Yayınlanmış Kitaplarım

Yaralı Bir Yüreğin Güncesi

Bu kitabı yazma serüvenim doğal bir süreç sonunda başladı. Çağrım kendisini tanımak ve kendisiyle hesaplaşmak isteyen herkesedir. Her insan yaşamı tek başına okunmaya değer ve kendi özgürlüğünü içinde taşıyan büyük bir öyküdür.

Her yürek yaralıdır ve bu hiçbir zaman kapanmayan, iyileşmeyen bir yaradır. Çabam yaralarımın iyileşmesine yönelik değil, aksine taze tutulmasına dönüktür. Hitap ettiğim kişi “sen”sin. Bu kitap da sana yazıldı. Ama “Sen” aynı zamanda “ben”im. Buscaglia’nın dediği gibi hepimiz havuza atılmış taşlarız ve dalgalarımız yolunda ne varsa kapsayarak yayılıyor.

İçimdeki havuza bir taş attım. Bu bir arayıştı ve kendime yolculuğum o anda başladı. Halen dalgaların üzerindeyim ve gidiyorum kendi derinliklerime doğru. Kendimle karşılaşmak istiyorum. Haydi sen de içindeki havuza bir taş at! Ve hırçın dalgaların üzerinde yüreğinin gemisiyle, kendi derinliklerinde kendine doğru bir yolculuk yap. Eksik bir güncedir bu, öyle olmak zorundadır da. Bunu ancak sen tamamlayabilirsin. Unutma, yaralı bir yüreğin güncesidir bu. Ve unutma herkesin yüreği yaralıdır. (Arka Kapak) 
 
Yaralı Bir Yüreğin Güncesi (Deneme) Birinci Basim: Aral Yayincilik 1996, Ankara; Ikinci Basim: Hera Yayinevi: 2001, Ankara.
Yayıncı Hera  ( 05 / 2000 ) ISBN 9789759707439  |  Türkçe  |  143 Sayfa    |  Türler Deneme
 
 
 
 Hayata Dair Notlar

İnsanların çoğu usta birer yergi avcısıdır. İnsanların birisini yermek için en küçük fırsatı, nasıl olağanüstü bir çabayla yakaladıklarını görmek şaşırtıcıdır. Çoğu insan, kendi varlık ve değerini başkalarını yermekle yükselttiğini düşünür. Oysa başkasını yerdiğinde bir şeyler kazandığını düşünen insan, kendi değerini düşürmekten başka bir şey yapmadığını anladığında, o insan için artık çok geç olacaktır.
Birçok inanışa göre insanın bu dünyada sahip olduğu tek şey kendi bedenidir. Ama çağımız insanına bakıldığında, bugün insanların sahip olamadığı tek şeyin kendi bedenleri olduğu görülür. Kendi bedenleri dışındaki her şeye sahip olsalar da bu insanlar, hiçbir zaman kendi gerçeklerini göremeyeceklerdir.

İnsanları kolayca harcayanlar, harcadıkları kişinin aslında kendileri olduklarının farkında değillerdir.

 
Hayata Dair Notlar (Aforizmalar) Birinci Basım: Hera Yayınevi, 2002, Ankara.
Yayıncı Hera  ( 09 / 2000 ) ISBN 9789759707453  |  Türkçe  |  80 Sayfa    |  Türler Aforizma
 
 
 
 Sonra Aşk Bitti 
 
Sonra mektuplar geldi; mektuplar. Mektuplar aldım hiç tanımadığım insanlardan, adını ilk kez duyduğum uzak kasabalardan. İçten bir dille yazılmışlardı, yalnızca aşktan ve hayal kırıklıklarından söz ediyorlardı. Kim bilir insanların tek varlık noktaları, yaşamlarının biricik anlamı aşkları ve hayal kırıklıklarıydı?.. Oysa ben çoktan vazgeçmiştim. Aşktan değil elbette, yalnızca yitik bir ülkeye benzeyen senden. 0 kasabalar kadar uzaktın şimdi bana. Uzak kasabalar kanamıyordu, yalnızca sislerin ardına gizlenmiş tek tük ışıklar saçıyorlardı zaman zaman. Neden sonra bütün ışıklar sönüyordu: Aşk bitti!.. Sonra bu kez ben yazıyordum, hiç tanımadığım insanlara. Mektuplar yazıyordum sayfalarca, uzak kasabalara postalıyordum onları birer birer. Uzak kasabalara bölünmüş bir yürek yalnızlığı yaşıyordum.

