“Ölüm hep bana bana mı düşer usta” demiş şair. Ölüm, çile ve gurbet hep yoksullara düşüyor. Öteki dünya vaadi de, din de.
Siyasal iktidar sahibi insanlar dini iktidarın bir aracı olarak kullanınca, ne kadar çok dinden söz ediyorlarsa kendileri o kadar lüks ve şatafat içinde saraylarda yaşıyorlardır. Ne kadar çok ölümü övüyorlarsa, kendileri o kadar bu dünyanın zevkini çıkarıyorlardır. Ölümü, yoksulluğu ve öteki dünyayı yoksullara layık görüyorlardır. Kendileri ise bu dünyaya ve dünya malına herkesten çok bağlanıyorlardır. Ne kadar yoksulluktan ve çilekeşlikten söz ediyorlarsa, bir o kadar zenginlerdir. Öbür dünyadan ne kadar çok söz ediyorlarsa, o kadar çok bu dünya malına ve şatafatına bağlı olarak yaşıyorlardır. Ellerinden gelse ölmeyecekler, ölümü bile yoksullara bırakacaklardır.
Bakunin şöyle der:
“Maalesef, halk hâlâ son derece cahildir ve hükümetlerin sistematik çabalarıyla cehalet içinde tutulmaya devam etmektedir. Hükümetler, haklı olarak bu cehaleti, iktidarlarını sürdürmenin asli koşullarından biri olarak görürler.”[1]
İşte dini siyasi olarak kullanmak da, halkı cahil tutmanın, boyun eğdirmenin en önemli yollarından birisidir.
Eğer politikacı dinden söz ediyorsa, kendisi için değil, yoksullar için söz ediyordur. Onlara bir öbür dünya vadediyordur.
Eğer politikacı ölümden söz ediyor, ölümü kutsuyorsa, yine yoksullar için yapıyordur bunu. Savaşlara kendi oğulları, akrabalarını değil, yoksulları gönderiyordur.
Eğer politikacı yoksulluktan söz ediyorsa, inanılmaz derecede zengindir o. Yoksulluğu yoksullar için istemektedir. Zenginliğe ve zenginlere tapar o yoksa.
Eğer politikacı çilekeşlikten ve dervişlikten söz ediyorsa, bilin ki saraylarda, şatafatlı koltuklarda oturmayı seviyordur.
Kitleler ise bu tavra çoğu zaman kanarlar. Kitleleri manipüle etmek çok kolaydır ve din bu araçlardan birisidir. Ve gecekonduda yaşayıp da sarayda yaşayanlar için paspas olacak, hayatını feda edecek binlerce insan bulmak hiç de zor değildir. İşte siyasal iktidar bunun için kitleleri bu kadar kolay manipüle edebilirler.
Bu dünya, şatafatlı lüks bir hayat, saraylar, konaklar ise onları kandıran, dini kullanan politikacılara düşüyor ne yazık ki.
“Ölüm hep bana bana mı düşer usta” demiş şair. Ölüm, çile ve gurbet hep yoksullara düşüyor. Öteki dünya vaadi de, din de.
Erol Anar
Aralık 2018
Santa Catarina
[1] Mihail Bakunin: Tanrı ve Devlet, Sayfa 17