“Düşmanlarımızı yenmek için kendi sosyalist militarizmimize sahip olmalıyız. Sovyet Rusya’nın şu anki 100 milyonluk nüfusunun 90 milyonunu yanımızda taşımalıyız. Geri kalanlara gelince, onlara söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. Yok edilmeleri gerekiyor.” Zinoviev
Rus devrimleri döneminin Lenin, Troçki ve Stalin’in gölgesinde kalmış olan bir sorumlu kişisi de Grigori Zinoviev’dir. O dönemin arka planda kalmış, liderlerin gölgesinde olan kişileri içeren kısa portre yazılar yazacağım. Bu yazılar Türkiye’de yaygın olan şekliyle Sovyet resmi tarihine değil; gerçekliğe uygun olacak, bunu yapmaya çalışacağım yapabildiğim kadarıyla. Çünkü Türkiye’deki çoğu “sosyalist” websitede bolca yer alan Sovyet resmi tarihine uygun yazılar sadece propaganda amaçlı ve manipülatif baştan sona. Bunların çoğu gerçeklikten çok uzak. Rus devrimleri üzerine bu kadar okuma yaptıktan sonra bir de kendi düşüncelerimi açıklamak istiyorum; o dönemin olayları, olguları ve liderlerin arkasındaki ikinci, üçüncü kişiler üzerine.
Angelica Balabanoff, Volin bu yazılarımdan bazıları idi. Zinoviev hakkında birçok kitapta bilgi var.
Rus komünistlerinin arasında birisi vardır ki, kendi yoldaşlarının çoğu tarafından bile sevilmiyordu. Bu kişi Grigori Zinoviev idi. Birçok kitaptan o dönemle ilgili bilgileri okuduğumda, Zinoviev’in gücü eline geçirdiğinde ona taptığını, gücün başkalarında olduğunu gördüğünde de onun önünde diz çöktüğüne tanık oldum. Bolşevikler iktidarı aldıktan bir süre sonra Zinoviev, hemen hemen Lenin ve Troçki’nin ardından üçüncü adam konumundaydı. Ama siyasal iktidar gücü elinde olduğunda acımasızdı. Ama bütün korkaklar gibi kendi hayatı risk altında olduğunda onu kurtarmak için yapmayacağı hiçbir şey yoktu.
Ellerinde kan var Zinoviev’in. On milyon insanı katletmek gerektiğinden söz ediyor Rusya’da. Ama “ihtilal evlatlarını yer” sözüne uygun olarak beslediği iktidar canavarı tarafından yutuluyor. O dönemdeki gizli polis belgelerine göre, hayatı için yalvarıyor, bacakları titriyor. Birlikte yargılandığı yoldaşı Kamanev bile onun bu korkakça tavrına şaşırıyor ve ona “Ölüme haysiyetinle git” diye sesleniyor. Zinoviev hatta idam edileceği alana gitmemek için direniyor, skandal çıkarıyor ve hücrede öldürülüyor cellatları tarafından. Ama binlerce kişiyi ölüme gözünü kırpmadan gönderirken başkalarının hayatını hiç düşünmüyordu. Bunu çeşitli tarihsel olgu ve olayların ışığında kendimce ortaya koymaya çalışacağım.
“Lenin’in vicdan yoksunu bir adamı olan Zinoviev”[i] diyor Angelica Balabanoff’un kitabına yazdığı önsözde Bertram D. Wolfe. Gerçekten de Zinoviev’in kişiliğini birkaç kelime ile iyi anlatıyor.
Yelizavetgrad doğumlu, Ukrayna Yahudilerinden Bolşevik bir Sovyet Komünist politikacısıydı. Zinoviev, 1917’de Bolşevik Devrimi’ni yönetmek için kurulan ilk Politbüro’nun yedi üyesinden biriydi
Zinoviev de Lenin ile beraber Şubat Devrimi’nden sonra bulunduğu İsviçre’den Rusya’ya dönmüştü. Nisan 1917’de Lenin ve savaşa karşı çıkan diğer devrimcilerle birlikte kapalı bir trende Rusya’ya döndü.
“Zinoviev’i emirlerini yerine getiren en sadık adamlarından biri olarak gören Lenin, onun kişiliğinin her yönünü çok iyi biliyordu. Lenin kendisinin yapmayacağı şeyleri Zinoviev’in yapmasını istedi. Gerçekten de, Lenin, Zinoviev’le uzun yıllar yeraltında, pek çok güçlük içinde birlikte çalışmanın verdiği dostluk ve güven duygularıyla davrandı. Fakat ona hiçbir zaman itibar etmedi ya da edemedi. Bunu doğuran olgu ise 1917’de, Ekim Devriminin arifesinde Zinoniev’in doğrudan sorumlulukları varken, ilk kez Lenin’in tarafında yer almayıp iktidara gelmeye karşı koymasıydı.” [ii]
Zinoviev, “amaca giden yolda her şey mübah” ilkesine uymuştu hayatı boyunca. Bu yüzden her türlü dalavare ve kirli işleri yapmakta, yaptırmakta tereddüt göstermiyordu.
