Varoluşsal Birkaç Not

02/12/2020 Erol Anar 0

İktidar, kariyer ve paranın peşinde koşar çoğu insan. Kumu ellerine alıp Pessoa’nın dediği gibi onu altın tozuymuş gibi düşünürler iktidar, para ve kariyer peşinde koşarken. Ama bir gün gelir ki, ellerindekinin sadece kum olduğunu görürler kaçınılmaz olarak. Neyi elde ederlerse etsinler, elleri boş kalacaktır sonunda, kaçınılmaz sondur bu. İşte size boşa harcanmış hayatlar. Bir hiç için harcanmış, kuma adanmış hayatlar.

Her Vagonu Ayrı Bir Yöne Giden Tren

29/11/2020 Erol Anar 0

Şimdi hâlâ Havza istasyonunda yürüyen bir çocuğum ben, aynı zamanda da çok uzaklardayım Geçenlerde burada yayınladığım “Aşağı Mahalle” adlı henüz yayınlamadığım kitabımdan “Demiryolu Çocukları” başlıklı […]

Gerçeğe ve Hakikate Giden Yol Reddetme Kültürüyle Başlar

25/11/2020 Erol Anar 0

Bir şeyleri reddetme eğilimi çocukluğumdan bu yana benim bir özelligim oldu. Bana dayatılan herhangi bir şeyi mahalle, devlet, ya da başka güçlerin baskısıyla kabul etmem mümkün değil. Ben kendim özgürce seçmeliyim kendi düşüncelerimi. İnsanı başkalarından farklı kılan kendi öz kimliğine yaklaştıran düşünce ve eylem, önce her şeyi ve herkesi reddetme kültürü ile başlıyor.

“Demiryolu Çocukları”

19/11/2020 Erol Anar 0

Kışın demiryolu bir başka güzel olurdu. Açık bir yol olduğundan okula giderken ayaz yüzümüzü adeta keser, yüzümüz kıpkırmızı olur, adeta kulaklarımızı parmaklarımızı hissetmezdik başımızdaki bere ve elimizdeki eldivene rağmen. Bazen köpeklerimiz de bizi takip eder okula kadar gelirlerdi. Özellikle tüylü güzel av köpeğimiz Ceylan bizi takip etmeyi ve demiryolu kenarında yürümeyi çok severdi. Ben ara sıra geriye döner parmağımla evin bulunduğu yönü gösterir ve ,

“Büyük Oyun” Retoriği Üzerine

17/11/2020 Erol Anar 0

Bu “dış güçler” politikası her daim özellikle totaliter ülkelerde uygulanır. Çünkü içeride böylece manipülasyon yapmak ve gerçeği farklı göstermek mümkün olurken, aynı zamanda milliyetçilik ve din de kullanılarak hükümet kendi taraftar kitlesini kemikleştirir. Hatta kendine taraftar olmayanları bile kendi yanına çeker. Bu söylemler baktığımız zaman çoğunlukla da iktidarlar açısından başarılı olmuştur. En azından bir süreliğine. Ama hep bu söylem ilelebet başarılı olamaz.

İktidar Odakları, İtaat ve Sadakat Üzerine

30/10/2020 Erol Anar 0

Ancak siyasal iktidar bireyin beynini manipüle edip onu dönüştürürken, bunu sadece devletin ya da siyasal iktidarın araçlarıyla sınırlı kılmaz. O noktada mikro iktidarlara da ihtiyaç duyar. Mikro iktidarlar da bireyin itaatini ve sadakatini oluşturan nüveleri işlerler. Ve bunu bir kez değil sürekli olarak işlemek zorundadırlar. Yoksa büyü bozulabilir.

Entelektüelin İşlevi Ne Olmalıdır?

29/10/2020 Erol Anar 0

Bugünkü kitabımız Michel Foucault’dan “Entelektüelin Siyasi İşlevi”. Foucault bu kitabında entelektüel kavramına, klasik Marksist yaklaşımdan çok fatrklı bir boyutta yaklaşıyor. Entelektüelin -Marksist yaklaşımda olduğu gibi- kitlelere öncülük etmesi gereken rolünü reddeder. Foucault’ya göre kitlelerin entelektüelden öğreneceği bir şey yoktur. Burada onun dikkat çektiği kitlelerin bilinci değiştirmek, ya da onları “bilinçlendirmek” sorunu çözmeyecektir. Yapılması gereken “hakikati üreten siyasi, ekonomik, kurumsal rejimi değiştirmektir.” ona göre. Tabi burada hakikat, üretilen ve rejimi, sistemi devam ettirmek amacıyla sürekli gündeme getirilen bir şey, daha doğrusu sistem kendi “hakikatini” üretiyor. Ve kitlelere önü tek “hakikat” biçimi olarak sunuyor. Aslında bu hakikat değil, yalan ve manipülasyon üzerine kurulu üretilmiş bir fenomendir Kitleler de bunu a priori biçimde kabul ediyor.