Ne Yukarıdayım, Ne Aşağıda; Olduğum Yerdeyim Sadece

09/06/2020 Erol Anar 0

Hiç kimseyi büyütmeye, yukarıya koymaya değmez. Ben bunu öğrendim hayatım boyunca. Ayrıca şunu da: Birisi yukarıya koyarsa bundan kork, çünkü her an aşağıya da koyabilir. Onun için hiç kimsenin beni yukarıya koymasını istemem. Ne yukarıya, ne aşağıya; bulunduğum yere ait olmak isterim sadece.

Nüanslar

02/06/2020 Erol Anar 0

“Gerçek detaylarda gizlidir.” derler. Ben de düşünüyorum ki, hayat da belki nüanslarda gizli. Ne kadar nüansı keşfedersek hayatın içinde o kadar çok mutlu olabiliriz belki.

Hiyerarşi, Heterarşi ve Rizomatik Örgütlenme (2)

29/05/2020 Erol Anar 0

O zaman özgür ve eşitlikçi toplumu, go oyununa benzetebiliriz. Burada taşlar arasında bir hiyerarşi yoktur. Halbuki kapitalist sistem ve reel sosyalizm de satrança benzer. Burada taşların hareketleri sınırlıdır ve aralarında hiyerarşi vardır.

Nevrotik İdeoloji ve Birey

15/05/2020 Erol Anar 0

Nevrotik ideolojiler bireyi ezer, ona değer vermezler. Genelin içinde onu eritir, tektipleştirirler. Ya da kapitalizmin yaptığı gibi onun özgün değerlerini yok ederek bir robota dönüştürürler. Kapitalizm bireyin özgün ruhunu yok etmiş ve onu hastalıklı, nevrotik bir kişiliğe dönüştürmüştür.

Yanlış Hayatlar ve Yanılsamalar

11/05/2020 Erol Anar 0

Başkalarını yargılamaktan ve kendimize olmayan nitelikler bağışlamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hiç olmazsa başkalarını yargılarken kendimi de ayırmıyor, işin içine katıyorum. Kendime başkalarından daha yüksekte bir yer biçmiyorum asla. Kimseden yüksekte, ya da daha iyi değilim. Sadece kendim olmaya çalışıyorum eksiklerimle, çelişkilerimle ve yanlışlarımla, hatalarımla birlikte.

Sartre ve Foucault Üzerine (1)

09/05/2020 Erol Anar 0

Foucault günümüzde postmodernist bir düşünür olarak nitelenirken, Sartre ise modernizmin belki de son temsilcisi olan bir entelektüeldir. Farklılıkları ile birlikte iki entelektüel de özgür ve sömürüsüz, özgürlükçü bir dünya istediler ve bunun için uğraşı verdiler.

Oblomov Romanı Üzerine

30/04/2020 Erol Anar 0

Oblomov, bize aslında hayatın anlamsızlığını ve varoluş yalnızlığımızı anlatır. Eğer sonunda kaçınılmaz olarak ölüme gideceksek bu kadar çaba, bu kadar çalışma niye? Ne gerek var? İnsan kısack hayatında mümkün olduğu kadar dinlenmeli ve rahat etmeli düşüncesini taşır Oblomov. O varoluşunun yükünden sıyrılarak rahatlamış bir kişidir.

Cemaat ve Cemiyet Kültürüne Dair

30/04/2020 Erol Anar 0

Bize Osmanlı’dan kalan ise cemaat kültürüdür. Cumhuriyet de bu kültürü yıkamamış, sağdan sola, derneklerden partilere tüm kurumlara bu kültür egemen olmuştur. Cemaat kültüründe birey yoktur ya da birey en aza indirgenmiştir. Birey sadece cemaatin bir parçası, cemaat kültürünü sorgulamadan ona itaat etmesi beklenen bir vidadır.

Prozac Toplumu (2): İdeoloji, Teknoloji ve Yabancılaşma

28/04/2020 Erol Anar 0

En ağır yabancılaşma, kişinin farkında bile olmadığı yabancılaşmadır. İnsan artık gezegenler ve yıldızlar kadar kendisine uzaktır. En kalın perdeleri çekmiş, en yüksek duvarları örmüştür kendi iç dünyasının üzerine. O artık yabncılaşmanın ta kendisidir.