Yasaklı Bir Rus Yazar: Andrey Platonov

Onun, “Can”, “Mutlu Moskova”, “Çukur”, “Çevengur”, “Dönüş”, “Muhteşem Vahşi Dünya” adlı kitaplarını okudum. Bazı öykü ve romanlarında sıkıldım. Ama bazılarını da sevdim örneğin “Dönüş” kitabı gibi. Özellikle “Yuşka” başlıklı öyküsü güzel ve etkileyici geldi bana. Yalın bir dil kullanıyor yazar. Bazen kasvetliliğe kaçsa da, genelde akıcı yazıyor. Eğer Rus edebiyatından ve yazarlarından keyif alıyor seviyorsanız, Platonov’u da sevebilirsiniz.

Devamını okuyunuz...

Zeus’un İki Sofrası

İktidarın bir açmazı da, sürekli olarak kendisini kanıtlama zorunda olmasıdır. İktidar sahibi kişi, sürekli olarak kendi gücünü kanıtlamalı ve hâlâ güç sahibi olduğunu göstermelidir. Yoksa o da başka bir iktidar sahibi tarafından güçsüzleştirilir, altedilir. İşte bu nedenle iktidar sahibi sürekli olarak sahip olduğu gücün altında ezilecek ve yorulacaktır. Bir gün geldiğinde, sahip olduğu iktidarı taşıyamaz hale gelecek ve onun altında kalacaktır.

Devamını okuyunuz...

“Özgürlük Üzerine”

Mill, zamanının ilerisinde bir düşünürdür. Mill’in diğerlerinden farkı, düşünce ve ifade özgürlüğü kavramını ele alırken, onu yalnızca çoğunluğun tercihleri açısından değil, azınlığın, hatta tek bir kişinin hakları açısından da yorumlamasıdır. Yani mümkün olan düşünce özgürlüğünün  ucuna kadar gitmeye çalışır. Tabii ki bu noktada, eşitlik kavramıyla ele alınmadığı zaman özgürlük kavramının içinin boşalabileceğini söyleyebiliriz bir eleştiri olarak. Ancak bu bile Mill’in düşüncelerinin önemini azaltmaz. Bugün özellikle Avrupa türü burjuva demokrasilerinin sınırlı da olsa “bireysel düşünce ifade özgürlüğü” kavramının  temelinde Mill gibi düşünürlerin önemi büyüktür.

Devamını okuyunuz...

Varoluşumuzun Çıplaklığı

“Nefes alamıyorum” demiştin bir gün bana. Depresyondan şikayetçiydin. Evet olabilir, ama biraz da belki varoluşun ağırlığı bu. Duyarlı insanlar varoluşun ağırlığını duyarlar zaman zaman. Hayat ağır gelir onlara. Görünüşte bir sorunları olmasa bile yaşamanın kendisi bir sorun haline dönüşür. Nefes alıp vermek bile sıkıntılı olabilir.

Devamını okuyunuz...

En Totaliter Kişi, Kendimizden Başkası Değildir

Bu konuda Foucault ile tamamen aynı düşünüyorum. Geçmişte yazdığım her şey önemsizdir benim için. Çünkü ben orada kalmadım, ilerlemeye çalıştım. Önemli olan tek zaman şu andır; şuan ne düşündüğüm, yarın ise farklı bir düşünceye ulaşabilirim. Yarın bugünkü düşüncelerimi aynen tekrar edersem, gerilemişim demektir kendi çizgimde.

Devamını okuyunuz...

“Elalem Hapishanesi”nden Kurtulmak

Peki elalem nedir? Elalem her şeydir hemen hemen. Elalem tabular, kurallar, inançlar, milliyetçilik gibi kavramlar vs… dir. Elalem devletin görünmez koludur, onun politikalarının mikro düzeylerdeki yansımasıdır. Toplumun bireyi kontrol altında tutmasının bir aracıdır. Nasıl sistem ve devlet toplumu kontrol altında tutuyorsa, toplum da bireyi kontrol altında tutmak ister.

Devamını okuyunuz...

İçeride, Dışarıda Düşmanlar Yaratma ve Onları ‘Şeytanlaştırma’ Politikaları

Totaliter rejimler farklılığı bir zenginlik olarak değil, kendi iktidarlarına yönelik bir tehdit olarak kavrarlar. Bu yüzden her tür farklılık hedef alınır. (Farklı düşüncelerden, farklı cinsel tercihlere kadar) Bu yüzden en küçük eleştiri ya da farklılık bile siyasal iktidarın eleştiriyi yapanı “şeytanlaştırması”na neden olabilir. Hatta şu ya da bu nedenle kendisini destekleyenler bazılarına bile bunu yapabilir. Bu noktada din, milliyetçilik, erkek egemen kültür, tabular, gelenekler, görenekler hepsi siyasal iktidar için kullanım alanı olan kavramlardır.

Devamını okuyunuz...

İdollerimiz Bizim Hapishanelerimizdir

İdollerden kurtulmak bir süreç ister, ben son on yılda bu sürece girdim ve geldiğim aşamada hiçbir idolüm yok, o noktaya eriştim kendi serüvenimde. Ve idollerden kurtuldukça özgürleştiğimi hissettim ve hissediyorum. İnsanlara saygı duymak ayrı, onları idolleştirmek başının üzerine koymak ayrı bir süreç bence.

Devamını okuyunuz...

Kırbaç

O küçümsediğin, aşağı gördüğün ve zaman zaman önüne kemik attığın köpekten farkın yok senin. Çünkü köpeği de köleleştiren sendin, kendini de. Köpeğin boynuna tasma taktın, ama sanki kendi boynunda tasma yokmuş gibi sırıtıyorsun. Oysa köpeğin boynuna taktığın tasmadan tek farkı, senin boynundaki tasmanın görünmez oluşu. Senin önüne de kemik atıyorlar ve sevinçle görünmeyen kuyruğunu sallıyorsun. Köpek senden çok daha temiz ve masum. Çünkü kırbaç senin elinde. Köpeğin elinde değil, o masum.

Devamını okuyunuz...

Devletlerin Değil, Halkların Kurtulmasına Yardım Etmek…

Türkiye “liberalizm” denilince, akla neoliberalizm gelir. Bu doğru değildir. Klasik liberalizm, “neoliberalizm” olarak isimlendirilen akımdan farklıdır. Ama Türkiye’de Avrupa’da olduğu gibi liberalizmin klasik anlamda yaşandığını düşünmüyorum. “Liberal” olarak adlandırılan insanlar da, bu anlamda liberal değillerdir. Sorgulamak gerekir. “Liberal” olarak adlandırılan insanlar da aslında çoğu resmi ideoloji sınırları içindedir. Hatta sadece liberaller değil, kendilerini “sosyalist” olarak tanımlayanların önemli bir bölümü de resmi ideoloji çemberi içindedirler.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!