Bilim insanlarına göre bugün insanlıǧı dört teknoloji deǧiştirmektedir:
Bunlar nanoteknoloji, bilişim teknolojisi, enformasyon teknolojisi ve biyoteknolojidir. İşte bunların tümü gelecekte insanın ölümsüz olma düşüncesini gerçekleştirmesine yardımcı olmaktadır. Yine bazı bilim insanlarına göre, gelecek 20 yılda, 2000 yıldır sahip oldugumuz gelişmeye eşit bir gelişme yaşayabiliriz.
Year: 2018
Geleceǧin Toplumu (4): Distopik Bir Toplum mu Olacak?
Bu gelișmenin iktidar odakları ile birey arasındaki ilișkide nasıl rol oynayacağı üzerine düșünürsek, iktidar odaklarının ve egemenlerin bireyin yazgısını tam olarak ellerine alacaklarını ve onunla ilgili her hareketi, (fiziksel ya da düșünsel) kayıt altına alabileceklerini ortaya koyuyor. Böylece devlet ve iktidar odakları, bireyi tam olarak kontrol altında tutacak ve onun yalnızca düșünce özgürlüğünü değil, düșünme özgürlüğünü dahi kısıtlayabilecektir.
Geleceǧin Toplumu (3): İkili İlişkiler
Yalnızlıǧın diǧer boyutu ise, kişideki yabancılaşmayı yakıcı bir dozda arttırmasıdır.
Geleceǧin toplumunda ikili ilişkiler de deǧişecektir. Daha şimdiden deǧişmeye de başlamıştır. Örneǧin birçok insan bugūn sanal ilişkileri gerçek ilişkilere tercih etmektedir. Hatta gerçek fiziki cinsel ilişki yerine sanal ilişki yaşayan insanların sayısı da giderek artmaktadır. Bu nedenle birçok çift sorunlar yaşamaktadır, hem duygusal hem de cinsel anlamda gūnūmūz dūnyasında.
Geleceǧin Toplumu (2): Yapay Zekâya Sahip Olan Geleceǧe de Sahip Olur
Bazı bilim insanları yapay zekânın (artificial intelligent = AI) insanlıǧın kıyameti olacaǧına dikkat çekiyorlar bu baǧlamda. Matrix filminde insanlarla savaşan makinelerin öykūsū anlatılıyor. Makineler insanlardan çok daha akıllı, gūçlū ve hızlıdır, ayrıca ölmemekte, kendisini kopyalayabilmekte ve sonsuz sayıda çoǧalabilmektedir. Onların karşısında bir avuç insan direnmekte, ama makineleri yenememektedirler. Gelecekte gerçekten böyle olabilir mi?
Geleceğin Toplumu (1): Sistemin Gözetleme Kuleleri
Gelecek katastrofik mi olacak? Çoğumuz geleceği düşünmeyiz, daha çok dünde biraz da bugünde yaşarız. Geleceği düşündüğümüzde, kendimizle ilgili olarak düşünürüz yalnızca. Gelecekte neler olabilir, toplum nasıl şekillenecek, dünyanın geleceği ne olacak… gibi konularda düşünmekten kaçınırız. Belki de biraz gelecek korkusunu yaşadığımızdan. Bir belirsizlikler toplamı olarak algılarız geleceği çoğu zaman.
Neoliberalizme Karşı Yeniden Ayağa Kalkışın Olanakları
Syriza ve İspanya’daki parti Podemos’un başarısı dünyadaki sol hareketler tarafından umutla izleniyor. Kuşkusuz bu başarı, neoliberal değerlerin egemen olduğu ve tüm insani hak ve değerlerin
Güney Amerika’da Siyaset ve Kültür
“Gūney Amerika insanı, bir yandan sömürgecilikle, darbelerle, acıyla ve kanla yazılmış bir yazgının çocuğudur. Diğer yandan ise, coşkusuyla, çocuk neşesiyle ve karnavalıyla alabildiğine hayatın tadını çıkaran bir insandır. Yarını düşünmez; anı yaşar. Yoksul da olsa, her zaman dudaklarında, bir uçurtma gibi asılı bir gülücük taşır. Bitmeyen enerjisi ve hayata bağlılığı vardır.”
Ben Kendi Cehennemime Odun Taşıyorum
CEHENNEM ÖTEKİ DÜNYADA DEĞİL, BU DÜNYADADIR. CEHENNEM YANI BAŞIMIZDA, İÇİMİZDE VE DIŞIMIZDADIR. BİZE HÜKMEDEN HER ŞEY CEHENNEMİMİZDİR. DAHA DA ÖTESİ ÇOĞU ZAMAN CEHENNEM KENDİMİZDİR. Derler ki, “Cehenneme herkes kendi odununu taşır.” Bazen kendi yarattığımız cehennemde, başkalarını da yakmaya çalışırız.
Oysa herkes kendi yarattığı cehennemde yanar.
Egzistansiyalist Kahvaltı
Ertesi gün bir kafede kahvaltı yapıyoruz. Arkadaşım öğleye doğru ancak kalkabildiğimizden dolayı işine gidemedi. Menüde, bir koyu kahve ve sert sigaradan oluşan “egzistansiyalist kahvaltı” gözümüze ilişiyor. Ama biz başkasını tercih ediyoruz. Ve gülümsüyorum, elbette sabah sabah böyle bir kahvaltı yapan bir kişi Sartre’ın bunaltısının tam içine düşer.
Özgürlük Üzerine Bir Deneme
O zaman özgürlük ile mutluluk arasında bir bağ vardır. Fakat kendisini mutlu hisseden insan, her zaman özgür hissetmeyebilir. Ya da kendisini özgür hisseden insan, her zaman mutlu hissetmeyebilir, diyebiliriz. Buraya kadar söylediklerimin hepsini unutarak yeniden soruyorum: Sahi özgürlük nedir?
Özgürlük de mutluluk gibi avuca alındığında sessizce ölür. Sadece özgürlük düşüncesinin peşinden koşmak bile insani özgürleştirir.