Bu noktada kişi artık aldatmacanın kendisini gerçek sanmaktadır. Zaman içinde aldatmaca gerçeğin kendisine dönüşmüştür bu kişi için. Tam bir yanılsama yaşamaktadır. Ve aldatmaca yeri gelir gerçekten çok daha güçlü olur bu giderek fanatikleşen kişi için.
Tag: Michel Foucault
Parti Küçük Devlettir
Parti küçük devlettir o zaman, ama bazen devletten de büyük olur. Her siyasi parti kendi içinde bir küçük devlet modelini oluşturur. Parti, aslında yukarıdaki karar veren az sayıda kişiden oluşur.
Mahalleden Çıkma ve Değişme Korkusu
Gerçektende öyledir, emin olduğumuz şeyler aslında bir üflemeyle dağılacak tüylere benzer. Ama işte biz onları hiç sorgulamadığımız için eminizdir onlardan zaten. “Doğrularımız” bizim arkasına sığındığımız ve doğruluğunu hiç sınamadığımız şeylerdir. Hakikat ise yaşamımızda yer almaz. Yalanlara sığınırız biz, onlara “doğru” adını vererek.
İktidar, Devlet ve Reel Sosyalizm Üzerine Birkaç Not
İşte proletarya diktatörlüğü olsun, ister bürokratik parti diktatörlüğü, siyasal iktidarı kendi amaçları için ele geçirmek hedeflenindiğinde bu sonuç kaçınılmaz olacaktır. Bunu değiştirebilecek tek şey şuydu: Devleti işgal etmek yerine, Foucault’nun dile getirdiği şekliyle onu ortadan kaldırmak belki farklı bir sonuca yol açabilirdi. Bu ise sadece siyayal iktidarı hedefleyen, mikroiktidarları bilmeyen, görmezden gelen, proletarya diktatörlüğü ya da komünist parti diktatörlüğünden başka bir hedefi olmayan, devleti işgal etmeyi amaçlayan Marksizm ve Leninizm’in tam tersidir.
Doğruyu Söylemek de Taşımak da Zordur
Doğruyu Söylemek de Taşımak da Zordur. Çünkü o ağırdır. Ona inanmayan insan onu taşıyamaz. İnansa da ancak büyük çabalarla taşıyabilir sonuna kadar. Bunu da az sayıda insan başarır.
İçinde Bulunduğumuz Sisteme Mahkûm Değiliz – Michel Foucault
Çoğu zaman yapılan ince düzenlemelerle insanların davranışlarını yönetmek mümkün ya da başkalarının davranışlarını zararlı sonuçlar doğurmayacağı biçimde davranmak vesaire… İşte benim incelemek istediğim tam da bu yönetimsellik alanı.
İktidar Psikolojisi ya da İktidar ve Psikoloji
Siyasal iktidar birey üzerinde otorite kurmak için onun doğal psikolojisini de bozmak zorundadır. İtaat eden birey artık kendisi değildir, o olması istenilen kişidir otoriteye uyum sağlamış, biat etmiş ve kendi kişiliğinden ödün vermiştir. Siyasal iktidar ve kitleler arasında bu anlamda sürekli bir psikolojik savaş vardır. İktidar psikoloji tekniklerini kitleler üzerinde kullanır. Yeri geldiğinde duygusal kendini acındıran ama kitleyi birleştirici söylemleri kullanır, yeri geldiğinde çok güçlüymüş gibi kitleyi böler, esip gürler. Çoğunlukla da içeride esip gürler, dışarıda boyun eğer ya da uyumlu davranır.
İktidarın Doğası Üzerine
Eğer insan doğası doğuştan saldırgan olmaya eğilimli değilse, onu saldırgan yapan nedir? Onu saldırgan yapan, özgürlüğünün kısıtlanması, eşitsizliğin hüküm sürmesinin yanısıra başta devletler olmak üzere, iktidar mekanizma ve ağlarıdır aslında. Bu anlamda iktidarın doğası, insanın doğasını olumsuz olarak etkilemekte ve onu değiştirmektedir.
“Kendinde Başlıyor İnsan Kendinde Bitiyor…”
İnsan hep kendi dışındaki şeylerle ilgilenir: Para, kariyer, iktidar edinmek… vs için ömrünü harcar da, bütün bunlara asla doymaz. Ölene kadar yapabildiği ölçüde para kazanmaya, iktidar edinmeye ya da kariyer peşinde koşmaya devam eder. Böyle olmasına karşın dediğim gibi hem kendini, hem de diğer insanları çok iyi tanıdığını, gerçeği bildiğini düşünür. Oysa hem kendinden, hem de erdemden uzaklaşmıştır. Hem de çok uzaklara gitmiştir bunlardan farkında olmasa da.
Yaşanmaya Değmeyen Hayatlarımız Var
Aslında bu “kurtarıcılar” kendilerini bile kurtarmaktan acizdir. Hiçbir şey kurtarmadıkları halde sıradan insanın tanrısıdır onlar, sanırsınız ki dünyayı kurtarmışlardır. Sıradan insan ölür onlar için, canını düşünmeden verir. O ne zavallı bir toplumdur ki, kurtarıcılara ihtiyaç duyar? O ne zavallı ve aciz bir toplumdur ki, kendini yönetmekten aciz olduğu için yöneticilere ihtiyaç duyar?