14 yıl rahiplik yaptım, ta ki Kilisenin çok konuşup, az iş yaptığını anlayana dek. Bunu anladığımda rahipliği bıraktım. Kuzeydoğu Brezilya’da, Dom Helder ve Paulo Freire ile çalışmıştım. Bır favela’da (gecekondu semti) sekiz yıl yaşadım, şiddetin azaltılması ve uyusturucuya karşı çalışmalara başladım. Orada çalışmak için çeşitli mekanizmalar geliştirmek gerekiyordu.
Category: Yaşam
Hayvanlar ve İnsanlar
Hayvanlar insanlardan çok daha fazla özgürdür. Örneğin hayvanlar, sürü içerisinde diğerlerinin göreceği endişesine kapılmadan tuvaletini yapar, gaz çıkarır veya çiftleşirler. Yani istedikleri an, istedikleri şeyi yapmaya çalışırlar, fazla hesap yapmazlar.
İnsanlık gelecek yüzyılda insan ya da hayvan haklarının ötesinde, “canlı hakları” bilincine ulaşacaktır. Evrende yaşayan her canlının yaşamaktan doğan hakları vardır, tıpkı insanların haklarının olduğu gibi.
Hayvan Haklarının Sırası mı?
Daha yazıya başlarken, başlıktaki soruya, “Evet hayvan haklarını savunmanın tam da sırası.”diye yanıt verecegim. Ne zaman hayvan haklarını savunanlar gündeme gelse, toplumun bir kesimi şuna benzer sözler söylüyor: “Hayvan haklarını bırakın. Önce insan hakları lazım. İnsanın değerinin olmadığı bir yerde, hayvanın değeri mi olur? Bu sözler daha birçok gerekçeye sığınılarak devam ediyor: “Biz karnımızı doyuramıyoruz, siz hayvan haklarından söz ediyorsunuz!”
Seçmemeyi Seçmek
Toplumsal yaşam, çoğu zaman insanları, iki ya da daha fazla seçenek arasında tercihe zorlar. İnsanlarsa, çeşitli kaygılarla seçeneklerden birisini tercih ederler. Sistem bizim önümüze hep seçenekler koyar ve bizi onlarla oyalar. Bu seçeneklerin, çoğunlukla hepsi olumsuzdur. Bunlardan herhangi birini tercih etmek, sizin için çoğu zaman yararsız bir çabadır. Yine de insanlar, bunlardan kendileri için daha yararlı olduǧunu düşündüklerini seçerler. Bu gibi durumlarda hemen hemen hiç aklımıza gelmeyen üçüncü bir seçenek vardır oysa: Hiçbirini seçmemek. Yani seçmemeyi seçmek.
Siz de Çok Meşgul müsünüz?
Aynı evin içinde bile ayrı gezegenlerdeymişcesine herkes kendi halinde, kendi meşguliyetiyle sanal dünyasına gömülerek yaşar ve yabancılaşmaya devam eder.
Hayatım boyunca çok meşgul olmadım, hiç kimseye “çok meşgulum.” demedim. Her zaman her şeye vakit buldum ki, herkesin bunu yapabileceğine de inanıyorum.
İnsanların Arasında
Artık herkes birbirini tanıyordu. Çok ilginç ve renkli bir grup olmuştuk. Şöyle bir baktım. Dört kıtadan beş insandık ve üç farklı dilde anlaşıyorduk. Biraz Kanada’nın soğuğundan, Avrupa’daki ırkçılıktan, Brezilya’daki renkli hayattan söz ettik. Her biri bir umudu taşıyordu.
Yüzleşme: Her Gülüşümüze Bir Ağlama Borcumuz Vardır
Ama elimizde hayat defteri var da, silgi yok. Yanlış ve hataları silemiyoruz hayatımızdan. İşte bu nedenle onların üzerini karalıyor, okunmaz hale getiriyoruz. Düşünmek bile istemiyoruz, sanki hiç yaşanmamışlar gibi. Ve yüzleşmekten kaçarak, sanıyoruz ki böylece onlardan kurtulacağız. Ancak ileride hata ve yanlışlarımız tekrar tekrar önümüze çıkıyor, bedel ödüyoruz durmaksızın. Buna rağmen kendimize mükemmel sanıyoruz. Bir hayatı değil de, bir yanılsamayı yaşıyoruz aslında.
Kırık Kollular Coğrafyasından Notlar
Kırık kollular coğrafyasında yaşıyoruz. “Kol kırılır, yen içinde kalır” deniliyor. Kollarımız daha küçük bir çocukken ailede kırılıyor. Ve öğreniyoruz ki, hiçbir olayı dışarı taşımamamız ve
Batı Yakasının Hikâyesi ve Beş Dolarlık Mutluluk
Ertesi gün pazardı, yataktan kalktığımda canım çok sigara istiyordu. Ama yapacak birşey yoktu. Bir gün daha dayanacaktım. Helen o gün iki arkadaşı ile pikniğe gidecekti beni de davet ettiler. Kızarmış tavuk ve meşrubat götüreceklerdi. Ben de onlarla beraber gittim. Alexandria adlı küçük ve güzel bir sahil kasabasına gittik. O gün kasaba çok kalabalıktı: piknik yapanlar, gezenler…
Ben Kendi Cehennemime Odun Taşıyorum
CEHENNEM ÖTEKİ DÜNYADA DEĞİL, BU DÜNYADADIR. CEHENNEM YANI BAŞIMIZDA, İÇİMİZDE VE DIŞIMIZDADIR. BİZE HÜKMEDEN HER ŞEY CEHENNEMİMİZDİR. DAHA DA ÖTESİ ÇOĞU ZAMAN CEHENNEM KENDİMİZDİR. Derler ki, “Cehenneme herkes kendi odununu taşır.” Bazen kendi yarattığımız cehennemde, başkalarını da yakmaya çalışırız.
Oysa herkes kendi yarattığı cehennemde yanar.