Dünya merkezli düşünceden, Evren merkezli bir felsefeye ulaşmak istiyorum. Dünya bir toz bile değil Evren’de, hiçbir şey ifade etmiyor.
Yeryüzünün enginliğini zihnin kavrayabildi mi?
Işığın evrendeki adresini biliyor musun?
Peki, ya karanlığınkini..?
— Eski Kitaplardan [1]
Son yıllarda özellikle uzayla ilgili astrofizik ve teorik fizik kitapları okumaya ilgi duymuştum. Son 3-4 aydır ise daha yoğun olarak bu tür kitaplar, makaleleler okudum ve belgeseller izledim. Yani deyim yerindeyse biraz uçtum. Ama uçmak düşünsel olarak iyi geldi. Bir yazı dizisi hazırladım, biraz daha geniş ve yukarıdan bakmaya çalışıyorum her şeye. Merak etmeyin kafayı yemiş değilim, ya da yemeyeceğim. Ama düşünsel anlamda uçuş iyi geliyor bazen.
Öğrenmek, ve öğrendiği ile yetinemeyip yeniden ve yeniden öğrenmek çok güzel bir duyguya yol açıyor, insan kendisini yeniden doğmuş, yeniden oluşmuş hissediyor.
Dünyadan mantalite olarak çıkıp Evren’in ihtişamına ve büyüklüğüne bakınca, dünyadaki 3 metre toprak, bir parça petrol, çıkar, din, milliyetçilik, ulus vs… için yapılan kavgalar ne kadar da anlamsız gelmeye başladı. Yine güncel politikacıların horoz dövüşleri de çok anlamsız geliyor. Çünkü dünyanın ve Evren’in bir sonu var ve bu kaçınılmaz bilim insanlarına göre. Burası kimseye kalmayacak. Hiçbir devlet, ulus, ideoloji ve din sonsuz değil. Yani insan türünün bir gün varlığı sona ererse, tüm bunlar da sona erecek insanla birlikte. Bu ihtimal hiç de az değil. Çünkü bence hiçbir tür sonsuza dek varlığını sürdüremez, sadece dünya tarihine bakarsak bunu görürüz. İnsan ise, dünya tarihine kıyasla yeni türemiş bir canlıdır.
Peki sürekli zengin olma hırsı ile, mal mülk edinip doymayan insanlara ne demeli? Bu yüksek binalar, apartmanlar, evler, araziler de dünya ile birlikte yok olacak.
Dünya merkezli düşünceden, Evren merkezli bir felsefeye ulaşmak istiyorum. Dünya bir toz bile değil Evren’de, hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü dünya merkezli bakmanın ne kadar yetersiz ve dar olduğunu gördüm. Dünya galaksimizin kenarlarında bir yerde, bir toz tanesi kadar önemsiz bir gezegen.
Aynı şekilde insan merkezli değil, canlılar ve doğa merkezli tüm Evren’i kapsayan bir bakış açısı oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsanın zeki olması onun kutsal ve merkez olduğu ya da biricik olduğu anlamına gelmiyor. Yarın bizden daha zeki bir tür geldiğinde, o da tıpkı bizim hayvanları köleleştirdiğimiz gibi bizi köleleştirmeye kalkarsa diyecek sözümüz olmaz.
Bir zamanlar dünyayı Evren’in merkezi sanan insan, sonraları dünyanın Evren’in merkezi olmadığını anladı. Peki yine kendini dünyanın ve Evren’in merkezine koyan insan bir gün bunun da doğru olmadığını anlayabilecek mi? Büyük ihtimalle evet. Eğer dünya bir toz bile değilse, Evren’de insan ne ifade eder? Yüzbinlerce yılda, savaşmaktan, köleleştirmekten, sömürmekten, zevk için öldürmekten, iktidar savaşları yapmaktan yorulmamış bir canlı insan. Ve dünyanın yok oluşunu hızlandırıyor, çevreyi ve kaynakları tüketiyor, doğal yaşam alanlarını tahrip ediyor, böylelikle kendi sonunu da hızlandırıyor. Kutsanmayı hak etmiyor.
Peki böylesi bir canlıyı dünyanın merkezine, hatta Evren’in merkezine koymanın anlamı nedir? Bu biraz da dinlerden ve eski inanışlardan kaynaklı bir düşünce. Ama daha sonra, aydınlanma felsefesi de insani dünyanın ve her şeyin merkezine koydu.
“Yüz milyar kadar galaksi, her birinde de ortalama olarak yüz milyar yıldız var. Bütün galaksilerde, yıldız kadar gezegen de bulunması olasılığı sözkonusu. Böylesine akıl almaz sayılar karşısında, neden tek bir yıldız, yani Güneş insanların yaşadığı bir gezegene yaşam veriyor olsun da, başka olasılıklar bulunmasın? Niçin Kozmos’un ücra bir köşesinde yaşama mutluluğuna yalnızca bizler ermiş olalım? Kanımca, evrende hayat kaynıyor olması çok daha güçlü bir olasılıktır.”[2] diyor Carl Sagan.
Hele ki, Çoklu Evren teorisini düşünürseniz, bu sayı sınırsız bir yere kadar uzanabilir. Her mümkün, her şey olasıdır böylesi bir sonsuzlukta.
İnsanlığın bir geleceği varsa, dünyada değil, orada bir yerde uzak gezegenlerden birisinde olacak bu. Şimdiden bilim insanları bu araştırmayı yapıyorlar. Geçenlerde ikinci kez sürekli ve tekrar eden radyo sinyalleri geldi Evren’in çok uzak bir bölgesinden. Bu da Evren’de insan başka zeki canlılar olduğunun bir delili. Zaten bu kadar büyük bir Evren’de ve daha sonsuz sayıdaki Evrenlerde insanın tek akıllı canlı türü olması çok mantıksız bir düşüncedir.
Düşüncede bile olsa dünyadan çıkarak Evren’de sonsuz bir yolculuğa başlamak çok güzel ve insana sonsuzluk düşüncesini veriyor. Geri dönmeyi de düşünmüyorum.
Erol Anar
Aktaran: Carl Sagan: Kozmos
[2] Carl Sagan: Kosmoz, Altın Kitaplar, 2016, sayfa 20.