Yanımızda, çevremizde hep bizden farklı düşünen insanlar olsun. Foucault’nun dediǧi gibi “Bir yerde herkes birbirine benziyorsa, orada kimse yok demektir.” O insanlar bize farklı düşüncelerini söylesinler. Bu düşüncelerden de yararlanalım. Hep dinleyelim, öǧrenelim. Kendi düşüncemizi korkusuzca, özgürce söyleyelim, ama asla dayatmayalım.
Yaşadığımız her duygu bizi kendimize yaklaştırıyor ve içimizdeki binlerce kapalı kapının birisini açıyor. Bu dünyanın en anlamlı şeyi özgürlüktür, sınırsız bir özgürlük duygusu ve bunu sağlamak için mücadele etmek: kendinle, sistemle, devletle, tabularla, yasalarla, kurallarla ve özgürlüğü engelleyen her şeyle… Bu, dört mevsim mutluluğun da temel şartıdır aynı zamanda.
Düşünce üreten yazar, sesli düşünen kişidir. Bazen düşünceleri zamanla, yazarak olgunlaşır. Kendi gelişim çizgisi içerisinde arar ve bu düşünceler zamanla gelişir.
Dolayısıyla okuyorum, düşünüyorum ve zihnimi dinlendiriyorum. Ve çok rahatladığımı farkettim. Bundan sonra da, daha önce olduǧu gibi tekrar yazılarımı yayınlamaya başlayacağım ve eleştirilerimi, düşüncelerimi de hiçbir şeyden çekinmeksizin eskiden olduğu gibi yayınlamayı sürdüreceğim.
İnsanın kendi yaptıklarını gereğinden çok büyüterek, başkalarının yaptıklarını küçümsemesi çok yaygındır. Örneğin 300 kitap yazsanız, “Çok kitap yazmak marifet değil, önemli olan kalıcı yapıt üretmek.” derle
Ama yalnız kalsan da eğilip bükülmeyeceksin, ne devlete ne de başka bir güç odağına karşı. Önemli olan, insanın inandığı gerçeği eğilip bükülmeden, çarpıtmadan, hesap yapmadan dile getirebilmesidir. Sorgulayan insan olmak, hiç kimseye yaranmaya çalışmadan gördüğü gerçekleri dile getirmektir.
Kahraman bir imge, semboldür. Irklar, uluslar, dinler, ülkeler bu kahramanlık öyküleri üzerinde yükselir. Kahraman abartılan, kutsallaştırılan kişidir. O zihinde heykelleştirilmiş, dondurulmuştur. Bütün olumsuz, insanı özellikleri silinmiş, olumlu özellikleri ise abartılmıştır. Adeta bir yarı tanrıdır o.
Dünyayı umutsuzlar, sistemden umudunu kesenler değiştirir. Bana boş bir umut yerine, umutsuzluğun zehrini verin, verin de onu son yudumuna kadar içeyim. Gerçek değişim ve devrimci dönüşüm işte orada yatar.
Kimse kendisini kimseden aşağı görmüyor. Görmemeli de. Ancak bu, aşağılık kompleksinden kaynaklıysa, problemli bir davranış biçimidir. Çünkü bu durumda kişi aslında kendisini gerçekte karşıdaki insandan […]
Yalnızca gazete haberi okuyarak beslenmek, kum üzerinde patinaj yapmaya benzer; bu durum insanı bir santimetre ileriye götürmez. Hatta geriletir; onun anlama, algılama ve analiz etme […]