Hayatımın son on yılında keşfettim varoluşçu yanımı. Aslında ezelden beri varoluşçu bir yanım vardı, ama isimlendiremiyordum bunu. Heidegger, Sartre, Camus, Fernando Pessoa, Kafka, Dostoyevski’ye olan ilgimin nedenlerinden birisi de buydu aslında. Bunların hepsi varoluşçu idiler.
Bazı okurlarım yazdıklarımın bir kısmını umutsuz ya da karamsar bulduklarını söylerler. Aslında umutsuzluk, ya da karamsarlık değildir bu bence. Varoluşçu yanımın açığa çıkmasıdır bir bakıma. Boş bir umuttansa, katı gerçeği yeğlerim ben. Sartre’ın dediği gibi umuda ihtiyaç yoktur belki de.
Umutsuz da ilerleme olabileceğini, bazen umutsuzluğun daha devrimci olduğunu düşünüyorum.
Son yıllarda açığa çıkan ve şekillenen, elle tutulabilir bir yanım da anarşist yanımdı ki, bu da ezelden beri kişiliğimde vardı. Hiçbir güç boyun eğdiremedi bize. İsyankâr ruhlarımız vardı. Belki bu yüzden bir örgüte, partiye girmeyi düşünmedim. Çünkü amir-memur ve emir komuta zinciri bana tersti. Kimse bana herhangi bir şey adına emir veremez. Bir şeyi isteyerek, gönüllü olarak, istediğim için yapmalıyım.
İnsan kendisini tanıdıkça, kendi yolunda ilerledikçe bazı gerçekleri de keşfediyor. Sorgulamak, araştırmak ve gerçeğe, yalnızca ulaşmaya çalışmak. Gerçek acıtsa da, onunla yüzleşebilmek. İşte hayatım boyunca yapmaya çalıştığım şey budur. Bunu yapma yolum da okumak, araştırmak ve sorgulamaktır. Son beş yıldır her gün bir kitap – ortalama 250-300 sayfa- bitiriyorum.
Ana yolum değişmedi: Sınıfsız, sömürüsüz, hiyerarşisiz, devletsiz, gerçek anlamda eşitlikçi, özgür bir toplum. Ama o yola giden tek bir yol olmadığını, başka yollar da olduğunu fark ettim: Özgürlükçü sosyalizm gibi. Herkes kendi açısından farklı düşüncelere ulaşabilir.
Herkesin yaşam serüveni de farklıdır, size göre yanlış olan başkasına göre doğrudur. Ama benim kendi serüvenimde vardığım nokta budur. Varoluşumun temel kaynağı özgürlükle beslenmesidir. O yüzden özgürlüğümden ne bugün, ne yarın, ne bir günlüğüne, ne de bir saatliğine vazgeçerim. Eşitlik ve özgürlük aynı anda ve yan yana değillerse, sonra da yan yana olmayacaklardır bana göre.
Herkesin bir yaşam serüveni var. Ve ben elli küsur yıllık yaşam serüvenimde hayattaki en önemli şeyin özgürlük olduğunu anladım kendi açımdan. Gerçek eşitlik de, işte bu gerçek özgürlükte gizliydi. Varoluşumun anlamı özgürlüktedir. Hemen, şimdi ve burada olan özgürlükte.
Erol Anar
23 Mart 2019
Curitiba