerine. O artık yabncılaşmanın ta kendisidir.
Yöneten ayrıcalıklıdır, çünkü kuralları kendisi koyar. Yönetilen ise herhangi bir ayrıcalıktan yoksundur. Tamamen yönetenin insafına terk edilmiştir.
Sonra şöyle düşündüm: Bir kişi bir yazarı takip ediyorsa sosyal medyada, o yazar yüzde yüz bu kişi gibi mi düşünmelidir? Ya da insanlar yüzde yüz kendileri gibi düşünen insanları mı takip etmelidir?
Bu noktada yazar, iktidar kavramının hangi ideoloji ya da inançla yükselirse yükselsin hep aynı kaçınılmaz sona doğru ilerlediğini tespit ediyor. Max Stirner’in “Devrim, şu bildik efendiyi tahtından indirdi ama, Efendiyi yok etmedi;” dediği gibi .
Bu noktada kişi artık aldatmacanın kendisini gerçek sanmaktadır. Zaman içinde aldatmaca gerçeğin kendisine dönüşmüştür bu kişi için. Tam bir yanılsama yaşamaktadır. Ve aldatmaca yeri gelir gerçekten çok daha güçlü olur bu giderek fanatikleşen kişi için.
Ve eşitlik tıpkı özgürlük gibi birtakım bahanelerin ardına gizlenerek ertelenemez. Onu ertelediğinizde yaşayamaz. Bir kelebek gibi o an olur. O zaman özgürlük ve eşitlik iç içedir, birbirinden koparılamaz. Özgürlük ve eşitlik hemen, şimdi ve burada demek gerekiyor, etiketi ister sağ isterse ‘sol’ olsun her tür sisteme ve her tür devlete karşı…
Bütün değerleri ve inançları sorgulayan bir yalnız filozof Sade. Öldükten sonra oğlu muazzam el yazması yapıtlarını yaktı. Ama yine Sade kalan yapıtlarıyla günümüze kadar ulaştı
Copyright © 2025 | WordPress Theme by MH Themes