Ancak Osmanlı toplumunda daha bir burjuvazi bile Avrupaî anlamda oluşmamıştı. Bunun nüveleri son derece azdı. Ayrıca entelijansiya devletten bağımsız değildi, hatta devlete bağımlı memur bir konumda idi. Halkın değil, devletin çıkarlarını öne koyuyordu.
Tag: Foucault
Yanlış Hayatlar ve Yanılsamalar
Başkalarını yargılamaktan ve kendimize olmayan nitelikler bağışlamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hiç olmazsa başkalarını yargılarken kendimi de ayırmıyor, işin içine katıyorum. Kendime başkalarından daha yüksekte bir yer biçmiyorum asla. Kimseden yüksekte, ya da daha iyi değilim. Sadece kendim olmaya çalışıyorum eksiklerimle, çelişkilerimle ve yanlışlarımla, hatalarımla birlikte.
Kadife Karanlık Üzerine
Yine kültür ve iletişim alanında çalışmalara yürüten Neil Postman,entelektüalizm sonrasından söz eder. Televiyon üzerine eleştirel çalışmaları vardır, tıpkı Baudrillard gibi. Günümüzde yaşasaydı sosyal medya alanında çarpıcı düşünceler ortaya koyabilirdi. Ne yazık ki 2003 yılında hayata gözlerini yumdu.
İktidar, Özgürlük ve Geleceğe Dair Düşünceler
Tamamen distopik bir dünyaya dönüşebilir gerçek dünya. Yarı gerçek, yarı sanal ve tek tek bireylerin kendi gardiyanlarına dönüştükleri bir dünya hiç de uzak değil. İktidar, Foucault’nun dediği gibi bedenlere nüfuz edecek, iktidar bedeninizdeki chip olacak. Bir polise, yargıca gerek kalmayacak, sistem sizi otomatik olarak denetleyecek; gerektiğinde kısıtlayacak. Böylece birey, kendi kendisinin gardiyanı, polisi ve yargıcı olacaktır. İktidar ise görünmez ve ulaşılmazdır böylesi bir sistemde.
Devlet Üzerine (2): Devlet Kavramına Felsefi Yaklaşımlar
Ulus devlet aslında giderek birçok özelliğini ve etkisini yitiriyor görünmektedir. Sabah Brezilya kahvesi içen, öğlende Mc Donalds’a giden, akşam ise Hollanda birası eşliğinde Güney Kore yapımı Samsung televizyonunda, dünyanın öbür ucundaki futbol maçını izleyen, Çin’de yapımı ayakkabıyı giyen, elindeki mobil telefonun markasının merkezi Japonya olan, Amerikan yapımı içecek içen, yeme kültüründen konuşma kültürüne her şeyi değişmiş bir insan nasıl bir ulusa ait olabilir bugün?
Tarihte İktidar Savaşlarına Bir Bakış
Yani iktidarı alma konusu gündeme geldiğinde insanlar, en yakınlarındaki aynı amaç için yıllarca birlikte mücadele ettikleri insanları gözlerini kırpmadan ortadan kaldırmaktadırlar. İşte siyasal iktidarın gerçekliği ve doğası budur. İnsanı kendisine ve çevresine anında yabancılaştırır, onu canavarlaştırır.
Dün’den ve Yarın’dan Çıkıp Bugüne Gelebilmek: “Marksist Sol”a Bir Bakış
Toplumsal anarşizmin çok önceleri tespit ettiği bir gerçek, yani siyasal iktidar sevdası ile mücadele etmemek; ve iktidarı almak değil, kitlelerin kendi kendisini doğrudan demokrasi yönetecek bir ortamın oluşturulmasını sağlamaktır bu. Bu biraz da Foucault’nun dile getirdiği yeni bir hakikat siyasetini oluşturmaktan geçiyor.
Çürüme
Gerçekte toplumun büyük kısmı yaşayan ölüye dönüştürülmüştür sistem tarafından. Zombiler gibi yaşamaktayız, ne yaşadığımızın farkındayız, ne de öldüğümüzün. Bir ceset gibi kokuyoruz ama kendi kokumuza alışmışız onu hissetmiyoruz bu nedenle. İnsan yanlarımız çürümüş: Vicdan, sevgi, hoşgörü … Gerçek hayatı bile bir yana bırakın şöyle bir sosyal medyaya bakarsak, bu linç psikolojisinin ve çürümenin ne kadar yaygın olduğu görülebilir aslında.
Makine İnsanı Yutacak mı?
Bu noktada “sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi” hedefine bakarsak, daha önce yazdığım gibi sanal ile gerçek dünyanın birbirine karışacağı, sınırların daha belirsiz hale geleceği öngörülebilir. İnsan giderek tekilleşecektir kaçınılmaz olarak. Makineleşmek, yani robotlaşmak kaçınılmazdır. Yapay zekâ giderek topluma egemen olacak ve bir nokta geldiğinde artık insan yapay zekâyı değil, yapay zekâ insanı domine edecektir. “Yaşlanan nüfusa çözüm geliştirme” hedefi ise giderek süperinsanlaşmaya ve insan vücuduna beynine müdahale etmeye kadar uzanacaktır. Belki de ölümsüzlüğe kadar. Geleceğin bireyi bir insan olmayabilir, toplumu da bugünkü toplumdan çok farklı olacaktır.
Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (2)
Bertrand Russell’a da ilgim özel oldu. Özellikle dört ciltten oluşan “Batı Felsefesi Tarihi” bu anlanda derli toplu ve vazgeçilmez kaynaklardan birisi oldu benim için. Yine “Dünya Görüşüm”, “Mutlu Olma Sanatı”, Özellikle “Sorgulayan Denemeler” kitabını yıllar önce okuduğumda etkilendiğimi anımsıyorum. Yine onun “iktidar” adlı kitabını okuduğumda bu konuya ilişkin özel ilgim olduğundan faydalandığım bir kitap olmuştu. Özellikle kendisiyle yapılmış bir röportajdan oluşan “Dünya Görüşüm” kitabında kendi görüşlerini açıkça ortaya koyar. Din, politika, mutluluk ve birçok konuya da değinir kısaca bu kitapta. Yine, “Neden Hristiyan Değilim”, “Aylaklığa Övgü” kitapları da ilginçtir. Russell konusunda bir makale de hazırlıyorum, o yüzden geniş biçimde incelediğim bir düşünürdür o.