İşte buna da aidiyet neden olur. Bazı insanlar, uluslar vs… bazı toprakların, yerlerin, bölgelerin kendilerine ait olduklarını düşünürler. Aynı ülke içinde bile bu böyledir, aynı ulusta bile. Oysa yeryüzü hiçbir ulusa ait değildir, olmamalıdır; o ne de insanlığa aittir o sadece. O evrenin bir parçası olarak bütün canlıların, doğa içinde özgür ve barış içerisinde, aidiyetleri bir kenarara bırakak yaşabileceği bir yerdir özünde. Ama işte uluslar, devletler, ideolojiler, dinler vs… aidiyetlerimiz dünyayı yaşanır bir yer olmaktan çıkarır. Bakınız tarihe bütün savaşların nedeni bu saydığım aidiyetler ve başkalarıdır.
Month: March 2021
Bankamatik İsmet
İsmet ısrar etse de Osman, ondan hesap almaz. O sırada bir arkadaşları da gelmiştir. Üçü bir taksi tutarak Amasya’ya giderler. Yolda içmek üzere bira da almışlardır. Sohbet edip içerek Amasya’ya varırlar. Ve araba bir Yapı Kredi Bankası bankamatiğinin önünde durur. İsmet para çekmek için bankamatike girer. Ama on dakika geçmesine rağmen çıkmamıştır.
Suçum Neydi?
Sarı Recep derlerdi ona; Samsun’da şehir meydanında, büyük atlı heykelinin tam altındaki bankta oturmuş güneşin altında tembellik yapıyor ve dinleniyordu. Bazen göz kapakları kapanıyor, bir süre kestiriyor, bazen de ilgisiz bir biçimde gelen geçene bakıyordu. O gün resmi dairelerde işleri vardı; kuyrukta beklemişti sabahtan beri, bu yüzden yorulmuştu. Eve doğru gitmeden önce biraz yorgunluk çıkarmak için bankta oturmuştu. Gelip geçen insanlara bakarak, “karınca gibiyiz bir o yana bir bu yana, koşuşturma bitmiyor ta ki ölene dek.” diye düşündü. Yine gözlerini kapadı.
İnsanın En Büyük Çelişkisi Çifte Standartlarıdır
Ben hak ve özgürlükleri yalnızca kendim için istemiyorum. Hak ve özgürlükleri herkes için istiyorum. Tek tip bir ideoloji ya da toplumsal proje peşinde değilim. Tam tersine çoğulcu, demokratik, eşitlikçi ve özgür bir toplum hayal ediyorum. Bunun için de ilk şart çifte standartlardan kurtulmaktır bence. Çünkü onlar elimizi kolumuzu bağlar ve bizi tutsaklaştırır, hatta devletlerden daha çok.
Kolay Gelsin!
O zamanlar on iki yaşındaydım. Sağ dizimden ameliyat olmuştum ve ayağımda alçı vardı. Okuldan da izinliydim bu nedenle, rapor almıştım. Arkadaşlarım geliyor ve onların yardımıyla evimizin kapısının önüne çıkıyordum. Burada arkadaşlarımla sohbet ediyor, Balo`yu, Sarı Recep Usta`yı ve mahalleden gelip geçenleri izleyerek vakit geçiriyordum.
Gece Notları: Özgürlük Nedir Bilir misin; Önce Mahalleden Çıkmaktır
Derler ki “Tek başınıza kalmayı göze alamadığınız sürece gerçeğe ulaşamazsınız.” Bu gerçekten doğru. Devlet baskısından bile daha güçlü bir olgudur “mahalle başkısı.” Ben bunu yıllar önce gördüm. Ve “mahalleden” çıkmadığın sürece, gerçeğe giden yola da giremeyeceğini de. Hiçbir mahalleye mensup olmamaktır özgürlük. Hele bir yazar için bu vazgeçilmezdir bence. Çünkü tek kriterin gerçek, hakikat oluyor; gerçek ve özgürlük.
Düşünceyi Zorla Dayatmak
Bir insan benden farklı bir düşünceyi ya da davranışı tercih ettiği için neden ona baskı yapayım, hakaret edeyim ya da aşağılayayım? Bir başkası farklı düşünüyor diye ona küfür, hakaret etmek bir insanın kendi zavallılığıdır diye düşünüyorum. Bana kendi düşüncesini dayatırsa buna karşı koyarım, benim üzerimde otorite kurmasına izin vermem. Ama kendi düşüncemi de ona dayatmam zorla.
Karakolda Marlboro Var!
Nezarethanede öyle bankta otururlarken, Paşa elini bankın altına koymuş, birden orada bir şey olduğunu hissetmiş. Bir bakmış ki iki adet Marlboro sigarası ile iki kibrit çöpü ile kibrit kabı parçası var. Birden çok mutlu olmuşlar. Altın bulmuş gibi sevinmişler.