Balabanoff, Lenin’in Zinoviev’i nasıl kullandığını şöyle anlatıyor kitabında:
“Yeni Enternasyonal’in ilk gününden itibaren Konsey Yöneticileri arasında işçi hareketinde hiç yer almamış, pek güvenilir olmayan bazı kişileri gördüm. Kısa süre sonra bazı olaylar sonucu bu kişilerin Lenin’in izniyle Zinoviev tarafından bir maşa gibi kullanıldıklarından emin oldum. Onlara kendisinin yapmaya cesaret edemediği bazı eylemleri yaptırıyordu ya da kendi yaptığı bazı eylemlerde suçu üzerlerine atmak için onları kukla gibi kullanıyordu.” [iii]
Zinoviev 8 Mart 1918’de VII. Parti Kongresi’nde tekrar Merkez Komitesi’ne seçildi.
Ancak Zinoviev Lenin’in önünde diz çökmüştü mecazi anlamda. Yani onunla görüş ayrılığına düştüğü için. Bu yüzden daha sonra Lenin’in kanatları altına girdi. Balabanoff’un dediğine göre Lenin ona saygı duymuyordu.
Kızıl terör dönemi (Bakınız) adlandırılan tarihsel kesit ve sonrasında yüz binlerce insan öldürülüyordu. Zinoviev ise katliamları savunarak şöyle diyordu:
“Düşmanlarımızı yenmek için kendi sosyalist militarizmimize sahip olmalıyız. Sovyet Rusya’nın şu anki 100 milyonluk nüfusunun 90 milyonunu yanımızda taşımalıyız. Geri kalanlara gelince, onlara söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. Yok edilmeleri gerekiyor.”[iv]
Bu “kızıl terör” dönemi olarak bilinen dönemde yapılan katliamlara tam destek veriyordu Zinoviev.
Ekim 25’ten önce Lenin, Kerenski hükümetine karşı bir isyanı öneriyordu. Zinoviev ise bu noktada onunla anlaşmazlığa düştü. İsyana karşı oy kullandı Kamanev ile birlikte. Lenin bunu asla unutmadı. Hatta onların partiden ihraçlarını bile istedi, “Benim öyle yoldaşlarım yok.” diyordu. Çünkü kamuoyuna açık bir mektup yazmalarına sinirlenmişti.
Yine başka bir konuda anlaşmazlık çıktı Lenin, Troçki ile görüş ayrılığına düşen Zinoviev, Kamenev, Alexei Rykov, Vladimir Milyutin ve Victor Nogin, 4 Kasım 1917’de (Jülyen takvimi) Merkez Komitesinden istifa etti. Lenin bunu asla affetmedi. Onları “firariler” olarak ilan etti. Volin, Lenin için “Rus Devrimleri” adlı kitabında “gerçek bir diktatör”diyor. [v]
Zinoviev, birkaç kez görüş ayrılığına düşmesi dışında yaşadığı dönemde Lenin’in başlıca işbirlikçisiydi. 1918’de yeniden Merkez Komite’ye ve görevlerine döndü. Lenin’in kirli işlerini yapan birisiydi daha çok. Lenin arka planda durur, Zinoviev ise bu tür işlerde önplanda olurdu. Kronştad katliamında olduğu gibi.
Yine de, Zinoviev kısa süre sonra Bolşeviklerin önemli lideri konumuna geri döndü. Bunda iyi bir hatip ve propagandacı olmasının önemli rolü vardı, yeni rejime destek oldu ve 1921’de Petrograd (daha sonra Leningrad) parti örgütünün başkanı, Petrograd Sovyeti’nin başkanı ve partinin Politbüro’nun tam üyesi oldu. (16 Mart 1921)
1921’de parti içinde çeşitli hizipler boy vermeye başlamıştı, o dönemde ve sonrasında Zinoviev sadık bir şekilde Lenin’in tarafını seçti ve ona tam itaat etti. Bu dönemde Lenin muhaliflerini Politbüro’dan tasfiye ederken, Zinoviev gibi sadık adamlarını Politbüro üyesi yaptı.
Lenin’in hastalığı ve sonrasında rejimin en önemli ve etkili yöneticilerinden birisi oldu Zinoviev. 1921-1925 arası dönemde. “Üçlü ittifak” sırasında Zinoviev çok güçlü görünüyordu, ama yanlış hesap yaptı.
