Her şeyin ortak olduǧu ve aile egoizminin yıkıldıǧı, bir anarşist – sosyalist çekirdek oluşturmanın zorluǧunun yanında, İtalya’da bunun için arazi edinimi de çok zordu. Bu nedenle Rossi, okyanus őtesi toprakları düşündü. Grup içinde en çok kabul gőren düşünce Porto Alegre’den sonra Uruguay’a gidip yerleşmekti. Fakat denizde uzun süre seyretmekten de kaynaklanan saǧlık sorunları nedeniyle, Brezilya’nın Parana eyaletinin Paranaguá limanında gemiden inildi.
Tag: Erol Anar
Güncelde Boǧulmak
Okuma kültürüne sahip insanların büyük çoğunluğunun okuma, kitap okuma alışkanlıklarını kaybettiğini gözlemleyebiliyorum. İnsanlar en fazla internette gazete haberleri, haber siteleri ve güncel köse yazarlarını okuyorlar. Oradan kendi Facebook ya da whatsup sayfalarındaki mesaj ve yorumlara bakıyorlar. Bunun dışında da açıp bir kitap okumaya, hatta düşünmeye bile fırsat bulamıyor, zamanları kalmıyor.
Batı Yakasının Hikâyesi ve Beş Dolarlık Mutluluk
Ertesi gün pazardı, yataktan kalktığımda canım çok sigara istiyordu. Ama yapacak birşey yoktu. Bir gün daha dayanacaktım. Helen o gün iki arkadaşı ile pikniğe gidecekti beni de davet ettiler. Kızarmış tavuk ve meşrubat götüreceklerdi. Ben de onlarla beraber gittim. Alexandria adlı küçük ve güzel bir sahil kasabasına gittik. O gün kasaba çok kalabalıktı: piknik yapanlar, gezenler…
Occam’ın Usturası ve İkili İlişkiler
İşte Occam’ın usturasını elimize alarak “Unsurlar gereğinden çok çoğaltılmamalıdır.” ilkesinden hareketle “İkili ilişkiler ister gerçek hayatta, isterse sanal ortamda olsun gereğinden çok çoğaltılmamalıdır.” ilkesini uygulayabiliriz. Vururuz usturayı kesip atarız ilişkinin bizi saran iplerini. Böylece daha özgür ve rahatlamış hissederiz kendimizi de.
Bu Dünyadan Einstein Geçti
“Efsaneye göre, Eddington toplantıdan çıkarken başka bir bilim adamı onu durdurarak sordu, ” Bir söylentiye göre dünyada Einstein’ın kuramını anlayan yalnızca üç kişi varmış. Siz onlardan biri olmalısınız.” Eddington sesini çıkartmadan durunca, bilim adamı ilave etmiş, “Tevazu göstermeyin, Eddington.” Eddington omuz silkmiş, “Hiç de öyle değil. Ben üçüncünün kim olabileceğini düşünüyordum.”
‘Geleceğin Fiziği’ Üzerine Birkaç Not
“Nanoteknolojinin taraftarları, 2100 yılına kadar çok daha güçlü bir makine tasavvur ediyorlar: Her şeyi yaratma yeteneğine sahip bir moleküler birleştirici ya da “çoğaltıcı.” Muhtemelen bir bulaşık makinesi bir tıklattığinde olacak bu makineye temel hammaddeleri atacaksınız ve bir düğmeye basacaksınız. Trilyonlarca nanorobot hammadde üzerinde çalışmaya başlayacak…”
Diktatör ve Yazar
Kuşkusuz bir insan büyük bir yazar ya da sanatçı olabilir. Ama önemli olan, bir sanatçı ya da yazar olmaktan çok yaşam serüvenini onurlu, dürüst, adaletsizliğe boyun eğmeyen bir insan olarak tamamlamaktır bence. Sadece bir sanatçı olarak değil, bir insan olarak hatırlanmak da önemlidir. Evet bir yanda kudretli diktatör ellerini arkaya kavuşturmuş ve gücünün verdiği özgüvenle tepeden bakarak vaaz veriyor. Yazar ise mahçup, korkuyor ve güce taparak ellerini önünde kavuşturmuş.
Yeni Bir Los Angeles Ayaklanması Olabilir mi?
Politik bilinçten yoksun bilinçsiz kitleler, devlete değil, onun politikalarıyla birbirlerine yőnlendirilir. Los Angeles ayaklanmasında olduğu gibi. O ayaklanmada finans kapitalin simgeleri değil de, Koreli ve diğer azınlıkların küçük dükkânlarının hedef seçilmesi, yağmalanması bu politikanın bir ürünüdür. Ezilenlerin, sosyal, ırksal ve sınıfsal açıdan, bunun sorumlusu olan devlet yerine, diğer bir ezilen grubu hedef alması bu tür olaylarda sık sık gőrülmektedir.
Uruguay Günlüğü III: Yağmurlu bir günde tarihi sokaklarda yürümek
Montevideo, yaşam kalitesi ve güvenlik açısından dünyanın en güvenli otuz kentinden birisi olarak seçilmiş. Zaten Uruguaylılarla konuştuğunuzda, hemen ülkelerinin ne kadar güvenli olduğundan söz ediyorlar. Haklılar da, ama Uruguay çok küçük bir ülke. O yüzden çevresindeki diğer ülkelere göre daha güvenli. Bu kent aynı zamanda bir kongre merkezi.
Uruguay Günlüğü II: Tupamarolar, Dilenciler,Yoksul Mahalleler ve Özlemler
Çocuk, yaşlı, kadın, erkek birçok dilenci otobüse biniyor, dilendikten sonra başka bir durakta iniyorlardı. Yoksul mahallelerden geçiyordu otobüsümüz. Geçmişte buraları, muhtemelen Tupamaroların örgütlendiği alanlardı. 1960’lardan sonra Tupamarolar, banka ve büyük şirketleri soyarak, tıpkı Robin Hood gibi elde ettikleri parayı gecekondularda (Barrio bajo) yaşayan yoksul halka dağıtıyorlarmış.