İnsan Sadece Kendine Aittir

Ekonomik olarak çalışmaya zorunlu değilseniz, kariyer ya da iktidar vb… gibi arzularınızın peşinde gitmeyi şimdi, şu anda bırakmanızı öneririm. Çünkü bunların yolunda harcadığınız her dakika, kendi hayatınızdan çalınmıştır. ‘Şunu da kazanayım bırakacağım, şu noktaya geleyim çalışmayı bırakacağım’ gibi boş avuntularla kendinizi kandırmaktan vazgeçin. İnsan sadece kendine aittir, ama ne yazık ki sen henüz kendine ait değilsin.

Devamını okuyunuz...

Prometheus Cehennemde – Albert Camus

İnsan ekmek ve çalı istiyorsa ve eğer ekmeğin daha zorunlu olduğu doğru ise çalının anısını korumayı öğrenelim. Tarihin en karanlık günlerinde Prometheus insanları, zor işlerini duraksamadan toprağa ve durmadan biten ota bir yanlarıyla bağlı kalacaklardır. Zincire vurulmuş kahraman, Tanrının yıldırım ve şimşeklerinde, insana olan o rahat güvenini yitirmez.

Devamını okuyunuz...

Yanılsamalarımız

Toplumsal yaşam içinde ikili ilişkilerimizde sürekli olarak birbirimizi yıpratmaya, birbirmizin gözlerini oyma çalışırız bir biçimde. Bir yarış vardır. Bu yarışın içine sistem bizi koymuştur. Diğer herkes rakibimizdir sisteme göre, öyle olmalıdır. Diğerlerinin gözünü oyarak kendi çıkarlarımızı garanti etmemiz gerekir, işte sistem bize bunu söyler. Ve der ki, ‘böyle yapmazsanız çöplüğe gider, kaybedenlerden olursunuz.’ Birbirlerinin gözlerini oyarken insanlar, bunu bir de diğerine hisettirmeden yapmaya çalışırlar.

Devamını okuyunuz...

“Biz Yaşıyor muyuz, Yoksa Hayatta mı Kalıyoruz?”

İnsanın hayatta kalma içgüdüsü yüksektir. Hayatına son veren bazı insanlar olsa da, insanların çoğu diğer canlılar gibi hayatta kalmak için her şeyi yaparlar. Hayatta kalmak için yapmaları gereken ilk şey, çoğunlukla düşlerini, isteklerini, arzularını gömmek olur.

Devamını okuyunuz...

Michel de Montaigne ve Francis Bacon

Yaşamlarına baktığımızda bir fark da şudur: Montaigne her şeyden elini ayağını çekerek şatosuna çekilmiş ve okuyup yazmaya adamıştır kendisini. İzole bir hayat sürmüştür. Bacon ise, siyasete girmiş ve parlamento üyesi seçilmiştir. Hatta Krallık Başyargıcı olur. Montaigne’in ise, bunu yapabilecek koşullara sahip olmasına karşın, (Fransa Kralı aile dosturdur ve onun şatosuna yemeğe gelirdi) hiçbir makam ve mevkide gözü olmamıştır. Hırsı da yoktur, tek gayesi kendinden yola çıkarak insanları ve hayatı anlamaktı.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!