Mahallemiz yani Aşağı Mahalle, Havza’nın o zamanki en canlı merkezi olan Samsun – Ankara karayolu üzerindeki Dörtyol’un hemen arka tarafına konumlanmıştı. İki blok sonunda ise arka taraftan bahçeler başlardı ırmağa kadar. Bu bahçelerin devamında ise ırmak vardı. Ve daha sonra bahçeler Karşıyaka’da devam ederdi. Irmak, Karşıyaka ile Aşağı Mahalle’nin sınırını belirlerdi. Irmak kenarı, bizim özerk cumhuriyetimizdi.
Peki Bakunin gibiler neden vurulmalıydı devrimin ikinci günü? Çünkü onlar ne devlet, ne iktidar, ne de koltuk istiyorlardı. Onların istediği tek şey vardı: Gerçek özgürlük. Onlar halkın doğrudan demokrasi yöntemleri ve sivil kuruluşlar aracılığıyla kendi kendisini yönetmesini istiyorlardı. Halkı kendileri yönetmek, halka bir sürü çobanı gibi davranmak istemiyorlardı.
Öğrenilmiş çaresizlik var olan koşullara teslimiyettir ve bireyin özsaygısını törpüleyerek, onu koşulsuz itaate zorlar. Burada başta siyasal iktidar olmak üzere her tür iktidarın kullandığı ve bireyde umutsuzluk, güçsüzlük yaratarak onun teslim olmasını itaat etmesini sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.
Bu günlerde başka mahallelerden çocuklar da bizim mahalleyi ziyaret eder ve şeker isterlerdi kapılarını çaldıkları evlerden. Bunlar Havza’nın tüm mahallerini, ellerindeki naylon şeker poşetleriyle ziyaret eder ve şeker biriktirirlerdi. Naylon torbalarının içinde binbir çeşit akide şekerleri parıldardı bunların. Hepsini yiyeceklerinden değil, ama şeker biriktirmeyi severlerdi bu çocuklar bayramlarda.
Herkesin yaşam serüveni de farklıdır, size göre yanlış olan başkasına göre doğrudur. Ama benim kendi serüvenimde vardığım nokta budur. Varoluşumun temel kaynağı özgürlükle beslenmesidir. O yüzden özgürlüğümden ne bugün, ne yarın, ne bir günlüğüne, ne de bir saatliğine vazgeçerim. Eşitlik ve özgürlük aynı anda ve yan yana değillerse, sonra da yan yana olmayacaklardır bana göre.
‘Göklere çıkan bir merdiven’ bulamazsın, ama kendine çıkan bir merdiveni bulabilirsin.
Ancak o merdivene uzun ve yorucu çabalardan sonra ulaşırsın. İşte o merdiveni çıkıp yukarıya ulaştığında, kendini bir bütün olarak yukarıdan görebilirsin. Oraya, ancak başkalarına değil, kendine merdiven olduğunda ulaşabilir insan. Pekçok insan içlerine inen bir merdiven olduğundan habersiz yaşar ve ölür. Keşfedenlerin sayısı pek azdır iç dünyaya inen o gizemli merdivenleri.
Öte yandan siyasal İktidarı elinde bulunan otorite de, böylesi kişiliklere ihtiyaç duyar, onları kendi siyasal iktidarın devamı için kullanır. Nazilerden günümüze Ortadoğu’daki totaliter rejimlere kadar bu böyledir. Siyasal iktidarlar, özellikle totaliter rejimlere sahip ülkelerde kendi radikal taraftarlarına yol verir, onları silahlandırır, ya da silahlanmalarına göz yumar. Bunları her zaman yedek güç olarak bir kenarda tutar. Bilir ki sadece asker ve polis, militer güç iktidarda kalmak için yeterli değildir.
Ben tabi o zaman enerji ve düşüncelerle doluyum. Yazmaya henüz başlamamıştım. Karikatür, müzik ve resimle uğraşıyordum. Cezaevlerine ziyarete gidip geliyordum. Ve sürekli bir şeyler yapma, etkinlikler düzenleme ile ilgili düşüncelerim vardı kafamda.
Edebiyat bilinçli bir birey yaratabilir mi? İşte bu toplumsalcı edebiyat anlayışının ana konusu oldu yıllarca ki, bireyi edebiyat aracılığıyla bilinçli bir varlığa dönüştürmek yanlış bir yöntemdir ve işe yaramaz. Bence edebiyat bilinçli bir birey yaratamaz; edebiyatın işlevi bu değildir. Edebiyat ideolojinin basit bir parçası, bir propaganda malzemesi de değildir. Dolayısıyla edebiyat bilinçli bir birey yaratamaz, ama belki bireyde bazı duyarlılıklar oluşumasına yardımcı olabilir. Bunu da bir misyon yüklenmeden, zorlanmadan kendi doğallığı içinde yapabilir. Ayrıca bu bilinç nedir diye düşünebiliriz, hangi bilinci yaratmak istiyoruz, nasıl bir bilinç olacaktır bu? Bence edebiyatın işlevi bilinçli bir birey yaratmak değildir. Bu yüzden edebiyatta Çernişevski’yi değil, Dostoyevski’yi tercih ederim.
Bugünkü teknoloji ile insan klonlamak olası. Bazı ülkelerin ise, gizlice insan klonlayarajk bunun üzerinde deney yaptığını düşünen bilim insanlarının sayısı da az değil. Çünkü insan ve hayvan klonlamak gelecekte birçok değişikliğe yol açabilecek bir uygulamadır toplumsal sistem içerisinde.