Sosyal Medyanın Olumsuz Etkileri Üzerine Notlar

Yapılan bazı araştırmalara göre sosyal medyada günde iki saatten fazla zaman harcamak bireyin ruh sağlını olumsuz etkileyebiliyor ve anksiyete ve depresyona neden olabiliyor.
Yine özellikle bunu gazetelerin, haber sitelerinin internet sitelerinde görebiliyoruz: Sosyal medyadaki cyberbullying (siber zorbalık) örneklerine. Herhangi birisiyle yaptığı küfür, hakaret, cinsiyetçi, ırkçı… bir tartışma bireyin moralini olumsuz etkileyebilir. Yine fake haberler (sahte haberler) sosyal medyada hızla yayılıyor, ve gözlemim insanların çoğunluğu sorgulamadan inanıyorlar bunlara. Bir bilgi kirliliğine yol açıyor bu durum.
Yine sosyal medyanın olumsuz etkileri arasında, bir tür kaçırma korkusu olan FOMO (Fear of Missing Out), gerçekçi olmayan beklentiler, olumsuz vücut görüntüsü, sağlıksız uyku ve genel bağımlılık yarattığını çeşitle araştırmalar ortaya koymuştur

Devamını okuyunuz...

Martin Heidegger: 1933’te Neler Oldu?

Der Spiegel dergisi Heidegger ile bir söyleşi yapar. Ancak Heidegger’in bu söyleşinin ancak o öldükten yayınlanması şartını ileri sürer. Ve böylece söyleşi Heidegger’in ölümünden birkaç gün sonra bu dergide yayınlanır. Daha sonra da kısa soluklu bir kitaba dönüşür.

Naziler iktidara geldiklerinde, bütün üniversitelere Nazi karşıtı afişlerin asılmasını talep etmişlerdir. Freiburg Üniversitesi rektörü ise sosyal demokrat bir insandır ve bu afişi asmayı reddeder. Bunun üzerine Rektör görevden alınır ve yerine Heidegger atanır. Heidegger, kendisinin de bu afişin asılmasına izin vermediğini söylüyor, ama bunun inandırıcı biçimde yapamıyor bence.
Yine Hitler’e yönelik övgü dolu sözlerini inkâr edemiyor. Ama yine de kaçamak bir yanıt veriyor.

Devamını okuyunuz...

Geleceğin Toplumu (10): Sanatın Yeri ve İşlevi

Özellikle postmodernist sanat anlayışına bakarsak, gelecekte sanatın yeri ve işlevi konusunda da bir fikre sahip olabiliriz. Sanatın, neoliberal dünyada bir işlevi vardır, sanat abartılı ritüellerle pazarlanan postmodern bir metaya dönüştürülmüştür. İçeriğinden çok alınıp satılan bir meta olarak maddi değeri önemlidir. Daha doğrusu bir içerik falan da kalmamıştır. Etik, estetik ve içerik dışarı atılmıştır postmodern yapıtta. Hatta sanat diğer bir yönüyle bir kara para aklama alanına dönüşmüştür neredeyse.

Devamını okuyunuz...

Postmodern Sanata Dair Birkaç Not

San Francisco Modern Sanat Müzesi’nde yerde bırakılan bir gözlüğü sanat eseri sanan ziyaretçiler, gözlüğü görmek için sıraya girdiler. Gözlüğü postmodern bir sanat eseri sanan bazı ziyaretçiler, gözlüğün fotoğrafını çektiler. Ama işin ilginç yanı bence, bu o durumda sergilenen bir ready-made sanat yapıtı da olabilirdi. Ancak dönem Duchamp’ın dönemi değildir, ready-made yapıtlar da özgünlüğünü ve çarpıcılıklarını yitirmişlerdir. Çünkü sanat tarihinde her şey kendi döneminin konjonktürel ortamında değerlendirilir.
Bunda elbette modernizm içinde sanat yapıtının kutsallaştırılması ve onun ikonik bir yaklaşımla ele alınmasının da payı vardır.

Devamını okuyunuz...

Kuzey Amerika Notları (2)

Yolculuklarda, uluslararası toplantılarda bazen bu tür şeyler oluyordu. Daha önce de bu tür olaylara, toplantılarda, havaalanlarında ve uçaklarda tanık olmuştum. Havaalanında yanımda yeni tanışan iki kişinin, beş dakika sonra kırk yıllık sevgili gibi el ele gezerek öpüştüklerini görmüştüm. Bazı insanlar özgür kaldıklarında, dünyanın öbür ucunda hemen her şeyi yapabilecek bir ruh haline bürünüyorlardı. Ve bu tür insanların içlerindeki bastırılmış duygular açığa çıkıyordu. Orada bir süreliğine, tanıdık dünyadan, kurallardan ve insanlardan uzakta diledikleri gibi yaşıyorlardı.

