Son günlerde okuduğum kitaplardan birisi de Sovyet dönemininin ünlü yönetmenlerinden birisi olan Andrey Tarkovski’nin “Zaman Zaman İçinde Günlükler” başlıklı kitabı. Kitaptaki üslup ve Tarkovski’nin her şeyi kendi ekseni etrafında değerlendirme çabası bana itici geldi. Bir defa hoşuna giden çok az şey var. Her şeyi ve başkalarının yaptıklarını küçümsüyor. Kendisini dahi olarak görüyor, bunu okura hissettiriyor. Hatta yeri geldiğinde ünlü İtalyan yönetmenler Michelangelo Antonioni ve Federico Fellini’yi bile küçümsüyor. Kendi çevresinde olan insanları bile çok ağır şekilde eleştiriyor, küfür ve hakaretler ediyor. Bir de hangi konuşmadan, konferanstan ne kadar para aldığını yazmış. Aslında okuru ilgilendirmeyen bir çok şey var bir günlük bile olsa. Hayata metafizik bir bakış açısı var.
Tarkovski Sovyetler Birliği döneminin en önemli yönetmenlerinden birisi. “Ayna” ve “Andrey Rublev” adli filmleri en tanınmış olanlarıdır. Üzerindeki baskılardan çok şikayetçi olsa da, Avrupa’ya seyahat etmesine izin verilmiş ve diğer bazı sinemacılar gibi hapsedilmemiş. 54 yaşında erken bir şekilde hayata gözlerini yummuş.
Önemli bir sinema yönetmeni olabilir, ama bir yazar olarak ve kullandığı üslupla bana çekici gelmedi.
Sovyet rejiminin yanlışlarını haklı olarak eleştiriyor. Ama başka kaynaklardan araştırdım biraz, kendisi hakkında abartılı yorumlar yapmış. Örneğin sık sık Avrupa’ya seyahat edebiliyormuş. İtalya, İsveç, İngiltere ve birçok ülkeye. Kitap günlük seklinde adı üstünde olduğu gibi. Şu oldu, bu oldu tarzında. Ama Tarkovski, kitabına birçok yazar ve filozoftan alıntıya da yer vermiş. Ama bunlar üstüne düşünce belirtmemiş, yalnızca alıntılamış.
Erol Anar
Aşağıda kitaptan birkaç alıntıyı buraya koydum:
Zamyatin’ın Bizler’ini yeni bitirdim. Etkisiz ve gösterişçiydi. Ortaya “dağınık”, sözde dinamik bir yazı çıkmış. Her nasılsa hoş olmayan küçük bir kitap işte. s. 29
Bunuel’in çok kötü bir filmini gördüm, adını unuttum. Ha! Evet Tristana.s. 30
Akutagava’nın şu perileriyle ilgili öyküsünü okudum: “Kappalar”.Pek yüzeysel ve zayıf.s.30
Olağanüstü yeteneksiz biri olan 1. Belyakova’nın yerine yeni bir kostüm tasarımcısı buldular, s.33
Sasa Gordon Krasa (Hırsızlık) ile ilgili malzemeyi getirdi. Beraberce izledik. Dehşet verici. Gerçekten çok kötü. Yazık. s. 33
Clarke’in 2001 Odyssey’ini okudum. Sonu gelmeden kopup gidiyor. İ. Yefremov’un sonunun neden “kesildiğini” açıklayan bir son sözü var. O kadar kızgın ve şaşkındım ki editöre mektup yazdım. s.44
Bu ne olağandışı bir ülke böyle, uluslararası sanatsal bir zaferimiz olsun istemiyorlar mı? İyi film ve kitaplarımız olsun istemiyorlar mı? Bunlar gerçek sanattan korkuyorlar. s.69
Bu arada -Tückovo’dan gelip Moskova’daki çekimlere başlamadan önce- Çehov Sokağındaki tiyatronun sanat yönetmeni M. Zakharov’la tanıştım. Benden onun için bir şey sahneye koymamı istiyor. Yaklaşımını beğenmedim. Cehenneme kadar yolu var. Küçük solucan.s. 100
Ama Avrupa’ da ya da herhangi başka bir yerde SSCB’de en iyi yönetmen kim diye sorulduğunda yanıt, TARKOVSKİ. s. 100
Bondarcuk, Gerasimov, Kulidahanov, Solntseva, Rostotski. Hepsi de fesat ve beceriksiz, zaten daha fazla da yorum yapmama gerek yok. s.104
Yermas! Korkak sürüngen. s. 132
Lozinski’nin çevirisi ise ifade gücünden yoksun, hantal, fakat Shakespeare’e sadık. Pasternak’ın çevirisi rezalet; s.149
Fakat şu Pravda’mn Roma sorumlusu olan adam yok mu! Beni çok öfkelendirdi. Tam anlamıyla kaba saba, aptal bir yaratık. s. 300
Hepsi için üzülüyorum. Antonioni, Fellini ve Rosi için. Hiçbiri belli bir uzaklıktan göründükleri gibi değiller. s.322
Akşam Tağanka Tiyatrosuna gidip Usta ile Margarita’yı izledim.
Korkunçtu; bir tane bile doğru dürüst oyuncu yoktu. 336
Antonioni’nin Çin ‘inin ilk bölümünü televizyonda izledik. Çok zayıf. s. 243
Bertolucci’nin Ay’ini izledim. Korkunç, ucuz, adi bir çöplük. s. 249
Bergman en iyi çağdaş yönetmen olarak beni göstermiş, hatta Fellini’den de iyi olduğumu açıkça ifade etmiş. s. 114.
Ünlü Rus şairi Arseniy Tarkovski’nin oğlu olan Andrey Tarkovski (1932-1986) 1960 yılında Moskova Devlet Sinema Enstitüsünden (VGİK) mezun oldu. İlk filmi İvan’ın Çocukluğu ile uluslarası alanda adım duyurdu.Venedik Film Şenliğinde Altın Aslan ödülü kazanan bu filmin ardından 1966’da çektiği Andrey Rublov da 1977 Cannes Film Festivalinde ödüle layık görüldü: Diğer filmleri arasında Solaris 0972); Stalker (1979); Nostalghia (1982) ve İsveç yapımı olarak gerçekleştirdiği Kurban (1986) adli filmlerini sayabiliriz.
Andrey Tarkovski: Zaman Zaman İçinde, Afa Sinema Yayınları, 1994 İstanbul, 461 sayfa.