Sonra o kırılgan Kuzey tanrıları gibi, İdun’un altın elmalarını arar gibi senden en küçük bi iz bulmak için gençliğimi bu yolda gözümü kırpmadan harcamayı dilerdim. Sonra altın elmalara ulaşamadan gençliğini yitirmiş bir tanrı gibi çok yorgunmuş gibi yere uzanıp sonsuz ve kesintisiz bir uykuya dalıp bir daha hiç uyanmamayı dilerdim.
Day: June 22, 2018
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (IX)
Sonra yüreği yaralı Felix’in Madame de Mortsauf’a yazdığı mektuplar gibi, sana bir yığın mektup yazmayı ve aşkımı anlatmayı isterdim. “Vadideki Zambak” adını verdiğim sana, platonik aşkımı bir acı çiçegi gibi sunar ve karşılık beklemeden seni sevmeyi dilerdim. Sonra acılar içinde ölen, zambaktan ve ölümcül güzellikteki vadiden uzaklaşır ve anlamsız hayatımı boş işlere adardım.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VIII)
Oradan sonra düşüncelerle dolu ilerlerken, yine bir köşede karşılaştığım Theokritos’tan pastoral şiirler dinlemeyi arzu ederdim.
Daha sonra bahçenin gizli bir köşesinde “hüzün beyitlerinin hocası” olarak bilinen Ovidius’tan sana olan aşkımı anlatan en hüzünlü siirini benim için yazmasını dilerdim. Ve onun “Metamorfozlar” adlı yapıtını kutsal bir emanetmiş gibi, seni buluncaya dek yanımda taşımayı isterdim: kutsal, okunmuş bir tuz ya da ekmek gibi.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VII)
Sonra o gizli felsefe bahçelerinde gözleri uzaklara dalmış düşünen Descartes ile karşılaşmayı arzu ederdim. “Varlığımın amacı ne: Mutluluk.” diyen ona, şöyle demeyi isterdim: Varlığımın amacı aşkımdır. Ve tıpkı onun yaptığı gibi, bir eve benzeyen aşkımızı yıkar ve sonra yeniden yapardım.
Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VI)
Kolombiya’da Aracata’da Garcia Marquez’in doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği nehir kasabasında seninle karşılaşmayı isterdim.
Bir hazine gibi taşıdığımız yalnızlığımızın ağır yükü sırtımızda “Yüzyıllık Yalnızlık”ın geçtiği sokaklarda seninle elele yürümeyi, ve aşk ve yalnızlığın muhteşem karışımından doğan büyülü duygusunu tatmayı arzu ederdim.