Düşünce üreten yazar, sesli düşünen kişidir. Bazen düşünceleri zamanla, yazarak olgunlaşır. Kendi gelişim çizgisi içerisinde arar ve bu düşünceler zamanla gelişir.
Dolayısıyla okuyorum, düşünüyorum ve zihnimi dinlendiriyorum. Ve çok rahatladığımı farkettim. Bundan sonra da, daha önce olduǧu gibi tekrar yazılarımı yayınlamaya başlayacağım ve eleştirilerimi, düşüncelerimi de hiçbir şeyden çekinmeksizin eskiden olduğu gibi yayınlamayı sürdüreceğim.
Category: Yaşam
Herkes Kendi Yolunda Yürür
İnsanın kendi yaptıklarını gereğinden çok büyüterek, başkalarının yaptıklarını küçümsemesi çok yaygındır. Örneğin 300 kitap yazsanız, “Çok kitap yazmak marifet değil, önemli olan kalıcı yapıt üretmek.” derle
Bireysel Tarihim Üzerine Notlar
Ama yalnız kalsan da eğilip bükülmeyeceksin, ne devlete ne de başka bir güç odağına karşı. Önemli olan, insanın inandığı gerçeği eğilip bükülmeden, çarpıtmadan, hesap yapmadan dile getirebilmesidir. Sorgulayan insan olmak, hiç kimseye yaranmaya çalışmadan gördüğü gerçekleri dile getirmektir.
Kahramanlara İhtiyacımız Yok
Kahraman bir imge, semboldür. Irklar, uluslar, dinler, ülkeler bu kahramanlık öyküleri üzerinde yükselir. Kahraman abartılan, kutsallaştırılan kişidir. O zihinde heykelleştirilmiş, dondurulmuştur. Bütün olumsuz, insanı özellikleri silinmiş, olumlu özellikleri ise abartılmıştır. Adeta bir yarı tanrıdır o.
Umutlu Olmak İçin, Önce Umutsuzluğun Dibine Vurmak Gerekir
Dünyayı umutsuzlar, sistemden umudunu kesenler değiştirir. Bana boş bir umut yerine, umutsuzluğun zehrini verin, verin de onu son yudumuna kadar içeyim. Gerçek değişim ve devrimci dönüşüm işte orada yatar.
Sarsılmaz Bir Duruşun Olsun Hayata Karşı
Sidarta, Bodhi ağacının altına oturduktan bir süre sonra, işte o sarsılmaz duruşa ulaşmıştı. Artık yeryüzünde hiçbir şey onu duruşunu bozamayacaktır.
Bazı İnsanlar Mezar Gibidir
Kimse kendisini kimseden aşağı görmüyor. Görmemeli de. Ancak bu, aşağılık kompleksinden kaynaklıysa, problemli bir davranış biçimidir. Çünkü bu durumda kişi aslında kendisini gerçekte karşıdaki insandan
Sosyal Medya Filozofları Çağı
Yalnızca gazete haberi okuyarak beslenmek, kum üzerinde patinaj yapmaya benzer; bu durum insanı bir santimetre ileriye götürmez. Hatta geriletir; onun anlama, algılama ve analiz etme
Kuşatma
Demek istediğim şu: Sistem sizin her yandan satın almaya, evcilleştirmeye çalışır. Öfkenizi, küfrünüzü ve donunuzu bile satın almaya çalışır. Bu insani tepkilerinizin tümünü sisteme hizmet için kullandırmaya çalışır. Siz ise havası alınmış bir balon gibi sönüp gider, buruşur ve bir makineye dönüşürsünüz. “Sus” deyince susan, “konuş” deyince konuşan bir robot olursunuz. Bu nedenle en iyisi gelen teklifleri elinizin tersiyle itip, hiç düşünmeksizin “Hayır!” demektir. İşte insani olan, robotlaşmayan, bu insanı tepkinin satılamaz olmasının gerekliliğidir aslında. Ne mutlu küfrünü satmayanlara!
“En Tehlikeli İnsan Tipi Az Anlayan Çok İnanandır”
Kuran’ın tamamını okumadan Mūslūman, İncil’i okumadan Hristiyan, Marx’ın tek bir kitabını okumadan Marksist, Bakunin’i okumadan anarşist, Nutuk okumadan Kemalist olanlarla dolu bir dūnyada yaşıyoruz. İnançlar, dūşūnceleri belirliyor. İnançlar, dūşūnceden daha gūçlū. Dūnyayı bu yūzyılda bile inançlar yönetiyor ve determine ediyor; gerçeklik değil.
Daha doǧrusu neye inandıǧını bilmeyen insan, en fanatik insan olabiliyor. Çehov’un dediǧi gibi, ‘en tehlikeli insan tipi az anlayan, çok inanandır.’