Yeraltı Edebiyatına Giriş (2): Tüketim Kapitalizminin Sıkıştırdıǧı Bireyin Soluk Alma Çabası

Klasik edebiyat düz yolda ilerlemiştir, ama Yeraltı Edebiyatı ara sokaklara, herkesin girmekten çekindiği karanlık sokaklara girer, oralarda ilerler korkusuzca. Diğer yandan da postmodernizmin sanatın üzerindeki

Devamını okuyunuz...

Vatan, Devlet, Millet Manipülasyonu ve İktidar Üzerine Notlar

Milliyetçilik bu konuda dinden daha etkilidir. Din bayrağı açtığınızda, size muhalif olan herkesi arkanızda göremezsiniz. Ama milliyetçilik bayrağı açtığınızda size en muhalif görünen kesimler hemen arkanızda bir asker gibi sıraya girerler. Hitler de bunu bildiği için hayati boyunca savaş durumunda kalmış ve savaşı sürdürmüştü. Özellikle totaliter rejimlerde bu durum daha da baskındır.

Bu noktada iktidar sahibi şu manipülasyona başvurur: “Bu vatan, devlet sorunudur. Dolayısıyla benim arkamda olmayan, düşmanımdır. Benim düşmanım değil ulusun düşmanıdır. Çünkü ben kendi çıkarlarımı değil, ulusun çıkarlarını savunuyorum.”

Devamını okuyunuz...

Sana Mektuplar: Sadece Sonsuzluktur Geriye Kalan

Ve hayatımın anlamını geç de olsa kavramıştım. Bir yere yıllarca uçan, ama oraya vardığında geç kalmış olmanın pişmanlığı yaşayan bir kuş gibi hissediyordum kendimi. Ama ne olursa olsun varmıştım yine de oraya. Öyle hissediyordum. Ama sonra yine anlamıştım. Varmak diye bir şey yoktu aslında. Bir şeylere vardığımızı, ulaştığımızı sanmamız tamamen bir yanılsamaydı. Varmak bir noktaydı, ama aslında sonsuzluk vardı sadece.  Çünkü sadece sonsuzluktur geriye kalan. Geç kalmak, erken ulaşmak gibi bir şey de yoktu. Hiçbir yere, hiçbir zaman varamayacağını, ulaşamayacağını anladığımızda belki de yaşamımızın anlamını çözmeye yakınlaşıyorduk.

Devamını okuyunuz...

Her Soytarının Bir Kralı Vardır

Entelektüelin ruhu, kurumlardan, güç odaklarından bağımsızdır. Eğer bir entelektüel bağımsızlığını yitirmiş ve hükümetin, güç odağının yanında yer almışsa, o artık entelektüel değildir.Gerçek bir entelektüel asla soytarılık yapmaz, kendi bireysel çıkarlarını diğer insanların ve toplumun önüne koymaz. Güç odaklarına şirin görünme, yaranma çabası içinde olmaz. Bağlı olduğu tek şey gerçeklik, birey ve toplumun özgürlüğü, eşitliği ve etik değerler ve vicdanıdır.

Devamını okuyunuz...

Syriza Üzerine Birkaç Not: “Yok Edemiyorsan, Evcilleştir”

Syriza, Ursula Le Guin’in “Mülksüzler” kitabında söylediği “Yok edemiyorsan, evcilleştir.” politikasına bir örnektir.

Yunanistan’da ne değişti? PASOK yerine Syriza markalı copları ve gaz bombalarını kullanıyor artık polisler. Bir de durum öncekinden daha geriye gidiyor işçi ve emekçiler açısından. Manipülasyon ve politikalar aynı, yalnız bu kez “sol” etiketli. Yakında o “sol” etiketi de çıkarabilirler.

Devamını okuyunuz...