Seni ben uzaklarda unuttum
Kendimi uzaklarda hatırladım
 
Sonra Aşk Bitti (Deneme) Birinci Basım: Hera Yayınevi: 2002, Ankara.
Yayıncı Hera  ( 02 / 2000 ) ISBN 9789759707408  |  Türkçe  |  154 Sayfa    |  Türler Roman Öykü

 
 
  Sana Mektuplar
 
Sen de kendin olmaktan kaçmıştın çoğu zaman. Hep başkalarının istediği gibi davranmış ve başkası olmak istemiştin. Kendi trajik sonuna hızla yaklaşıyordun da, henüz bu gerçeğin farkında değildin.
Oysa ben farkına varmıştım gerçeğin o zamanlar: Kendin olamıyorsan hiç kimse ol; böyle düşünüyordum. Önce başkası değil, hiç kimse olmayı denemeliydi insan. Çünkü başkası olduktan sonra yeniden kendisi olabilmek imkansızdı. Ama hiç kimse olduktan sonra insanın kendisi olabilme şansı vardı.Başkası da olamıyordun, çünkü başkası kendisiydi, sense sendin. Sen kendin olabilirdin ancak, başkası olamazdın. Ama belki de bunu öğrendiğinde senin için çok geçti, kendi acizliğine teslim olmuştun.
Sana bunları söylemekten acı duyuyorum. Ama ömrümüz, kendimize itiraf edemediğimiz gerçekleri başkalarına anlatmakla geçmedi mi?
Sevgiyle Kal…
Uzaklar
(Arka Kapak)
Sana Mektuplar (Deneme) Birinci Basım: Hera Yayınevi: 2002, Ankara.
Yayıncı Hera  ( 09 / 2000 ) ISBN 9789759707446  |  Türkçe  |  142 Sayfa    |  Türler Roman Öykü
 
 
Aşklar ve Yalnızlıklar 
 
Ve bir gün tıpkı Van Gogh gibi ritüel bir içtenlikle sağ kulağımı keserek, bir tanrıçaya sunulan kutsal bir adak gibi sana verebilmeyi; kentin bütün çöplüklerini senin bir eşyanı, senden bir parçayı bulabilmek umuduyla karıştırmayı isterdim. Alacakaranlıkta kentin en yüksek tepesine çıkıp, ışıklar bir bir yanıp sönerken, o ışıklardan birisinin sen olduğunu bilerek gözümü biran olsun kırpmadan sana bakabilmeyi isterdim. Mozart’ın 40. senfonisinin tadını seni dinlerken hissetmeyi, bir gemi yalnızlığında ve bir okyanus ortasında, yıldızların çoktan terk ettiği karanlık bir gökyüzünün altında, yalnızca ürkek bir ay ışığı varken, ıslak güverte ve denizin başdöndürücü kokusundan senin kokunu ayırt edebilmeyi; Mendelson’un o iç kanatan keman konçertosunu dinlerken seninle kanamayı isterdim. (Arka Kapak) 
Aşklar ve Yalnızlıklar (Deneme) Birinci Basim: Oteki Yayinevi 1997, Ankara; Ikinci Basim: Hera Yayinevi: 2002, Ankara.
 
 
 
ICQ Öyküleri 
 
İnsanlar internet’te ne arıyorlar? Zamanlarının büyük bölümünü geçirdikleri bilgisayar ekranının karşısında ne tür davranışlarda bulunuyorlar?
Bu kitap, sanal ile gerçeğin kesiştiği noktayı yakalamayı hedefliyor. Sanalın gerçeğe, gerçeğin ise sanala dönüştüğü birbirini tamamlayan yirmi öyküde, dünyanın neresinde olursa olsun insanların benzer davranışlar ve tepkiler gösterdiklerine tanık olacaksınız. Internet ortamında tanımadığı kişilerle sohbet eden, aşık olan ve en gizli sırlarını paylaşan insanların kimi zaman trajik, kimi zaman da komik, gerçek ötesi öyküleri… Sanal dünyada maskelerini öıkaran, bastırılmış duygularını tüm çıplaklığıyla açığa vuran insanların öyküsü….Günlük hayattan uzaklaşmayı hedefleyen, yalnızlıklarının ve mutsuzluklarının yol açtığı arayışla sanal ortamda gerçek ilişkilere giren insanlar… Gerçek hayattaki hayal kırıklarından kaçışlar….
Yazar, kendine özgü kuralları, davranış biçimleri ve gerçekleri olan bu dünyaya eleştirel, ama aynı zamanda öykü tadında yaklaşıyor.
ICQ Öyküleri (İnternet Öyküleri) Birinci Basım: Hera Yayınevi: 2002, Ankara
Yayıncı Hera  ( 11 / 2001 ) ISBN 9789759707460  |  Türkçe  |  249 Sayfa    |  Türler Roman Öykü
 
