Sonra o gizli felsefe bahçelerinde gözleri uzaklara dalmış düşünen Descartes ile karşılaşmayı arzu ederdim. “Varlığımın amacı ne: Mutluluk.” diyen ona, şöyle demeyi isterdim: Varlığımın amacı aşkımdır. Ve tıpkı onun yaptığı gibi, bir eve benzeyen aşkımızı yıkar ve sonra yeniden yapardım.
Category: Edebiyat
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VI)
Kolombiya’da Aracata’da Garcia Marquez’in doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği nehir kasabasında seninle karşılaşmayı isterdim.
Bir hazine gibi taşıdığımız yalnızlığımızın ağır yükü sırtımızda “Yüzyıllık Yalnızlık”ın geçtiği sokaklarda seninle elele yürümeyi, ve aşk ve yalnızlığın muhteşem karışımından doğan büyülü duygusunu tatmayı arzu ederdim.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (V)
Sonra bir tüy kadar kadar hafif vücudumu yüzlerce metre yukarıdan, asla şaşmaz bir incelikle hesapladığım yedinci dalgaya bırakmayı isterdim; tıpkı “Kelebek” gibi. Vücudum havada süzülerek aşağıya dalgalara doğru yaklaştıkça özgürlüğe ve sana giderek daha da yaklaşmış olduğumu bilerek hiç olmadığım kadar mutlu olmayı isterdim…
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (IV)
Dostoyevski’nin “Kumarbaz” romanının kahramanı gibi, kazanacağımdan mutlak şekilde emin olarak cebimdeki son parayla kumar oynayıp gerçekten de hatırı sayılır bir miktar kazanmayı ve kazandığım tüm parayı zerre kadar değer vermeden, paraya şiddetle ihtiyacı olan sevdiğim, ama ne yazık ki beni sevmeyen kadının ayakları dibine atabilmeyi ve hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp odadan çıkmayı isterdim.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (III)
Sonra binbir tehlikeyi aşarak, zorlukla uğursuz ve o korkunç iki dudağının arasında hayatınızı taşıyan bir cadıdan çaldığım geleceği haber veren sihirli bir küreye bakışlarımı kilitleyerek, dudaklarımda en büyülü sözcüklerle senin nerede dünyanın hangi köşesinde olduğunu ve o an ne yaptığını görebilmeyi isterdim.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (II)
Rodos adasında bir yel değirmeni olmayı isterdim; yaşlanmış kanatlarım yavaş yavaş rüzgârla birlikte dönerken, karşımda her an, aşkının ve özgürlüğünün meşalesini onurla taşıyan Helios heykelini görebilmeyi dilerdim. Ve yine bir gün Helios heykelinin ayakları dibinden her yıl denize atılan dört atlı arabanın içinde olmayı ve tüm evreni seni bulabilmek amacıyla dörtnala gezebilmeyi isterdim.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler
Ruhunu huzura kavuşturmam için yalvaran sana, tıpkı kral oğlu Bodhidharma gibi, “Bir ruhun olduğunda bunu yapacağım.” demeyi, peşinden gittiğin ama aradığında bulamadığının farkına varıp huzura kavuştuğunu görmeyi, evetin ve hayırın ötesinde olanı, bir kez görülüp bir daha görülmeyeni çiçek bahçesine benzeyen eteklerine sermeyi ve senin tenine, etine, kemiklerine, sessizliğine ve özüne sahip olmayı isterdim.
Yayıncılar Gerçekten Edebiyattan Anlıyorlar mı?
Ȍrneğin Brezilya’da büyük yayınevlerinin, kitabevlerinin içinde kendi standları var. Bastıkları kitap, direkt olarak kendi standlarından kapaktan sergileniyor. Bunun için kitabevlerine ücret ödüyorlar. Diğer küçük ve orta ölçekli yayınevlerinin kitapları ise binlerce kitabın arasında gözden kaybolup gidiyor; kıyıda köşede ya da depoda tezgâh altında duruyor. Ayrıca kitabevinin vitrinine, kitabınızın konulması için kitabevine hatırı sayılır bir miktar ödeme yapmanız gerekmektedir.
Diktatör ve Yazar
Kuşkusuz bir insan büyük bir yazar ya da sanatçı olabilir. Ama önemli olan, bir sanatçı ya da yazar olmaktan çok yaşam serüvenini onurlu, dürüst, adaletsizliğe boyun eğmeyen bir insan olarak tamamlamaktır bence. Sadece bir sanatçı olarak değil, bir insan olarak hatırlanmak da önemlidir. Evet bir yanda kudretli diktatör ellerini arkaya kavuşturmuş ve gücünün verdiği özgüvenle tepeden bakarak vaaz veriyor. Yazar ise mahçup, korkuyor ve güce taparak ellerini önünde kavuşturmuş.
Yalnızca Biraz Rüzgâra İhtiyacımız Vardı
yalnızca biraz rüzgâra ihtiyacımız var
yaşadığımızı hissetmek için
işte hepsi bundan ibaret