1981 yılıydı. 12 Eylül sonrası birçok devrimci gözaltına alınmış, işkence görmüş, tutuklanmış ve hapishaneye atılmıştı. Bizim mahalleden de birçok kişi tutuklanmıştı. Böyle bir ortamda okula
Tag: Havza- Samsun
Kediyi Duvara Sıkıştırmayacaksın
Bir gün Balo abinin lastikçi dükkânına gitmiştik birkaç arkadaş. Balo abi yoktu, çırağı
Salim vardı dükkânda. Tembel tembel oturuyordu, iş yoktu o gün.
Salim 12 yaşlarında, esmer, ince ve zayıf bir çocuktu, bizden 3-4 yaş küçüktü. Kısa saçları vardı Salim’in sesi sanki burnundan konuşuyor gibi çıkardı. Bize hep “abi” diye hitap ederdi.
Dallas’lı Yıllar
Dallas dizisi yayınladığında sokakta kimseler olmazdı. O zamanların en popüler dizisiydi. Ama ben daha “Küçük Ev” dizisini severdim. Orda Dallas gibi entrikalar yoktu; kırsal kesim insanlarının masum, sıradan küçük olaylarla dolu hayatlarını anlatıyordu. Laura, Mary, baba Charles hoşumuza giderdi.
Okulda Sıradan Bir Gündü
Paşa ile o zamanlar Lise’nin Halk Müziği Korosu’nda bağlama çalıyorduk. Bunun dışında da haftada bir iki gün yukarı çarşıdaki Kız Sanat Lisesi’ne gidiyorduk. Paşa ile birlikte orada da kız Sanat Lisesi’nin korosuna bağlama çalıyorduk.
Git de Görelim!
Ben o tarihe kadar yurt dışına gitmiştim. Sonra da defalarca. Avrupa’nın birçok ülkesini dolaşmış, Amerika’yı kuzeyinden güneyine gezmiş, keşfetmiştim. Çünkü serüvenci ruhum ölmemişti; hâlâ yaşar içimde, o ceviz altındaki coşkusuyla. Ama Metin’e pullu mektubu yollamış mıydım ya da nereden yollamıştım, onu hatırlamıyorum.
“13. Cuma” ve Jason’ın İntikamı
1980’li yıllar 81 ya da 82 olabilir büyük ihtimal… Sinemaya gitmeyi çok severdik arkadaşlarımla. Özellikle de o dönemde Yüksel sineması revaçta idi Havza’da. Bu sinema Cumhuriyet meydanının hemen girişindeydi. Sinemanın arkasındaki sokakta ise, yola yakın tarafta Dondurmacı Osman dondurma ve çok sevdiğimiz tepsi içindeki Şam tatlısını satardı. Her fırsatta sütlü, irmikli ağızda dağılan o Şam tatlısından satın alırdık. Sinemaya girmeden ya da çıktıktan sonra. Ya da bazen dondurma satın alırdık ondan. Osman abi, kaymak dediği beyaz sütlü dondurma ile sarı buzdan ibaret olan bir çeşit dondurma satardı. Özellikle beyaz sütlü dondurmasına bayılırdık.1980 yılında gösterime girmiş. İşte 1980’li yıllarda da biz izlemiştik filmi.
Perili Hamam
Babaannem anlattıǧına göre, bir gün sabah erkenden tek başına hamama gidiyor. Hamama girdiǧinde hamamı tıklım tıklım dolu buluyor. Ama biraz da garipsiyor, çünkü o gün hamamda bulunan kadınların hiçbirisini tanımıyor. Kızların hepsi genç ve kusursuz vücuda sahip, üstelik bir peri gibi de güzeller. Bunlardan bazıları babaannemin etrafını sararak onunla sohbet etmeye çalışıyorlar. Babaannem durumu garipsemiş, ama yine de şüphelenmemiş; bu genç kızların çevre illerden kaplıca için gelenlerden olduǧunu düşünmüş. Bunlar “Teyzeciǧim, teyzeciǧim…” diyerek babaannemin etrafında dört dönüyorlarmış.
Asayiş Berkemal!
Tersakan’a akşam iniyordu yavaş yavaş. Kavak ağaçlarının üzerindeki yapraklar esen hafif yelde sallanıyor ve ağaçlar giderek birer siluete dönüşüyordu. Mahallede ise akşam telâşı vardı.
Köprülü Abu’nun Dirilişi
Böyle gecelerde aǧaçların altına oturur huzurlu, tatlı bir sohbete dalardık çocuk yüreklerimizle. Rüzgâr usul usul eser ve mısırların sallanan püsküllerinin kokusunu taşırdı bize doǧru. Cır cır böcekleri hiç durmadan öterken, uzaklardan köpek havlamaları duyulurdu. Ve biz o aǧaçların ve ayın altında, o köy gecelerinde inanılmaz mutluyduk.
Karga Çığlıkları
Biz orada ırmak kenarında sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini bilmezdik. Bize akşam olduğunu, hava daha tam kararmadan sürü halinde uzaklara doğru uçan ve kim bilir nereye giden kargalar haber verirdi. “Gaaaak!”, “gaaaaak!” diye o boğazlarından taşan keskin sesleriyle çığlık çığlığa bağırarak uzaklaşırlardı. İşte o zaman akşam olduğunun farkına varırdık. Çünkü kargalar bir sabahları çok erkenden, bir de akşamları
birlikte sürü halinde uçarlardı genellikle. Akşamları Teşvikiye tarafına doğru uçarlardı. Sanırım oralarda bir yerde yuvaları ve onları bekleyen yavruları vardı.