 
 
İnsan Hakları Küreselleşme Postmodernizm
İnsan hakları söylemi, sağdan sola, liberalinden kapitalistine hatta ırkçı – faşistine kadar herkesin kendi penceresinden bakarak yorumladığı bir argümana dönüştü. Peki ama insan hakları nedir? İnsan Hakları bu kadar geniş ve birbirleriyle çelişen, çatışan düşünceleri kapsayacak kapasitede bir genişliğe sahip midir? Yoksa insan hakları retoriği, ideolojiler üstü bir kavram mıdır, ya da insan haklarının kendisi mi bir ideolojidir? Küreselleşme çerçevesinde insan hakları nereye oturtulabilir?
Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir. Ancak insan hakları bütünseldir. Gerçek anlamda insan haklarını tek tek bireylerin, grupların, toplumların ve ulusların, son aşamada tüm insanlığın yaşayabilmesi için, insan haklarının bütünsel anlamda kullanılabilecek şartlarının oluşturulması gereklidir.
 İnsan Hakları Küreselleşme Postmodernizm (Araştırma İnceleme) Birinci Basım: Özgür Üniversite Yayınları, 1999, Ankara.
Yayıncı: Özgür Üniversite  ( 12 / 1996 ) ISBN9789758449019  |  14 x 20 cm.  |  Türkçe  |  190 Sayfa    |  Türler İnsan Hakları
 
 
Sen (Deneme) Birinci Basım: Chiviyazıları Yayıncılık, 2003, İstanbul.
Yayıncı Chiviyazıları  ( 08 / 2003 ) ISBN 9789758663583  |  Türkçe  |  182 Sayfa    |  Türler Anı, Mektup
 
 

Krallar ve Soytarilar
Soytarı, Kral’ sordu: ‘Ey Kral Hazretleri! Yüce efendimiz, majesteleri, tanrının yeryüzündeki temsilcisi, milletin koruyucusu, ey otoritenin temsilcisi, ey…’ ‘Kes! ‘ dedi Kral, ‘Yeter, tamam anladım. Senden büyük alçak gelmedi bu topraklara.’
Krallar ve Soytarılar (Deneme) Birinci Basım: Yurt Yayınevi, 1996, Ankara.

 
 
 
 
 
 

Aşklar ve Kuşlar Azalırken

Aşk kadar insanı etkileyen, sınırsız ve büyülü mutluluk, bir o kadar da sınırsız acı veren, bir başka duygu yoktur. Aşk, mutluluğu ve acıyı tarif edilemez bir şekilde derinleştiren bir etkendir. Dünyada ne kadar insan yaşamışsa, bir o kadar aşk yaşanmıştır. Bir ilişkinin aşka dönüştüğü nokta hangisidir? Ya da bir ilgiyi aşka dönüştüren itki nedir? bu ve benzeri binlerce soru türetilebilir. Kendimden yola çıkarak bu soruları yaklaşık olarak yanıtlamaya çalışırsam, geçmiş ilişki ve aşklarımı düşüdüğümde, iki sorunun da yanıtsız olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda tahmini savlar ileri sürülebilir. Bir insan, kendi aşklarından yola çıkarak bu soruları yanıtlayamazsa, elbette başkalarının aşklarını da çözülmeyemez.
Aşklar ve Kuşlar Azalırken, (Deneme) Birinci Basım: Aral Yayıncılık 1996, Ankara: İkinci Basım: Öteki Yayınevi: 1999, Ankara.
 
