Kuran’ın tamamını okumadan Mūslūman, İncil’i okumadan Hristiyan, Marx’ın tek bir kitabını okumadan Marksist, Bakunin’i okumadan anarşist, Nutuk okumadan Kemalist olanlarla dolu bir dūnyada yaşıyoruz. İnançlar, dūşūnceleri belirliyor. İnançlar, dūşūnceden daha gūçlū. Dūnyayı bu yūzyılda bile inançlar yönetiyor ve determine ediyor; gerçeklik değil.
Daha doǧrusu neye inandıǧını bilmeyen insan, en fanatik insan olabiliyor. Çehov’un dediǧi gibi, ‘en tehlikeli insan tipi az anlayan, çok inanandır.’
Year: 2018
Öğrenme Eylemi: Hayatın Sürekli Öğrencisi Olmak
Öğrenmek için sorgulamak şarttır. Başta kendi düşünce ve inançlarımız olmak üzere her şeyi sorgulayabilmeliyiz. Her kitapta yazılan her bilgi doğru olmayabilir. Kitap okurken, doğruluğu konusunda ikileme düştüğümüz bilgileri internetten araştırmalıyız.
Resmi ideolojiler, kendi resmi tarih anlayışlarını da oluştururlar. Bu anlamda, resmi tarih insanı yanıltır, çünkü nesnel ve doğru değildir. Bu anlamda okurken, resmi ideolojinin tuzaklarına düşmemek gerekir. Hatta “aydın” olarak bilinen resmi tarihçiler vardır. Bunların kitaplarını okurken de, doğruluk bilgisini sorgulamak gerekir.
Bir Baskı Aracı ve Ideolojik Aygıt Olarak Devlet
Yine Bakunin ise bunu sahte anayasallığın parlamentarizm oyunu olarak niteler “Devlet ve Anarşi” adlı kitabında.
İnsan ne zaman özgürleşir, iktidar olma, birbirini yönetme ve egemenlik isteği sona erdiğinde, insan gerçekten özgür olma yoluna girecektir. İşte o zaman savaşlar, insanın insan üzerindeki tahakkümü ve çağdaş kölelik de sona erecektir.
İnsan ne zaman özgürleşir, iktidar olma, birbirini yönetme ve egemenlik isteği sona erdiğinde, insan gerçekten özgür olma yoluna girecektir. İşte o zaman savaşlar, insanın insan üzerindeki tahakkümü ve çağdaş kölelik de sona erecektir.
Herkesin içinde bir Dostoyevski vardır
Ne kadar güzel bir anlatım değil mi dostum? İnsan ruhunun derinliklerine doğru bir geziye götürüyor bizleri. Oysa insanlara burun kıvırmaktan, onları küçümsemekten, kendimizi üstün görmekten başka ne yapıyoruz söyler misin?
Hep insanları kategorize etmez miyiz: Eğitimliler, eğitimsizler ya da kültürlüler, kültürsüzler diye? Ne kadar saçmadır oysa, kültürsüz kim vardır ki bu yeryüzünde! Kültür, insanın doğaya karşı yarattığı her şey değil midir dostum? Eğitimsiz olarak gördüğümüz insanlardan öğrenecek bir şey yoktur bize göre, onları dinlemeye değmez bile. Eğitimlilerle ise kıyasıya bir sidik yarışına girer, kendimizi kanıtlamaya çalışırız.
Ben Kendi Cehennemime Odun Taşıyorum
Görünmez duvarlar örerler, bu insanlar önümüze. Bu nedenle, hayatımız boyunca istediklerimizi yapamaz, istemediklerimizi yaparız. Bir şey yapacağımızda önce düşünür, çevremizdeki insanların tepkisini ölçmeye çalışırız. Çevremiz istediği için evlenir, onlar istediği için çocuk yaparız. Böylece çoğunlukla yapacaklarımızı gerçekleştiremeyiz. Bu nedenle hayatımız bir pişmanlıklar manzumesidir. Böyle yaparak, aslında kendi cehennemimize odun taşırız.
“Hiçbir şey Gerçek Değilse, Her şeye İzin Verilmiştir”
Burada gerçek kavramı, toplumun hafızasında sanal gerçeklik ile yer değiştirmiştir. Daha doğrusu sisteme göre toplumun hafızası yoktur, tek tek bireylerin de… O hafızayı, sistemin kendisi oluşturur. Buna göre, gerçek olan tek şey sistemin kendisidir, bireyler bir vida işlevi bile görmezler bu anlayışa göre.
Sahi kendi gerçekliğimizi mi yaşıyoruz, yoksa simulakr bir dünyada mıyız?
Sıkışma
Bazen çok sıkışırız hayatın içinde, kendimizi çaresiz ve güçsüz hisseder, hayatımızın gerçekte sona erdiğini düşünmeye başlarız. Sıkışma insana, yalnızlık, depresyon, izolasyon ve yabancılaşma getirir. Bunların da etkisiyle, kişi kendisini olduğundan daha da fazla sıkışmış hisseder. Ters döndürülmüş bir böcek ya da kaplumbağa gibi kendi eksenimiz etrafında dönüş yaparız yeniden normal durumumuza dönmek için. Bunun için çok çaba gösterir ve yeniden “normal” durumumuza döneriz. Bir çeşit füksasyon’dur (saplanma) bu sanki. Bir bataklığa saplanmış gibi debelenir dururuz, bu durumdan kurtulmak için çok çaba göstermemiz gerekir.
Sanal Geçit Töreni
Sosyal medyanın insanı idiotlaştırdığı iddia ediliyor ki, bu bir bakıma doğru. O yüzden bir süreliğine de olsa, sosyal medyadan çıkıp, kişi başkaların değil, kendi gözüyle kendisine bakınca kendi gerçekliğini görme şansı da artıyor.
İç Dünyamızı Yansıtan Aynalar: İkili İlişkiler
Kişisel ilişkiler, insanlara yalnızca başka bir kişiyi tanıma fırsatı vermekle kalmaz, kişinin kendisini tanıması ve kendi davranışlarını ölçebilmesinin olanaklarını da beraberinde getirir. İkili ilişkilerin en önemli özelliği de budur.
İktidar Bütün Kötülüklerin Başladıǧı Noktadır
Gerçek anlamda muhalif ve entelektūel olmak, her rejimde, her koşulda, her tūrlū sisteme, herkese ve her şeye karşı olmaktır. Tek bir ölçū vardır: tek tek her bireyin ve sonuçta geniş kitlelerin özgūrlūǧū… Her tūrlū iktidar yozlaştırır. Öyleyse gerçek muhalif her tūrlū iktidarı reddeden, Bakunin’in deyimiyle bir özgūrlūk aşıǧıdır. İktidar ona boyun eǧeni de, ona sahip olanı da bitirir. Her tūrlū iktidar özgūrlūǧūn karşıtıdır. Çūnkū özgūrlūk ertelenemez, hemen şimdi ve burada olmuyorsa, gelecekte de olmaz. Özgūrlūk vaat edilemez. Özgūrlūk şimdi ve burada olmalıdır, her tūr koşulda yūrekte ve kafada… Le Guin’den esinlenirsek şöyle diyebiliriz: özgūrlūǧū elde edemezsiniz, özgūrlūk olabilirsiniz ancak’. Bir iktidara karşı çıkarken, bunu diǧer bir iktidara sahip olmak adına deǧil, gerçekten özgūrleşmek adına yapmalı…