Entropi, fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik olarak tanımlanır ve istatistikten felsefeye birçok alanda yararlanılır. Termodinamiğin 2. yasasıdır.[1]
Entropi düzensizlik anlamındadır. Evrendeki fiziksel sistemler düzenli durumdan düzensiz duruma doğru evrilir. Evrende giderek artan bir entropi vardır. Örneğin; bir şişe gazoz içindeki gaz, kapağı açmadan önce düzenlidir, ama kapağı açtığımızda havaya karışan gaz molekülleri oraya buraya giderek düzensiz hale gelmiştir.[2]
Şu örnek verilir. Yazı tura oyununda eșit iki șans vardır. Ancak tek zar atarsanız bu kez șansınız altıda bire düșer. Bu da demektir ki yazı tura oyununun entropisi, zar oyununa göre daha düșüktür.
Evrende her șey düzenden düzensizliğe doğru evrilir
Ancak bugün entropi sözcüğü birçok alanda kullanılmaktadır. Sosyal entropi de bu alanlardan birisidir. Entropi sihirli bir sözcüktür ve pek çok șeyi açıklar. Ya da açıklamaya giden yolu açar.
Bilgi kuramı’nda entropi bir iletinin içerdiği bilgi miktarıdır.
Entropi fizikten sosyolojiye birçok alanda kullanılıyor artık. Entropi üzerinde daha çok düșünmemiz ve bununla bazı sosyal olgular ve toplumsal durumlar konusunda diyalektik bir bağ kurmamız gerekmektedir.
“Entropi yasası bizlere elde edilebilir enerjinin her kullanımında, bizi kuşatan çevrede bir yerde daha büyük bir düzensizliğe neden olunduğunu söylemektedir. Günümüz sanayi toplumunda, büyük enerji akışımı içinde yaşadığımız dünyada çok büyük düzensizliklere sebebiyet vermektedir. Enerji akışı yolunu ve dönüştürme sürecini daha çabuk tüketir ve düzensizliği artırırız” [3]
Toplumsal anlamda düșünürsek, toplum da böyledir. Eğer onu sürekli bir baskı düzenine, totalitarizme tabi tutarsanız o da düzenden düzensizliğe doğru evrilir ve üzerindeki baskıya tepki verir. Örneğin Fransız Devrimi ve diğer birçok tarihsel devrim de tarihsel toplumsal entropi dönemleridir denilebilir. İște devrimler, toplumların bu düzenliliği kırarak düzensizliğe geçmek için yaptığı hamlelerdir bu anlamda. En çok baskı altındaki toplum, patlamaya, entropiye en çok elverișli toplumdur aynı zamanda. Devrim dönemleri entropinin yüksek olduğu dönemlerdir.
Sibernetik, düzenli sistemlerin, bu sistemlerin yapılarının, limitlerinin ve sistemin imkanlarının araştırılmasına ilişkin disiplinlerarası bir yaklaşımı içerir. Sibernetiğin konu aldığı sistemler mekanik, fiziksel, biyolojik, düşünsel ve sosyal olabilir.[4]
Bu yasanın en güzel tariflerinden bir tanesi de “Evrende her şey, kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliğe çekmek ister.” şeklindedir. Felsefi anlamda da entropi kullanılır.
Sosyal psikolojide a) Kitle toplumlarında sosyal ilişkilerdeki bölünmüşlük, dayanışma yokluğu, yalnızlık, tek başınalık. b) Toplumsal değişme ve ilerleme için kullanılamayan enerji miktarı. c) Farklı etnik gruplar arasındaki farklılığı tanımlamak için kullanılan istatistiksel bir tekbiçimlilik ölçüsü (entropi endeksi). [5]
Öyle ki yüzyılımızın en büyük bilim insanlarından olan Albert Einstein, bu yasayı “bütün bilimlerin birinci yasası” olarak tanımlamıştır. [6]
Felsefi-sosyolojik anlamda, hem birey hem de toplum düzenli olmayı sevmez, çünkü düzenli olmak ve aynı hareketleri tekrarlamak makinelere özgüdür. İnsan baskı altına alındıkça makineleșir ve özü kendisine yabancılașır. Özgür insan bu anlamda entropik insandır ve düzensizliği, kuralsızlığı, yasasızlığı arar. Aslında geniș anlamda düșündüğümüzde düzensizlik de bir düzendir; ancak entropi bu anlamda bir düzensizlik değil, sürekli bir düzensizliği aradığından bu tarifin içine girmez.
Sanat da özünde bir entropidir, konulmuș kuralları, düzeni reddeder. Üretilen sanat yapıtının içinde bir düzen olduğu söylenebilse de, sanat kuralları reddeden bir arayıș anlamında düzensizliği arar.