Öz Disiplin ve Hayata İradi Müdahale

Çünkü öz disiplin kişinin net olarak ne istediği ve yapacağı eylemden ne beklediğiyle ilgili bir kavramdır. Bir amaç vardır, yukarıdaki koşu eylemi yapan kişinin amacı sağlıklı olmak, ya da sağlığını korumaktır. Burada amaç nettir ve eylem de amaca uygundur. Öz disiplin, dışarıdan devletin, kurumların ya da grupların dayattığı bir disiplin değildir, çünkü dayatılan eylem gönüllü olamaz, orada bir zorunluluk vardır. Oysa öz disiplin, kişinin kendi özüyle ilgili alacağı kararları kapsar.

Devamını okuyunuz...

Gölgede Bir Yazar

Gölgede olmamın bir nedeni de, sırtımı hiçbir kuruma, kişiye, çevreye yaslama düşünce ve davranışımın olmamasıdır. Bu nedenle hep tek tabanca ve bağımsız ama ezilenlerden yana bir yazar oldum, olmaya gayret ediyorum… Kendimi her zaman sloganlarla ifade etmekten kaçındım. Hep özü aradım, arıyorum. Çünkü esas değișim sloganlarda değil, özde gizlidir. Esas olan yazmak da değildir, yazmak hayata soru sormaktır. Esas olan onurlu, gelișken ve ileriye dönük bir biçimde sürekli öğrenerek yașamaktır.

Devamını okuyunuz...

Sana Mektuplar: “Başın Öne Eğilmesin”

Her şeye cevap vermeyi, herkese tek tek laf yetiştirmeyi bırakıp; iğnelemek, ima etmek, laf sokmak yerine söylemek istediğin bir şeyi dolaysız dürüstçe ifade etmeyi öğrendiğinde, işte o an olgunlaşma yoluna girer hayatın. Ve sadece dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme ile bakarsın artık insanlara.

Devamını okuyunuz...

Bir Yazının Sosyolojisi: Beni Bir Kişi Anladı, O da Yanlış Anladı

“Dostoyevski Nedir?” başlıklı yazımda Dostoyevski’den hiçbir alıntı yok. Bu yazımı, “Dostoyevski Nedir?” başlıklı bir televizyon kanalının yaptığı araştırma sonuçlarını yorumlayarak yazdım. Yazımın sonunda da bu videoya yer verdim.

Yazıyı ben yazdım, altında da imzam var. Ama insanların büyük bölümü yazının başlığında Dostoyevski ismi geçiyor diye ve fotoğrafı olduğu için yazıyı Dostoyevski yazdı sanıyorlar. Oysa yazıyı okuyup anlamaya çalışsalar, yazıda Dostoyevski’den hiçbir alıntı yok. Dostoyevski bu yazıyı yazamazdı, çünkü yazıda içinde yaşadığımız çağ ile ilgili olgular var. Ayrıca Dostoyevski neden, “Dostoyevski Nedir?” diye bir yazı yazsın?

Devamını okuyunuz...

Sana Mektuplar: Her Zaman İzleyecek Bir Hayalimiz Vardır

Her zaman izleyecek bir yolumuz yoktur belki hayatımızın içinde, ama inan bana sevgilim her zaman izleyecek bir hayalimiz vardır. Eğer hayallerimiz yoksa izleyecek, zaten yaşayan bir ölüden başka bir şey değiliz biz. Hayatımız da bir çöplükten ibaret demektir. Hayallerin ve sevginin bulunmadığı bu çöplükte insanı bitiren şeyler bulunur, kemik ve kuru kafalar gibi: İktidar, para, kariyer ve ün isteği.
İzleyecek hayalleri, düşleri olan insanlar ise bir anlam arayışına girerler. Seninle de konuşmuştuk bu konuyu ya hatırlarsan. “Ne kadar da yoksuldur hayalleri olmayan, ama parası, mevkisi ve ünü olan insan.” demiştin.

Devamını okuyunuz...

1 33 34 35 36 37 62
erol anar
error: Content is protected !!