Kronştad Katliamında Başroldeki Zinoviev
“Birbirimizi azarlayacağız, birbirimizi eleştireceğiz, ama esasa gelince, temelde, her zaman anlaşacağız:’ İşte Zinovyev bugün böylesine yumuşak, okşayıcı konuşuyor. Onları uyutmak ve dikkatlerini Kronştadt’daki kardeşlerine gönderilen top mermilerinden başka yöne çekmek için işçilere tatlı sözler ediyor.” [vi]
Kronştad denizcilerinin isyanında çok katı bir rol üstlenen ve katliamı gerçekleştiren sorumlulardan birisi olan Zinoviyev, trajik bir biçimde aynı devletin kurbanı olmuştur. Perde arkasındaki Lenin, daha önplandaki Troçki’nin yönlendirmesiyle de yine maşa Zinoviev her zamanki yıkıcı işlevini yerine getirir Kronştad isyanında da. Devrimci denizcilerin katledilmesinden sorumlu başlıca kişiler arasındadır. Onları “keklik gibi avlamaktan” söz edecek kadar da aşağılık bir yaklaşımda bulunur. (Bu arada konuyla ilgisi olmasa da, ne insanların keklik gibi avlanmasını onaylıyorum, ne de kekliklerin avlanmasını.)
“24 saat içinde teslim olmadığınız takdirde aynı kader sizleri de bekliyor. Teslim olursanız affedileceksiniz; fakat eğer direnirseniz “keklik gibi vurulacaksınız.” “Keklik gibi” vurulma tehdidi her ne kadar Troçki’ye atfedilirse de bu sözlerin gerçek faili Zinoviev’in Savunma Komitesidir. [vii]
Troçki ise Bolşevik askerlerine şöyle seslenecekti: “Yeni Trepov -Troçki- ‘Kurşunun hesabını yapmayın!” diyecekti. [viii]
Şiddet sırayla herkesi hedef alıyordu. Kendi büyüttükleri, destek verdikleri şiddetin kurbanı olmuşlardı, o zamanlar sıranın bir gün kendilerine de geleceği hiç akıllarından geçmemişti. Eğer bir toplumda şiddet büyürse, o şiddetin kimi hedef alacağını kimse bilemez. İşte bunun için Jakobenlerin egemen olduğu 1793’lerin Fransası’nda bir gün önce bir kişiyi giyotinle idama mahkûm eden yargıcın kellesi, ertesi gün giyotinde düşüyordu.
İktidar Savaşları
Lenin’in hastalığı döneminde kurulan üçlü ittifak’ın (troyka) Stalin ve Kamanev ile birlikte üçüncü üyesiydi. Kamanev ile yakın bir ilişki içindeydi hayatının sonuna dek. Yazgıları da aynı oldu, birlikte ölüme gittiler. Ancak Stalin ile olan ilişkisi güç dengeleri ve strateji olarak isimlendirilebilir. Üçlü ittifak (Troyka) bir süre böyle devam etti, ta ki Stalin kendi konumunu güçlendirinceye kadar. Daha sonra Stalin eski müttefiklerine karşı çıktı.
Zinoviev, Komünist Enternasyal’in başkanlığını da yaptı. Önce Lenin ile, sonra Stalin ile, sonra ise 1932’de Troçkistler ile ittifak yaptı. Sonra yeniden Stalin’i savundu. Çıkarı neyi gerektiriyorsa o konjonktürde onu yaptı.
Stalin’in gizlice ve açıkça güçlendiğini fark edememişti. Bu üçlü ittifak döneminde Troçki’yi tasfiye ettiler. Üçlü ittifak 1925’te çökmeye başlamıştı yavaş yavaş. Çünkü Stalin giderek güçleniyordu. Artık rakiplerini tasfiye veya izole etme zamanının geldiğini düşünüyordu. Bu dönemde Zinoviev ve Kamanev çeşitli ittifaklar kurarken, Stalin de ittifak arayışı içinde idi. Ama sonuçta kazanan Stalin oldu bu iktidar yarışında. Politbüro’da egemenlik sağlayan Stalin, Zinoviev’i tasfiye etti, elinden görevlerini aldı. (Komüntern dışında) Troçkistler ile yapılan bir ittifaka katılan Zinoviev bu dönemde iyice izole edildi. Zinoviev 1927’de partiden ihraç edildi. Zinoviev ve Kamenev hemen teslim oldular ve taraftarlarını davayı takip etmeye çağırdılar. Hatalarını kabul eden açık mektuplar yazdılar ve altı aylık bir duraklama döneminin ardından Komünist Parti’ye yeniden kabul edildiler. Bir saklambaç oyunu gibiydi adeta onun parti ile olan ilişkisi.
Zinoviev karşısında bir güç bulduğunda ona boyun eğiyordu sonuç olarak. Bükemediği bileği öpmeyi iyi biliyordu. Lenin’e boyun eğdiği gibi, Stalin güçlenince ona da boyun eğdi.