 
İnsan Hakları Tarihi
“Yayınlandı… üç gün sonra toplatıldı… 1 yıl 3 ay yasaklı kaldı! Beraat etti! Genişletilmiş, gözden geçirilmiş yeni baskısı…”
İnsan hakları, düşünce özgürlüğü, bireysel haklar, demokrasinin yapıcı unsurlarıdır ve bunlar asla soyut birer biçim sorunu değildir.
İnsan Hakları ne yazık ki Türkiye’nin başlıca sorunlarından biri olmayı sürdürüyor. Üstelik daha başka pek çok kavram gibi, insan haklarının tam olarak neyi ifade ettiğini de bildiğimiz, kavram sağlıklı biçimde yerli yerine oturttuğumuz söylenemez.
Anar, Türkiye tarihinin insan hakları açısından kilometre taşlarını oluşturan dönemlerin değerlendirilmesini yapıyor, kavramı belli başlı boyutlarıyla ele alarak tarihsel gelişimi içinde yerli yerine oturtuyor.
Bu yönüyle İnsan Hakları Tarihi kitabı, aynı zamanda birey bilincinin oluşmasının, birey ve toplum kavramlarıyla bu kavramlar arasındaki bağın gözler önüne serilmesinin de tarihidir…
İnsan Hakları Tarihi, Türkiye’nin ve dünyanın bu temel sorunuyla ilgili olarak ülkemizde yayınlanan ilk ve tek kitap olma özelliğini sürdürüyor.

İnsan Hakları Tarihi, (Araştırma İnceleme) İkinci Basım: Chiviyazıları Yayıncılık 2004, İstanbul. Bu kitap toplatıldı, yasaklandı, daha sonra beraat etti.
 
 

İçimde Irmaklar Akıyor 
 
Karmaşık duygular içerisindeydi. Aşağıda bütün güzelliği ve çirkinliğiyle bilge bir insan gibi, aynı anda hem gülümseyen hem de ağlayan İstanbul’a baktı. Altı yıl önce buradan ayrılan Selin ile şimdi dönen Selin birbirinden çok farklı insanlardı. İnsan ülkesinden uzun süre ayrı kaldığında sık sık sanki artık ona yüzlerce yıl uzak gelen geçmişine dönüyor ve kendisini sorgulamaya tanımaya başlıyordu. Ama tabi bu herkes için geçerli değildi, bazı insanlar her şeye rağmen kedilerinden kaçmayı çok iyi beceriyorlardı.İnsan hayatı kesintisiz oynanan bir tiyatro oyununa benziyordu. Bir perde kapanırken, diğer bir perde açılıyordu. Zaman zaman kuliste insan kendi iç dünyasına dalıyordu. Derken son perde oynanıyordu ve bu tek kişilik tiyatro sona eriyordu. Ama onun son perdesine henüz vakit vardı.
-Evet, dedi. Merhaba yeni hayatım… (Arka Kapak)
İçimde Irmaklar Akıyor ( Roman), Birinci Basım: Hera Yayıncılık, 2002, Ankara.
 
 
 
 
Öte Kıyıda Yaşayanlar 

Öteki kimdir? Öteki, “bizden olmayandır.” Öteki, “ben, sen ve onun” dışındakidir. Öteki, dışarıda olan, marjinal insandır. Öteki, azınlıkta olandır. Öteki, daima kimliksizleştirilmeye çalışılandır. Sarayların, konakların görkemli odalarında üretilir, onlar için yeni ihanetler.
Öteki, daima ihanete uğrayandır.
Onlar dünyanın ve Türkiye’nin “bizden olmayan”, “ötekileridir.”
Öte kıyıda yaşayanlardır…
Gökyüzündeki yıldızları hep değişir. Acılar, katliamlar düşer hep onların payına. Süngünler, zorunlu göçler. Bir de egemen kültürün karşısında sessiz kalmak. “Çoğunluk” denilen şey egemen kültürdür. Ve “çoğunluk” azınlığı, yani ötekini hiç sevmez.
Katliamlar hiç de gizliden yürütülmez. Başlarına gelecekler daima önceden bellidir. Her yeni yasa onların yok edilmesinin ortamını hazırlar. Fırtına öncesi sessizliği yaşarlar ve beklerler çaresiz geliyorum diyen katliamları.
Yolları hep değişir. Acı, hüzün ve geride kalan ölülerinin ağırlığını taşıyarak zayıf omuzlarında, hep bilinmeze yolculuk ederler. Düşerler bir gece vakti yollara. Her ağacın arkası, her yerleşim bölgesi bir tehlikeyi gizler arkasında… Beyaz adam ülkesine geldiğinde Kızılderililer, ona öteki olarak davranmadı ve dostça davrandı. Ancak bir süre sonra, güç dengesi değiştiğinde Kızılderililer öteki oldular. Kendi topraklarında ötekileştirildiler… (Arka Kapak)

Öte Kıyıda Yaşayanlar ( Araştırma İnceleme) Birinci Basım: Belge Uluslararası Yayıncılık, 1997, İstanbul.
 
 

Düşünce Özgürlüğü

Aral Yayıncılık, Ankara, 1997.

erol anar
error: Content is protected !!