Baskı ile kontrol altına alınan toplumlar o baskıyı kırmak isterler. Çünkü baskı onları bir düzene sokmak ister ancak toplum daha düzensiz olmak ister. Düdüklü tencereyi atește bırakırsanız, tencere patlar. Toplumu da sürekli baskı altında tutarsanız, toplum da bir gün gelir patlar ve toplumsal karmașalar, bazen devrimler, kaotik çalkantılar birbirini izler. İște bu da bence toplumun entropisidir.
Toplumun en çok baskı altına alındığı düzenli olmaya zorlandığı dönem, anarșiye en yakın olduğu dönemdir.
Kontrol edilmeyen kriz de bir entropi durumudur, bu da kapitalizmin entropisidir.
Sosyal entropi ise makrososyolojik bir sistemi ifade eder. Bu aynı zamanda sosyal sistemler ile sosyal yapıların analizini gerektirir.
Özgürlük bir entropi durumudur
Özgürlük bir entropi durumudur bence. Çünkü nasıl baskı altına alınmıș șișe içindeki bir gaz dıșarı çıkmaya çalıșıyorsa, özgürlük de baskı altına alınmıș toplumun düzenden düzensizliğe geçiș arayıșıdır, yani bir entropi durumudur. Özgürlük arayıșı, düzensizliğe bir kaçıștır.
Toplumsal entropi yasasına uygun tek ideoloji anarșizmdir. Anarșizm düșüncesinin entropik bir durumu ifade edebileceğini düșünüyorum. Bir düzenden düzensizliğe geçiși ifade eder çünkü. Entropi bir kaos halidir, anarși de surekli bir kaos halidir. Özgürlük ancak düzensizlikle, kaosla olasıdır. Her türlü kural, yasa, hükümet, tabu… özgürlüğün karșıtı olmak, onu kısıtlamak durumundadır. Özgürlük baskı altına alındığında, tıpkı bir șișenin içindeki gaz gibi ilk fırsatta dıșarı çıkmanın yolunu arar. Düzenliliğin olduğu yerde otorite ve disiplin de vardır. Ve bunların olduğu yerde özgürlük barınamaz. Çünkü özgürlük entropik bir kavramdır, baskı altında, düzenlilikte barınamaz. ‘Anarșizm de içinde bir düzeni tașır, o nedenle entropik değildir.’ denilebilir. Ancak anarșizm statik bir düzen değil, tam tersine düzenin karșıtı, sürekli düzensizliği besleyen dinamik, hükümetsizliği, yasasızlığı, özgürlüğü arayan bir sistemdir. Bu yüzden de entropiye uygundur.
“Entropinin sosyolojik boyutu, insanın yoğun baskı altında uzun süre kalamayacağı ve otoriter baskının sosyolojik patlamalara sebep olacağına işaret eder. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Siyasi iktidarlar, ekonomik sistemin güçlenerek devamlılığını sağlamak adına “yapıcı yıkımlar”a (creative destruction) başvururlar.”[7]
Bu aslında, toplumda biriken ve patlamaya neden olabilecek “gazın” iktidar tarafından daha zararsız yöntemlerle dıșarı çıkmasını ve kontrollü bir șekilde boșalmasını sağlamaktır. Çünkü kendiliğinden patlama olursa, kontrol edilemeyebilir. İște gelișmiș kapitalist ülkeler bunu bir șekilde “burjuva demokrasisi” ile uygularlar. Toplumsal entropiye geçit vermeden, toplumun tepkisinin çeșitli araçlarla boșalımını sağlarlar.
Bazı kelimeler vardır 5 kuruș değerindedir, bazı kelimeler vardır paha biçilemez; toplumun büyük çoğunluğu bu kelimeleri hiçbir zaman duymaz, önemsemez de. İște entropi paha biçilemez kelimelerden birisidir ve evrenin, her șeyin geleceğini açıklar.
Erol Anar
Dipnotlar
[1] Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.[2]Brain Greene, “Evrenin Dokusu”, Sayfa; 174-213 ve 382-384.
[3] Rıfkın, J. ve T. Howard, (2001), “Entropi: Dünyaya Yeni Bir Bakış”, (Çev.: H. Okay), İz Yayıncılık, İstanbul. Akt: Mustafa Gūndūz.
[4] Müller, Albert (2000). “A Brief History of the BCL”. Österreichische Zeitschrift für Geschichtswissenschaften 11 (1): 9–30.
[5] www.termbank.net/psychology/2327.html
[6] Décio Torres Cruz (2014) “Postmodern Metanarratives” First Published, Palgrave MacMillan, New York , pp. 23.
[7]”Bir şehrin üzerinde irade ve hak sahibi kimlerdir -Entropi ve anarşi üzerine”, 27 Haz 2013, www.termodinamik.info