Bu konuda Foucault ile tamamen aynı düşünüyorum. Geçmişte yazdığım her şey önemsizdir benim için. Çünkü ben orada kalmadım, ilerlemeye çalıştım. Önemli olan tek zaman şu andır; şuan ne düşündüğüm, yarın ise farklı bir düşünceye ulaşabilirim. Yarın bugünkü düşüncelerimi aynen tekrar edersem, gerilemişim demektir kendi çizgimde.
Tag: Biricik ve Mülkiyeti
İdollerimiz Bizim Hapishanelerimizdir
İdollerden kurtulmak bir süreç ister, ben son on yılda bu sürece girdim ve geldiğim aşamada hiçbir idolüm yok, o noktaya eriştim kendi serüvenimde. Ve idollerden kurtuldukça özgürleştiğimi hissettim ve hissediyorum. İnsanlara saygı duymak ayrı, onları idolleştirmek başının üzerine koymak ayrı bir süreç bence.
Her Aidiyetimiz Benliğimiz Üzerindeki Bir Prangadır
Sağdan sola, ulusalcıdan dinciye herkes bireyin özgün ruhunu yok etmiş ve tek bir şey istemiş o da itaat. Bu kolaylarına geliyor. Sıradan insanlar istiyorlar itaat edecek, sorun bu.
Gerçeğe ve Hakikate Giden Yol Reddetme Kültürüyle Başlar
Bir şeyleri reddetme eğilimi çocukluğumdan bu yana benim bir özelligim oldu. Bana dayatılan herhangi bir şeyi mahalle, devlet, ya da başka güçlerin baskısıyla kabul etmem mümkün değil. Ben kendim özgürce seçmeliyim kendi düşüncelerimi. İnsanı başkalarından farklı kılan kendi öz kimliğine yaklaştıran düşünce ve eylem, önce her şeyi ve herkesi reddetme kültürü ile başlıyor.
Hiçbir şey ve Hiç Kimse Benden Yukarıda Değildir
Özgür olduğumuzu, özgürlük için mücadele ettiğimizi düşünürüz hep. Oysa herkesten daha tutsağızdır belki de. Bunu hiç sorgulayamayız. Kendimize bir değer biçer, bir düşünce şablonunun içinde gezinir kısır bir döngüde dolaşırız. Bu kısır döngünün içinde hiçbir özgün üretim yoktur. Sadece başkalarının bize empoze ettiği simge ve değerleri tekrarlamaktan ibarettir.
Gerçeğin ve Hakikatin Yolunda
Peki herkes farklı düşünürse nerede ve nasıl birleşebiliriz? Bence birleşebileceğimiz tek nokta özgürlük noktasıdır. Herkes bir diğerinin özgürlüğüne saygı gösterdiğinde, aslında kendi özgürlüğünü de garanti etmiş olur. Eşitlik içeren özgürlüktür bizi biraraya getirebilecek tek şey. Çünkü o dayatmaz, köleleştirmez ve ileriye götürür.
Her şeyi ve Herkesi Sorgulamak
Bütün düşüncelerimi tek başıma, kendi kendime ve yıllar içinde okuyarak, araştırarak, sorgulayarak oluşturdum. Geldiğim noktadaki düşüncelerim size uymayabilir. Bana göre “doğru, gerçek” size göre “doğru ve gerçek” olmayabilir. Ya da tam tersi. Sizin “gerçek ve doğru”nuz bana uymayabilir. Bu nedenle kimseyi kendi inandıklarıma ikna etme çabasına girmiyorum. Herkes istediğine özgürce inansın.
Özgürlüğünün Bir Kısmını Verirsen, Onu Tümden Yitirirsin
İnsan yapayalnızlığında tıpkı bir ordu gibi çoğalabilir ve bundan aldığı güçle topluma, sisteme her şeye karşı ayakta durabilecek güce erişebilir.
Eğer insan kendi gerçeğini, hakikatini arıyorsa bunun verdiği güçle ayakta durmayı başarıyor ve yalnız yürümekten mutsuz da olmuyor. Aksine bundan mutluluk duyuyor. Ben de yalnız yürümekten mutluyum.
Köleliğin İçselleştirilmesi
Buradaki yanılsama, insanlara özgür olduğu yanılsamasını vermektir. Özgürlük ile eşitliğin yan yana ve ayrılamaz şekilde birbirine bağlı olduğu unutturularak, özgürlüğün içeriği boşaltılmıştır. Özgürlük aynı olanaklara sahip insanların farklı tercihleri sonucu ortaya çıkar. Çağdaş kölelik ve eşitsizlik üzerine kurulu bir sistemde kimse özgür olamaz. Bu olanaklara sahip olanlar dahi.
İktidarın Doğası Üzerine
Eğer insan doğası doğuştan saldırgan olmaya eğilimli değilse, onu saldırgan yapan nedir? Onu saldırgan yapan, özgürlüğünün kısıtlanması, eşitsizliğin hüküm sürmesinin yanısıra başta devletler olmak üzere, iktidar mekanizma ve ağlarıdır aslında. Bu anlamda iktidarın doğası, insanın doğasını olumsuz olarak etkilemekte ve onu değiştirmektedir.