Peki, bu Evren’de ben kim olduğumu biliyorum, benlik duygum ve bilincim var. Peki burada öldüğümde, diğer bir Evren’de kendi benlik duygum ve bilincimle var olmaya devam edecek miyim? Bana göre eğer kendi bilincimle burada öldükten sonra diğer bir Evren’de devam etmeyeceksem, zaten o zaman bu teorinin çok da anlamı olmaz bence. Diğer Evrenler’deki eş benliklerimin tümü kendi benlik duygusu ve bilincine sahipler ve hepsi de kendisinin tek olduğunu düşünüyor aynen bizim gibi. Dolayısıyla bir şekilde bağlantı kurduğumuzda bir gün farklı Evrenler ile o zaman belki yalnız olmadığımızı algılayacağız ve diğer eşbenliklerimizi de.
Tag: Jean Paul Sartre
Geleceğin Toplumu: Varlık, Hiçlik ve Gerçeklik
Çünkü bugün bildiğimiz bir bilginin yanlış olabileceğini bize söyleyen tek şey bilimdir. Ne ideolojiler, ne de dinler bunu yapabilir. Ama bilim bunu kanıtlamışsa, kolaylıkla yapar. Çünkü bilim gerçekliğin arayışıdır. Bilim, dün doğru olarak bilinen bir bilginin, aslında yanlış olduğunu hiçbir komplekse kapılmadan açıklar. Fakat ideoloji, din ve inançlar bu noktada bunu kabul etmekte sıkıntı çeker ve gerçeği dışarı atabilirler. Bu nedenle ideolojiler de, tıpkı dinler ve inançlar gibi skolastik, dogmatik bir yapıya dönüşebiliyor.
Vatan, Devlet, Millet Manipülasyonu ve İktidar Üzerine Notlar
Milliyetçilik bu konuda dinden daha etkilidir. Din bayrağı açtığınızda, size muhalif olan herkesi arkanızda göremezsiniz. Ama milliyetçilik bayrağı açtığınızda size en muhalif görünen kesimler hemen arkanızda bir asker gibi sıraya girerler. Hitler de bunu bildiği için hayati boyunca savaş durumunda kalmış ve savaşı sürdürmüştü. Özellikle totaliter rejimlerde bu durum daha da baskındır.
Bu noktada iktidar sahibi şu manipülasyona başvurur: “Bu vatan, devlet sorunudur. Dolayısıyla benim arkamda olmayan, düşmanımdır. Benim düşmanım değil ulusun düşmanıdır. Çünkü ben kendi çıkarlarımı değil, ulusun çıkarlarını savunuyorum.”
Ben Kendi Cehennemime Odun Taşıyorum
Görünmez duvarlar örerler, bu insanlar önümüze. Bu nedenle, hayatımız boyunca istediklerimizi yapamaz, istemediklerimizi yaparız. Bir şey yapacağımızda önce düşünür, çevremizdeki insanların tepkisini ölçmeye çalışırız. Çevremiz istediği için evlenir, onlar istediği için çocuk yaparız. Böylece çoğunlukla yapacaklarımızı gerçekleştiremeyiz. Bu nedenle hayatımız bir pişmanlıklar manzumesidir. Böyle yaparak, aslında kendi cehennemimize odun taşırız.