Birkaç sorudan sonra pasaportuma giriş damgası vurdular. Tren yeniden hareket etti. Sofya’ya doğru gidiyorduk. Bulgaristan deyince aklıma ilk olarak uçsuz bucaksız mısır tarlaları geliyor. Trenden baktığımda her yerde mısır tarlası görüyordum. Süt mısırların kokusu havaya karışarak yayılıyor, iç gıcıklıyor ve insanda hoş duygular uyandırıyordu.
Category: Yaşam
Abhazya ve Adigey Notları (1)
1993 yılında arkadaşım Paşa (Dipşow Berkuk) ile Abhazya ve Adigey’i ziyaret etmeye karar verdik. Ben o zamanlar gönüllü olarak İnsan Hakları Derneği’nde çalışıyordum. Dernek yönetimi aldığı bir kararla, Abhazya – Gürcistan savaşı sırasında yaşanan insan haklari ihlalleri konusunda, dernek adına bir inceleme yapmamıza izin verdi.
Kuzey Amerika Notları (2)
Yolculuklarda, uluslararası toplantılarda bazen bu tür şeyler oluyordu. Daha önce de bu tür olaylara, toplantılarda, havaalanlarında ve uçaklarda tanık olmuştum. Havaalanında yanımda yeni tanışan iki kişinin, beş dakika sonra kırk yıllık sevgili gibi el ele gezerek öpüştüklerini görmüştüm. Bazı insanlar özgür kaldıklarında, dünyanın öbür ucunda hemen her şeyi yapabilecek bir ruh haline bürünüyorlardı. Ve bu tür insanların içlerindeki bastırılmış duygular açığa çıkıyordu. Orada bir süreliğine, tanıdık dünyadan, kurallardan ve insanlardan uzakta diledikleri gibi yaşıyorlardı.
Öz Disiplin ve Hayata İradi Müdahale
Çünkü öz disiplin kişinin net olarak ne istediği ve yapacağı eylemden ne beklediğiyle ilgili bir kavramdır. Bir amaç vardır, yukarıdaki koşu eylemi yapan kişinin amacı sağlıklı olmak, ya da sağlığını korumaktır. Burada amaç nettir ve eylem de amaca uygundur. Öz disiplin, dışarıdan devletin, kurumların ya da grupların dayattığı bir disiplin değildir, çünkü dayatılan eylem gönüllü olamaz, orada bir zorunluluk vardır. Oysa öz disiplin, kişinin kendi özüyle ilgili alacağı kararları kapsar.
Gölgede Bir Yazar
Gölgede olmamın bir nedeni de, sırtımı hiçbir kuruma, kişiye, çevreye yaslama düşünce ve davranışımın olmamasıdır. Bu nedenle hep tek tabanca ve bağımsız ama ezilenlerden yana bir yazar oldum, olmaya gayret ediyorum… Kendimi her zaman sloganlarla ifade etmekten kaçındım. Hep özü aradım, arıyorum. Çünkü esas değișim sloganlarda değil, özde gizlidir. Esas olan yazmak da değildir, yazmak hayata soru sormaktır. Esas olan onurlu, gelișken ve ileriye dönük bir biçimde sürekli öğrenerek yașamaktır.
Hiçbir Şey Hayatın Üzerinde Değildir
Hep hayatın kısa olduğundan söz ederiz, şikâyet gibi. Ama bazen çok uzun gelir bize hayat. Özellikle de zor bir hayatınız varsa. Sokakta yaşayan bir insanı tanımıştım yıllar önce. Daha doğrusu onu sokakta yaşamaya başlamadan önce tanıyordum. Kızılay’da dolaşır eski tanıdıklarından bir bira parası dilenirdi. Ara sıra karşılaşırdık. Bir gün ona nasıl olduğunu sorduğumda bana şöyle demişti: “Bu kötü film bir an önce bitse de kurtulsam. Hayat çok uzun…”
Karlı Norveç Günleri
Kentte diz boyu kar vardı ve yağmaya da devam ediyordu. Daha sonra beni kalacağım eve götürdüler. İki hafta süresince bu evde misafir olacaktım. Ev sahibi bir tarih profesörü idi, karısı ise hemşire bir Rus idi. Ev sahibimin, -sonradan bana gösterdiği-, bu kent ile ilgili tarihsel bir kitabı da yayınlanmıştı. On altı ve on yedi yaşlarında iki kızları vardı. Bana kalacağım odayı gösterdikten sonra evi gezdirdiler, çok içten davrandılar.
Düşler ve Bumeranglar
Düşler, düş olarak kaldıkça, bir süre sonra bizi yaralayan bumeranglara dönüşüyorlar. Bumerangı, yani düşümüzü gelecekte gerçekleştirmek üzere ileriye doğru fırlatıyoruz, fakat genellikle o yolda adımlar atmadığımız için, o bumerang dönüp yüzümüzde patlıyor.
Boynumdaki Görünmez Kravat
Zaten kravat takmayı sevmezdim. Ama o kravatı görünmez bir biçimde hâla boynumda taşıyorum: İnsanların ne kadar küçük şeylere tenezzül edebilecekleri dersiyle birlikte. Ve hayatım boyunca böyle küçük şeylere tenezzül etmemiş olmanın kıvancıyla.
Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (1)
Zaman zaman okurlarımdan mesajlar alırım, kendilerine kitap tavsiye etmemi ve de beni etkileyen kitapları öğrenmeyi isterler. Bazı okurlarımın beğendiğim, sevdiğim kitapları öğrenmeyi isteyecek kadar bana önem verdiklerini görmekten mutlu olurum. Bu yüzden böyle sorularla sık sık karşılaşınca, böyle bir yazı kaleme almaya karar verdim. Tabi bu yazı, sevdiğim ve beni etkileyen kitaplar konusunda çok yeterli olamayacak. Çünkü o kadar çok yazar ve filozof var ki sevdiğim, böyle bir yazıda hepsinden söz etmem mümkün değil.