Zinoviev 1928’te yenildiği anlayınca yine taraf değiştirdi ve açık mektuplar yazarak herkesi Stalin’i ve rejimi desteklemeye çağırdı. Bu dönemde Zinoviev yeniden Komünist Parti üyeliğine kabul edildi. Sonra tekrar ihraç edildiler partiden ve 1933’te tekrar kabul edildiler.
Kirov’un Öldürülmesi: Sonun Başlangıcı
Her şey Kirov’un öldürülmesiyle zirveye tırmandı. Bu cinayeti kimin işlediği tam olarak kanıtlanmamakla birlikte, Stalin’in işlediği yönünde iddialar vardır. Çünkü bu cinayetten siyasi olarak faydalanan büyük bir terör estiren ve bu ortamda bütün muhaliflerini ortadan kaldıran Stalin’den başkası değildi. Bu olay, bu yazının konusu değildir.
Sergei Kirov’un öldürülmesinden sonra, Zinoviev, Kamenev ve en yakın arkadaşları bir kez daha partiden atıldılar ve tutuklandılar. İşte bu ortamda Zinoviev ve Kamanev’in de içlerinde olduğu bazı kişiler tekrar partiden atılarak, bu kez tutuklandılar. Ocak 1935’te yargılandılar, Zinoviev 10 yıl hapse çarptırıldı bu dönemde. Suçlama Kirov’un öldürülmesine “ahlâki anlamda suç ortaklığı” yapmak idi.
Ama 1936’da bu kez “Sovyet liderlerini öldürmeyi amaçlayan bir terör örgütü kurmak” suçlamasıyla yeniden yargılandılar ve işte bu yargılama Zinoviev ve Kamanev için de yolun sonu demekti. “Onaltılar Davası” deniliyordu bu davaya. İtiraf etmeleri karşılığında idam edilmeyecekleri bildirildi Zinoviev ve arkadaşlarına. Onlar da buna güvenerek itiraf ettiler. Ama Stalin sözünü tutmadı ve infaz emrini verdi.
Zinoviev’in infazına ilişkin açıklamalar, bazılarının canı için yalvarıp yalvarmasına neden olarak, sabırlı Kamenev’in Zinoviev’e “Sessiz ol ve haysiyetinle öl” demesine neden oluyor. Her şeye rağmen Zinoviev, gardiyanlara öyle bir direniş gösterdi ki, onu tayin edilen infaz odasına götürmek yerine, gardiyanlar onu yakındaki bir hücreye aldılar ve orada vurdular. [ix]
1988 yılında Zinoviev ve arkadaşları ölümlerine yol açan suçlamalardan Sovyet hükümeti tarafından resmen aklandılar.
Bir zamanların cellatları olan Zinoviev ve Kamanev ve diğerleri, yaratılmasına katkıda bulundukları var güçleriyle destekledikleri Bolşevik şiddet makinesinin kurbanı oldular. Sonu her şey siyasal iktidar içindi. “Kazananlar” ve kaybedenler hep siyasal iktidarı elde tutmak için savaşmışlardı. Bu gücü ele geçiren diğerini gözünü kırpmadan yok etmişti. Eğer diğeri kazansaydı o da kendini yok edeni yok edecekti. Tarih bunun gibi binlerce gerçek hikâye ile doludur.
Erol Anar
[i] Angelica Balabanoff: Lenin’in Yakın Görüntüsü, sayfa XIII.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/leninin-yakin-goruntusu-6h16-/
[ii] Balabanoff, age, sayfa 71
[iii] Balabanoff, age, sayfa 14.
[iv] George Leggett. The Cheka: Lenin’s Political Police Oxford University Press, 1986. ISBN 0-19-822862-7 page 114.
[v] Volin: Rus Devrimleri, sayfa 80.
[vi] Volin: Bilinmeyen Devrim, Ayrıntı Yayınları, sayfa 433-434.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/bilinmeyen-devrim/
[vii] Paul Avrich: Kronstad 1921, Çeviren: Gün Zileli.
https://www.halkkitabevi.com/kronstadt-1921
[viii] Oscar Anweiler: Rusya’da Sovyetler, sayfa 337.
https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/kitap/rusyada-sovyetler/344
[ix] Stalin: Court of the Red Tsar; Simon Sebag Montefiore, pp. 188, 193-98
Kaynaklar
Wikipedi english
Britannica.com, “Grigory Yevseyevich Zinovyev Russian revolutionary”.
Angelica Balabanoff: Lenin’in Yakın Görüntüsü.
Paul Avrich: Kronstad 1921.
Oscar Anweiler: Rusya’da Sovyetler.
Volin: Bilinmeyen Devrim.
George Leggett. The Cheka: Lenin’s Political Police.
Volin: Rus Devrimleri.
Oscar Anweiler: Rusya’da Sovyetler.