Elif Şafak, Orhan Pamuk ya da Vicdan Ne Yana Düşer Usta?

Ama insanın bu dünyaya gelmesinin amacı sadece bunları mı yaşamaktır? Yoksa arasıra da olsa kendi halkının ve diğer halkların daha iyi, daha özgür yaşaması için katkıda bulunmak mı? Düşünce özgürlüğünü sadece kendi için değil, herkes için savunmak gerekmez mi? Hepsi sadece ödüllerden ve “bir pazar başarısı öyküsü”nden ibaret olarak mı kalacak?

Şu soruyu sormadan da duramıyorum, aynı Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” adlı kitabında olduğu gibi:
“Peki ya vicdan ne olacak?”

Devamını okuyunuz...

“Orhan Pamuk benim şiirim gibi bir şiir yazsın da görelim lan!”

Dostoyevski genç yaşında ilk kitabı olan “İnsancıklar”ı yayınladığında Rus edebiyat dünyasında büyük bir ilgi ve övgüyle karşılaştı. Ȍzellikle zamanın ünlü edebiyat eleştirmeni Belinski onu yere göğe koyamadı. Fakat daha sonraki kitaplarından bazıları yayınlanınca da aynı eleştirmenler onu yerin dibine soktular. Oysa Dostoyevski aynı kişi idi, yapıtı farklı olsa da, aynı çizgide edebiyat serüvenini sürdürüyordu. Dostoyevski ölene dek edebiyat eleştirmenleri ve diğer yazarların eleştirilerinden sıkıntı çekti.

Devamını okuyunuz...

Yeraltı Edebiyatına Giriş: Kaybedenlerin Hikâyesi

Yeraltı edebiyatı, kapitalist sistemde kaybedenlerin (losers) edebiyatıdır her şeyden önce. Varoşlardaki işsiz ayyaşların, hırsızların, uğursuzların, arka sokaklarda geceleri çalışan “fahişelerin”, uyuşturucu bağımlılılarının, “suçluların”, eşcinsellerin ve sokaklarda yaşayan evsizlerin hikâyesidir bu. Yani tabuların gölgesinde ve toplumun kıyısında uçurum kenarında yaşayanların öyküsüdür. Uçurum insanların hazin, umutsuz ve katı bir gerçekliǧin boğduğu, anlatılmayanların “küçük insanların”hikâyesidir.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve aşka dair düşler (X)

Sonra o kırılgan Kuzey tanrıları gibi, İdun’un altın elmalarını arar gibi senden en küçük bi iz bulmak için gençliğimi bu yolda gözümü kırpmadan harcamayı dilerdim. Sonra altın elmalara ulaşamadan gençliğini yitirmiş bir tanrı gibi çok yorgunmuş gibi yere uzanıp sonsuz ve kesintisiz bir uykuya dalıp bir daha hiç uyanmamayı dilerdim.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (IX)

Sonra yüreği yaralı Felix’in Madame de Mortsauf’a yazdığı mektuplar gibi, sana bir yığın mektup yazmayı ve aşkımı anlatmayı isterdim. “Vadideki Zambak” adını verdiğim sana, platonik aşkımı bir acı çiçegi gibi sunar ve karşılık beklemeden seni sevmeyi dilerdim. Sonra acılar içinde ölen, zambaktan ve ölümcül güzellikteki vadiden uzaklaşır ve anlamsız hayatımı boş işlere adardım.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VIII)

Oradan sonra düşüncelerle dolu ilerlerken, yine bir köşede karşılaştığım Theokritos’tan pastoral şiirler dinlemeyi arzu ederdim. 

Daha sonra bahçenin gizli bir köşesinde “hüzün beyitlerinin hocası” olarak bilinen Ovidius’tan sana olan aşkımı anlatan en hüzünlü siirini benim için yazmasını dilerdim. Ve onun “Metamorfozlar” adlı yapıtını kutsal bir emanetmiş gibi, seni buluncaya dek yanımda taşımayı isterdim: kutsal, okunmuş bir tuz ya da ekmek gibi. 

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VII)

Sonra o gizli felsefe bahçelerinde gözleri uzaklara dalmış düşünen Descartes ile karşılaşmayı arzu ederdim. “Varlığımın amacı ne: Mutluluk.” diyen ona, şöyle demeyi isterdim: Varlığımın amacı aşkımdır. Ve tıpkı onun yaptığı gibi, bir eve benzeyen aşkımızı yıkar ve sonra yeniden yapardım.

Devamını okuyunuz...

1 4 5 6 7 8 10
erol anar
error: Content is protected !!