Fener

Ona “Stalin” derlerdi. Havza’nın bir köyündendi. Annesi bazen bize hep bakraçla yoğurt getirip satardı.

Stalin dışadönük, tilki gibi akıllı birisiydi. Uzun boyluydu ve kumral saçları vardı. Konuşurken aynı zamanda düşünüyordu, kafasından kırk tilki geçer, kırkının da kuyruğu birbirine değmezdi denildiği gibi, kurnazdı. Adil ağabeyimden biraz büyüktü.

Devamını okuyunuz...

Bankamatik İsmet

İsmet ısrar etse de Osman, ondan hesap almaz. O sırada bir arkadaşları da gelmiştir. Üçü bir taksi tutarak Amasya’ya giderler. Yolda içmek üzere bira da almışlardır. Sohbet edip içerek Amasya’ya varırlar. Ve araba bir Yapı Kredi Bankası bankamatiğinin önünde durur. İsmet para çekmek için bankamatike girer. Ama on dakika geçmesine rağmen çıkmamıştır.

Devamını okuyunuz...

Suçum Neydi?

Sarı Recep derlerdi ona; Samsun’da şehir meydanında, büyük atlı heykelinin tam altındaki bankta oturmuş güneşin altında tembellik yapıyor ve dinleniyordu. Bazen göz kapakları kapanıyor, bir süre kestiriyor, bazen de ilgisiz bir biçimde gelen geçene bakıyordu. O gün resmi dairelerde işleri vardı; kuyrukta beklemişti sabahtan beri, bu yüzden yorulmuştu. Eve doğru gitmeden önce biraz yorgunluk çıkarmak için bankta oturmuştu. Gelip geçen insanlara bakarak, “karınca gibiyiz bir o yana bir bu yana, koşuşturma bitmiyor ta ki ölene dek.” diye düşündü. Yine gözlerini kapadı.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!