Hiç çelişkisi olmadan yaşamak, mümkün değildir hayatın içinde. Görmek istemesek de, hayat kafamızdan tutup bu çelişkilerimizi gözümüzün içine sokar zamanı geldiğinde, görmek zorunda kalırız onları.
“Büyük lokma yut, büyük laf söyleme,” derler. Ama biz büyük büyük laflar söylemeyi çok severiz, özellikle de sosyal medyada önümüzde böyle bir fırsat varken. Eskiden lafımızı kimse dinlemezdi. Ama şimdi en azından sosyal medyada ne saçmalarsak saçmalayalım bizi dinleyen 300-500 kişi var sosyal medya sosyolojisine uygun olarak.
Bu yüzden büyük laflar çıkıyor sürekli ağzımızdan, “Ben asla yapmam, ben asla olmam.” Gençken, ben asla evlenmem!” derdim hep. Ama hayat o büyük laflarımızı bize yediriyor. Eskiden, “Ufak at civcivler de yesin.” derlerdi, aynen öyle. İçinde yaşadığımız koşullar değiştiğinde, yapmam dediğimiz birçok şeyi yapabiliriz.
Asla yapmam dediğimiz şeyleri yaparken, bunun ne kadar doğal olduğunu da ister istemez içselleştiriyoruz. İşte hayattan öğrendiğim, en azından öğrenmeye çalıştığım en önemli derslerden birisi bu: Gereksiz yere , laf olsun diye konuşma ve büyük laflar etme. Laf edeceksen de bir yanılma payı bırak her zaman. Asla yapmam yerine, yapmak istemiyorum diyebiliriz örneğin. İkisi birbirinden çok farklıdır.
Hiç çelişkisi olmadan yaşamak, mümkün değildir hayatın içinde. Görmek istemesek de, hayat kafamızdan tutup bu çelişkilerimizi gözümüzün içine sokar zamanı geldiğinde, görmek zorunda kalırız onları.
İnsan kendini asla yapmam dediği şeyleri bir bir yaptığında tanımaya başlar. Asla, asla deme diye bitirelim.
Sürç-i lisan ettiysek affola…
Erol Anar
5 Ağustos 2018
Paraná