Burada gerçek kavramı, toplumun hafızasında sanal gerçeklik ile yer değiştirmiştir. Daha doğrusu sisteme göre toplumun hafızası yoktur, tek tek bireylerin de… O hafızayı, sistemin kendisi oluşturur. Buna göre, gerçek olan tek şey sistemin kendisidir, bireyler bir vida işlevi bile görmezler bu anlayışa göre.
Sahi kendi gerçekliğimizi mi yaşıyoruz, yoksa simulakr bir dünyada mıyız?
Öyleyse hepimiz kendi hayatlarımızı öldüren katillerden başka bir şey değiliz. Hem de en ucuz biçimde işliyoruz bu cinayeti. Ve taammüden işlediğimiz bu cinayet bir ömür boyu sürüyor.
İçinde yaşadığımız toplumlarda, sistemde, ikili ilişkiler bozuldu, sahteleşti, insanlar kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmüyorlar. Yarış atı gibiler, herkes her konuda herkesle yarışıyor. Kuşatılmışlık egemen. Onlar gibi olmak istemiyorum. Kimseyle yarışmak istemiyorum. Kendim olmak istiyorum. Sahte, çıkara dayanan yüz ilişkim olacağına birkaç dostum olsun yeter bana. İkili ilişkilerimiz cam bir bardak gibi avcumuzda kırıldı ve avcumuzu kesip kanatıyorlar.