Ütopik değil aksine, en gerçekçi ve henüz denenmemiş özgür toplum biçimidir bu. Insanın insan, insanın doğa ve hayvanlar üzerindeki her türden iktidarını (geçici de olsa),
Tag: Erol Anar
“En Öldürücü Virüs İnsandır”
Hayvanlara kötü davrandı insan, onları köleleştirdi, yalnızca etlerini değil; gözlerini, beyinlerini, böbreklerini, ciğerlerini, hatta i ş kembelerini yedi, yiyor. Türlerini yok etti bazılarının. Flora ve fauna’yı gezegeni tüketti. Mavi gezegenimizin tavanını deldi, tabanını da. Altın arıyor, elmas arıyor doğanın karnını deşerek. Atmosferi, ozon tabakasını deldi hiç durmayan, kâr hırsıyla yaptığı gereksiz ve bitmek bilmeyen üretimiyle.
Kazlar
İt Tamer, bir gün yine bizim dükkâna gelmişti. O da Karşıyakalı idi. Konuşmayı severdi. Çayını yudumlayarak hemen anlatmaya başladı:
“Karşıyaka’da bizim bir zamanlar bakkal dükkanımız vardı. Ben duruyordum o sıralar dükkanda. 17-18 yaşlarındaydım. Mahallede cinsel olarak ilgi duyduğum çok sayıda kız vardı. Ne de olsa aslan gibi uzun boylu yakışıklı çocuğum.”
Doğru Hakikat ve Gerçek Kimsenin Tekelinde Değildir
Sen ezilenleri özgürleştirmeyi değil, onların çobanı olmayı isteyenlerdensin gerçekte. İşte onun için insanların senin taraftarın olmasını istiyorsun. Olmazlarsa, eğer iktidarı da eline alırsın vay onların haline; toplama kampı mı olur, hapishane mi, infaz mangasının önü mü tarihte sıkça görüldüğü gibi, kim bilir?..
Devrimci Hükümet Diye Bir şey Olamaz
Volin’in söylediği gibi “devrimci hükümet” diye bir şey olamaz. Devrimci ve hükümet ya da devlet kelimeleri yan yana gelemez. Çünkü devlet ya da hükümet hükmedendir, doğası gereği dayatandır, özgürlüğü kısıtlayandır, baskı uygulayandır. Devrimci olmak ise sürekli gelişmeyi, ileri gitmeyi ve özgürleşmeyi gündeme getirmektir.
İdeolojik Teknolojik Toplumsal Yabancılaşma (1): Prozac Toplumu
İçinde bulunduğumuz sosyal medya çağı ile ne kadar uyumlu bir söz, onu iyi açıklıyor. İnsanlar sosyal medyaya baktıklarında sanki aynaya bakmış gibiler. Yalnızca kendilerini görmek istiyorlar. Kendilerine hayranlar. Başkalarını ise kıskançlıkla, küçümsemeyle izliyorlar çoğu zaman. Şişmişiz şişebileceğimiz kadar, bundan sonrası patlama… Kendimize doğru bir patlama.
Kadife Karanlık Üzerine
Yine kültür ve iletişim alanında çalışmalara yürüten Neil Postman,entelektüalizm sonrasından söz eder. Televiyon üzerine eleştirel çalışmaları vardır, tıpkı Baudrillard gibi. Günümüzde yaşasaydı sosyal medya alanında çarpıcı düşünceler ortaya koyabilirdi. Ne yazık ki 2003 yılında hayata gözlerini yumdu.
Kitleler Psikolojisi Üzerine
Ancak politikacının hedefi sorgulayan, gören, eleştiren bu kitle değil, kendisine körü körüne inanan, onu ilahlaştıran ve onun her dediğini doğru kabul eden, kendisinin dayandıǧı kitlesidir. Dolayısıyla onun bu söylemleri, sorgulayanlar açısından her ne kadar trajikomik görünse de, kendisi açısından hedefini bulmaktadır. Demagoji işte bu yüzden tarihsel olarak politikacıların vazgeçilmez yöntemi olmuştur.
Cehenneme Övgü Üzerine
Vassaf, kitabında çeşitli başlıklar altındaki kısa denemelerinden bir bütün oluşturmuş. Bu denemelerde filozofların sözlerinden de yararlanarak, kendisine yeni pencereler açmış. Eğer hâlâ okumadıysanız bu kitabı sevebilirsiniz. En azından okumaya değer, sevmeseniz de diye düşünüyorum.
Freud Üzerine Birkaç Not
Freud, “Kitle Psikolojisi” kitabını yazdığında, Le Bon’un bu kitabından geniş olarak yararlanmış ve kitabı övmüştür. Hatta denilebilir ki Freud bu kitabını Le Bon’un kitabından yola çıkarak yazmıştır. Ama aynı zamanda eleştirel yaklaşır bu kitaba. Başka birkaç kitabı da daha kaynak almıştır Le Bon’un kitabının yanısıra.