Bilişsel Çelişkilerimiz ve Yanılsamalarımız

Kendimizi hiç de kimseden aşağıya görmeyiz. Bu eğer aşağılık kompleksinden ya da diğer sorunlu davranış biçimlerinden kaynaklanmıyorsa normal ve doğal bir davranıştır. Ama çoğunlukla bunun arkasında kompleksler yatar. Örneğin bir konuyu araştırmadan, öğrenmeden bile sanki biliyormuş gibi rol yapmayı seçer ya da o konuyu iyi bilenleri dahi küçümsemeye çalışırız. Sosyal medyadaki bazı haberlere yapılan yorumlarda bu tür kompleksli davranışlara yönelik birçok örnek bulabiliriz.

Devamını okuyunuz...

Yüzleşme: Her Gülüşümüze Bir Ağlama Borcumuz Vardır

Ama elimizde hayat defteri var da, silgi yok. Yanlış ve hataları silemiyoruz hayatımızdan. İşte bu nedenle onların üzerini karalıyor, okunmaz hale getiriyoruz. Düşünmek bile istemiyoruz, sanki hiç yaşanmamışlar gibi. Ve yüzleşmekten kaçarak, sanıyoruz ki böylece onlardan kurtulacağız. Ancak ileride hata ve yanlışlarımız tekrar tekrar önümüze çıkıyor, bedel ödüyoruz durmaksızın. Buna rağmen kendimize mükemmel sanıyoruz. Bir hayatı değil de, bir yanılsamayı yaşıyoruz aslında.

Devamını okuyunuz...

Yayıncılar Gerçekten Edebiyattan Anlıyorlar mı?

Ȍrneğin Brezilya’da büyük yayınevlerinin, kitabevlerinin içinde kendi standları var. Bastıkları kitap, direkt olarak kendi standlarından kapaktan sergileniyor. Bunun için kitabevlerine ücret ödüyorlar. Diğer küçük ve orta ölçekli yayınevlerinin kitapları ise binlerce kitabın arasında gözden kaybolup gidiyor; kıyıda köşede ya da depoda tezgâh altında duruyor. Ayrıca kitabevinin vitrinine, kitabınızın konulması için kitabevine hatırı sayılır bir miktar ödeme yapmanız gerekmektedir.

Devamını okuyunuz...

Yakın Tarihe Bir Tanıklık: Bir Kontrgerilla Hikâyesi

Çiller döneminin hesabı sorulmadı

Özellikle Çiller’in başbakanlığı döneminde, pekçok suikast ve “faili meçhul” cinayet gerçekleştirildi. Bu dönemin üzeri kapatıldı ve hesap sorulmadı. Çiller, Kürt sorununu şiddet politikalarıyla çözmek için her yolu denedi. Ancak yangını büyütmekten başka bir iş de yapmadı.

Devamını okuyunuz...

Sanat Sonsuz mudur?

Ȍzellikle teknoloji alanındaki gelişmeler ve internet dünyası, sanata yeni olanaklar sunmakla birlikte, aynı zamanda onu bir anlamda da tüketmeye başladı. Ȍrneğin müzeler sanal ortama girdi, sanat sergileri de. Ancak internet ortamında görülecek yapıtlar ile orijinal yapıtların farklılığı kıyas edilemez. Ayrıca insanlar daha az müzeye ve sanat sergilerine gidiyorlar. Turistlerden başka çok az insan müzeye gidiyor. En son ne zaman bir müzeye gittiniz?

Devamını okuyunuz...

Sen Üç Yanlış Bir Doğru Etmezsin!

Yanındaki insan ayağı takılıp yere düştüğünde, ilk tekmeyi atan da sensin.
“Ben böyle biri miyim?” dediğini duyar gibiyim. Bunu lütfen bana değil de, iş yerindeki, partideki, dernekteki, sendikadaki arkadaşlarına ya da bir zahmet kendi eşine ve çocuklarına sor. Onlar sana gerçekte kim olduğunu söyleyeceklerdir. O kadar küçülüyorsun ki zaman zaman, mikroskobun altına koysalar seni, eminim görünmezsin.

Devamını okuyunuz...

Latin Amerika’da Anarşist Bir Deneyim: Cecília Komünü

Her şeyin ortak olduǧu ve aile egoizminin yıkıldıǧı, bir anarşist – sosyalist çekirdek oluşturmanın zorluǧunun yanında, İtalya’da bunun için arazi edinimi de çok zordu. Bu nedenle Rossi, okyanus őtesi toprakları düşündü. Grup içinde en çok kabul gőren düşünce Porto Alegre’den sonra Uruguay’a gidip yerleşmekti. Fakat denizde uzun süre seyretmekten de kaynaklanan saǧlık sorunları nedeniyle, Brezilya’nın Parana eyaletinin Paranaguá limanında gemiden inildi.

Devamını okuyunuz...

Güncelde Boǧulmak

Okuma kültürüne sahip insanların büyük çoğunluğunun okuma, kitap okuma alışkanlıklarını kaybettiğini gözlemleyebiliyorum. İnsanlar en fazla internette gazete haberleri, haber siteleri ve güncel köse yazarlarını okuyorlar. Oradan kendi Facebook ya da whatsup sayfalarındaki mesaj ve yorumlara bakıyorlar. Bunun dışında da açıp bir kitap okumaya, hatta düşünmeye bile fırsat bulamıyor, zamanları kalmıyor.

Devamını okuyunuz...

Batı Yakasının Hikâyesi ve Beş Dolarlık Mutluluk

Ertesi gün pazardı, yataktan kalktığımda canım çok sigara istiyordu. Ama yapacak birşey yoktu. Bir gün daha dayanacaktım. Helen o gün iki arkadaşı ile pikniğe gidecekti beni de davet ettiler. Kızarmış tavuk ve meşrubat götüreceklerdi. Ben de onlarla beraber gittim. Alexandria adlı küçük ve güzel bir sahil kasabasına gittik. O gün kasaba çok kalabalıktı: piknik yapanlar, gezenler…

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!