Devamını okuyunuz...

Olay, Olgu, Kavram ve Korelasyon Üzerine Birkaç Not

Değişkenleri iyi tanımlayabilmek için de hemen hemen hiç durmadan okuyorum. Bunu en iyi şekilde yapabilmek için okumak vazgeçilmez bir yöntemdir. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, sanat, sanat, antropoloji vs… çeşitli alanlarda okumak gerekiyor. Kavramsallaştırma kapasitesi ancak okuyarak oluşuyor. Yazmak aslında en iyi öğrenme yöntemlerinden birisidir. Ben yazarak öğreniyorum. Yine olgu, olay ve kavram arasında diyalektik bir ilişki kurabilmek için de çeşitli okumak ve okuduklarını içselleştirmek gerekiyor. Sadece olaylar üzerinden değerlendirme yaparsanız yazı, tek boyutlu kalacak ve nedensel zincirleri açıklamaktan da uzak olacaktır.

Devamını okuyunuz...

Yeraltı Edebiyatına Giriş (2): Tüketim Kapitalizminin Sıkıştırdıǧı Bireyin Soluk Alma Çabası

Klasik edebiyat düz yolda ilerlemiştir, ama Yeraltı Edebiyatı ara sokaklara, herkesin girmekten çekindiği karanlık sokaklara girer, oralarda ilerler korkusuzca. Diğer yandan da postmodernizmin sanatın üzerindeki

Devamını okuyunuz...

Vatan, Devlet, Millet Manipülasyonu ve İktidar Üzerine Notlar

Milliyetçilik bu konuda dinden daha etkilidir. Din bayrağı açtığınızda, size muhalif olan herkesi arkanızda göremezsiniz. Ama milliyetçilik bayrağı açtığınızda size en muhalif görünen kesimler hemen arkanızda bir asker gibi sıraya girerler. Hitler de bunu bildiği için hayati boyunca savaş durumunda kalmış ve savaşı sürdürmüştü. Özellikle totaliter rejimlerde bu durum daha da baskındır.

Bu noktada iktidar sahibi şu manipülasyona başvurur: “Bu vatan, devlet sorunudur. Dolayısıyla benim arkamda olmayan, düşmanımdır. Benim düşmanım değil ulusun düşmanıdır. Çünkü ben kendi çıkarlarımı değil, ulusun çıkarlarını savunuyorum.”

Devamını okuyunuz...

Sana Mektuplar: Sadece Sonsuzluktur Geriye Kalan

Ve hayatımın anlamını geç de olsa kavramıştım. Bir yere yıllarca uçan, ama oraya vardığında geç kalmış olmanın pişmanlığı yaşayan bir kuş gibi hissediyordum kendimi. Ama ne olursa olsun varmıştım yine de oraya. Öyle hissediyordum. Ama sonra yine anlamıştım. Varmak diye bir şey yoktu aslında. Bir şeylere vardığımızı, ulaştığımızı sanmamız tamamen bir yanılsamaydı. Varmak bir noktaydı, ama aslında sonsuzluk vardı sadece.  Çünkü sadece sonsuzluktur geriye kalan. Geç kalmak, erken ulaşmak gibi bir şey de yoktu. Hiçbir yere, hiçbir zaman varamayacağını, ulaşamayacağını anladığımızda belki de yaşamımızın anlamını çözmeye yakınlaşıyorduk.

Devamını okuyunuz...

Her Soytarının Bir Kralı Vardır

Entelektüelin ruhu, kurumlardan, güç odaklarından bağımsızdır. Eğer bir entelektüel bağımsızlığını yitirmiş ve hükümetin, güç odağının yanında yer almışsa, o artık entelektüel değildir.Gerçek bir entelektüel asla soytarılık yapmaz, kendi bireysel çıkarlarını diğer insanların ve toplumun önüne koymaz. Güç odaklarına şirin görünme, yaranma çabası içinde olmaz. Bağlı olduğu tek şey gerçeklik, birey ve toplumun özgürlüğü, eşitliği ve etik değerler ve vicdanıdır.

Devamını okuyunuz...

1 42 43 44 45 46 74
erol anar
error: Content is protected !!