Düalizmlerin Adamı: Fyodor Dostoyevski

Yıllardır yaza yaza bitiremediğim bir konu vardır: Fyodor Dostoyevski… Hakkında onlarca, sayfalarca yazı yazmama karşın, hâlâ eksik hissederim kendimi bu konuda. Üzerine yazılmış belli başlı biyografileri okumama rağmen, her seferinde yine de onun hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum gibi gelir. O kadar derindir ki, boğulmamak için çaba sarf etmek gerekir. Kitaplarını ikişer üçer kez okumama karşın, her seferinde tekrar tekrar karıştırdığımda yeni şeyler keşfederim. Dinci ve milliyetçi yanını eleştirmekle birlikte, bir romancı olarak onun eşsizliğine, psikolojik derinliğine saygı duyarım. Ona benzeyen hiçbir romancı yaşamamıştır şimdiye dek, insan ruhunun bu kadar derinine inen bir yazar yoktur.

Devamını okuyunuz...

Kendi Cehennemine Sığınan Adam: Dostoyevski

Bu cümlesi önemlidir ki içinde bulunduğu durumu “cehennem” olarak niteliyor. Yani kaçacağı hiçbir yer kalmamış. Hem borçlarının yükü altında ezilirken, diğer yandan edebiyattaki başarısı ve başarısızlığının acısını çeker. Daha ilk yapıtıyla en yükseğe konulmuştur, en etkili kişi olan Belinski tarafından, “İnsancıklar” adlı yapıtıyla. Daha sonra ise gözden düşmüştür. Bu durum belki de en iyi onun açıkladığı gibi cehennem kelimesiyle anlatılabilir. Gerçek hayatı zaten kâbustur. Epilepsi krizleri, borçlar, kumar, yoksulluk, düzensiz bir hayat vs…

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!