Burada tek parti diktatörlüğünün Jakoben, her türlü eleştiriye izin vermeyen baskıcı ve yok edici karakteri rol oynuyordu. Hegemonik ve dayatmacı bu yapılanma, özü gereği özgürlüklere düşmandı. En sonunda daha fazla dayanamadı ve Lenin’e giderek ülkeyi terk etmek için özel izin istedi ve aldığı izinle ülkeyi terk etti. son olarak Troçki onu vazgeçirmeye çalıştı kararından, çünkü beş dil biliyordu. Ve saygın uluslararası alanda tanınan bir sosyalistti Balabanoff.
Month: October 2020
Bir Devrimcinin Trajik Hayatı: Maria Spiridonova
Bir insan güzeli devrimci kadınının, “devrimci olduklarını iddia edenler” tarafından işkence altına alınması, hapislere, psikiyatri hastanelerine atılması, sürgün edilmesi ve idam edilerek öldürülmesi trajedisini simgeler o. Yaşadığı dönemde devrimden önce herkesin saygı duyduğu mücadeleci devrimci bir kadın idi. Bütün değerler siyasal iktidarı elde tutmak için harcanmıştı.
Volin: Son Nefesine Kadar Devrimci ve Özgürlükçü
Ama tüm bu kitaplardan farklı, içinde o devrimleri en nesnel bir biçimde bizzat içinden anlatan tek bir kitap dikkatimi çekti: Volin’in “Bilinmeyen Devrim” başlıklı kitabı. Bu kitabı okumayan, 1917 ve devrim üzerine hiçbir şey bilmiyor demektir. En azından ben kendimi böyle hissetmiştim bu kitabı koyunca. Bu kitabın özelliği yazarının bizzat hem entelektüel bir kimliği oluşu, hem de bir eylemci ve devrimci olarak Rus ve dünya tarihinde yaşadığı dönemde bir bırakmış olmasıdır.
Bir Al Pacino Klasiği: Scarface (Yaralı Yüz)
Baba filmindeki Michael Carleone karakterinden daha farklı Al Pacino bu filmde. Daha çok Michael Carlone’ye değil de, sanki Sonny Carleone’ye benziyor. Michael Carleona karakteri rolündeki Al Pacino, her şeyi inceden inceye düşünen, planlayan, rasyonel bir görüntü veriyordu. Tony Montana ise, deli dolu, aklına eseni yapan, hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmayan cesur ve burnunun dikine giden bir mafya şefi. Montana. Yaptıklarının sonucunu hiç hesaba katmıyor, ya da umursamıyor.
Turgenyev ve “Babalar ve Oğullar” Üzerine
Bu dönemde yazarlar daha çok Avrupa edebiyatından etkilenmişlerdir. Fransızca bilmelerinden kaynaklı da, daha çok Fransız edebiyatı etkili olmuştur. “Doğal Okul”dan çıkan büyük yazarlar gerçekçi bir tarzı benimsemiş ve büyük romanlar yaratmışlardır. Tolstoy’un “Anna Karenina”sı, Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler”i ve Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar”ı ilk aklıma gelenler. Dostoyevksi ile Tolstoy hiç yüz yüze karşılamamalarına karşın, Turgenyev her ikisi ile de yüz yüze karşılaşıp, sohbet etmiştir.