Gri Yağmurlar, Ölü Kuşlar ve Yakamozlar

Gri Yağmurlar, Ölü Kuşlar ve Yakamozlar


Son günlerde kent, her sabah yeni ölümlerle uyanıyordu. Hava iyice grileşmişti. İnsanlar da.
İnsanlar insan değildiler, sıvası dökülmüş duvarlara benziyorlardı.
Ve her yeni ölūm gördūǧūnde, o kızın gözbebeklerindeki yakamozlar biraz daha donuklaşıyordu. Ölūm  ve yaşam: işte būtūn kötūlūkler, çirkinler, iyilikler ve gūzellikler bu iki ince çizgi arasinda gizliydi.
Kontrolünü yitirdiǧiniz ve dörtnala uçuruma doǧru koşan bir attı zaman. At zamandı, siz yaşamdınız ve uçurum da ölüm. Her şey işte bu kadar basitti.
Başka tūrlūsū olamazdı, o kız da gönūllū olarak izliyordu yeni ölūm  haberlerini. Ölūmūn yapışkan ve būyūlū kokusunu defalarca hissetmesine karşın, çocuksuluǧundan hiçbir sey yitirmemişti.
Her yeni ölūmle biraz daha ölūyor, aynı anda biraz daha yaşama sarılıyordu. Ölūmler giderek būyūyen gözbebeklerindeki uçurumu derinleştiriyordu. Ve o, her ölūm de ölūmū deǧil, yaşamı sorguluyordu.

***

Sürekli yeni ölüm haberleriyle çıkagelen o kız, gökyüzünün hırçın kraliçesi Hera kadar gūzel, ölüm gibi de soğukkanlıydı. Gūzelliǧi gözbebeklerinin tam da ortasına oturmuş yakamozlardan, soǧukkanlılıǧı ise bir çeşit gönūllū ölūm izleyiciliǧi olan gönūllū işinden kaynaklıydı.
Saba Melikesi kadar güçlü ve yaralı, Troya’nın tahta atı kadar güçsüz ve onun üzerine yağan yağmurlar kadar yalnızdı.

***

Gri yağmurlar mevsimiydi. Sürekli bir sabah hüküm sürüyordu. Her sabah kapısının önünde ölü bir kuş bulan o kız, hiçbir bıçağın açamayacağı ağzını sıkı sıkı kapatmıştı. Söz anlamını çoktan yitirmişti. Yalnızca dūşūnūyor dūşūnūyordu. Artık konuşmuyor, gūlmūyor, aǧlamıyordu. Korkunç bir sır taşıyan ve o sırrın getirdiği ölümü cesaretle karşılayan bir kurban gibiydi. Gözbebeklerindeki yakamozlar hūzūn uçurumlarına dönūşūyordu. Ölūmsūzlūǧūn sırrını keşfeden bir ölūmlū gibi alabildiǧine mutsuz ve alabilidigine kūskūndū her şeye.
Ölü kuşlar biriktiren o kız, içinde binbir yakamozun dans ettiği iri gözleriyle sürekli uzaklara bakıyor ve gri yağmurlar taşıyan kirli bulutların ötesini arıyor gibiydi.
Erol Anar
“Aşklar ve Yalnızlıklar”, Öteki Yayınevi, 1998, Ankara.
 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!