Arjantinli yazar, Jorge Luis Borges’in yıllar önce bazı kitaplarını okumuştum. Bunlardan birisi de “Alçaklığın Evrensel Tarihine Giriş” adlı kitabı idi. Hatta bu kitaptan esinlenerek şimdi baskısı olmayan Krallar ve Soytarılar adlı kitabımda “Alçaklığın Yerel Tarihine Giriş” adlı bir de deneme yazmıştım.
Mayıs 2013’te bir zamanlar Arjantin’in kudretli diktatörü olan Videla ölmüştü. O zaman bazı notlar almıştım bu olay üzerine.
Sadece bir yazar olarak değil, bir insan olarak hatırlanmak da önemlidir
Sanatçı ya da yazar olmak çoğu zaman insanın karakterini değiştirmez. İnsan ikiyüzlü ise, yazar olduğunda da ikiyüzlüdür. Korkak ise yine korkaktır, risk almayı sevmiyorsa yine aynı kalabilir.
Kuşkusuz değişen, dönüşen sanatçı ve yazarlar da vardır. Ancak bazıları için muhalif olup acı çekmektense, iktidarı destekleyip rahat etmek kendileri açısından daha akıllıcadır. Hatta mağduru bırakıp, katilleri de destekleyebilirler. Bu onların sanatçı ve yazar kimliğinden çok, insani kimliğiyle ilgilidir. Kuşkusuz bir insan büyük bir yazar ya da sanatçı olabilir. Ama önemli olan, bir sanatçı ya da yazar olmaktan çok yaşam serüvenini onurlu, dürüst, adaletsizliğe boyun eğmeyen bir insan olarak tamamlamaktır bence.
Sadece bir sanatçı olarak değil, bir insan olarak hatırlanmak da önemlidir.
40 bin kişinin ölümünden sorumlu Arjantin’deki askeri cuntanın başı Jorge Rafael Videla ölünce, tarihin dondurduğu bir fotoğraf karesi aklıma geldi. Űnlü Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’in, – bazı yazarlar ayağına taş bağlanıp helikopterden okyanusa atılırken- Videla’nın huzurunda hazırolda durduğu fotoğraf karesi.
Ceketinin iki düğmesi dikkatlice iliklenmiş olan Borges bastonu elinde, sessizce Videla’yı dinliyor.
Videla kendisine güvenli, iki dudağının arasında insanların kaderini taşıyan ölümlü bir tanrı o zamanlar. Yanındakilerin yüzlerine bile bakmadan konuşuyor.
Űrkek, saygılı ve biraz da endişeli Borges. Sanki sahte, ama güçlü bir tanrının huzurundaki bir ölümlü gibi…
Diktatörleri destekleyen bazı sanatçı ve yazarlar
Tarihte bazı yazar ve sanatçılar, güçlünün yanında olmayı tercih etmişlerdir. Elbette zorbalara boyun eğmeyen ve bu yüzden acı çeken birçok sanatçı, yazara da kayıt düşmüştür tarih.
Borges, Şilili diktatör Pinochet’yi de desteklemişti.
İspanyol ressam Salvador Dali, diktatör Franco’yu desteklemişti.
Yine egzistansiyalist felsefenin en önemli isimlerinden filozof Heidegger, Nazileri destekliyordu; kendisi Hitler döneminde bir üniversitede rektördü.
Borges’in bu fotoğrafını görünce, “Alçaklığın Evrensel Tarihine Giriş” ” adlı kitabına, neden bu yaşadığını da dahil etmediğini merak etmiştim.
Fakat o yazmasa da, tarih kayıt düşüyor, affetmiyor.
Evet bir yanda kudretli diktatör ellerini arkaya kavuşturmuş ve gücünün verdiği özgüvenle tepeden bakarak vaaz veriyor. Yazar ise mahçup, korkuyor ve güce taparak ellerini önünde kavuşturmuş.
Tarih kayıt düşüyor ve insanların gözünde bu gibi yazarların birer insan olarak değerleri düşüyor.
Bir yanda diktatör, bir yanda yazar…
Bir yanda ise tarih: Kalıcı olan ve gösteren.
Erol Anar