“Sevgi Bakanlığı’nda hiç pencere yoktu.”[1]
Pencere yoksa, bir pencere açmalıyız duvarda… Sanal da olsa bazen… Tek bir bakış açısına mahkûm bir hayat, pencereden yoksun bir odaya benzer. Pencereden yoksun bir odaya mahkûm olmak, ölmeden mezara girmektir. Zaten bu yüzden çoğu insan, yaşayan ölüden başka bir şey değildir.
Bizi boğan gözlerimizin alıştığı bu yarı karanlıktır. Bu yarı karanlıkta aslında net olarak değil, belli belirsiz görürüz. Ama sanki görüyormuş gibi davranır ve kendimizi buna inandırırız. Ne kadar fazla pencereniz var da hayat odanızda o kadar fazla zenginsiniz. Çünkü her pencere biraz daha fazla hoşgörü, empati, nesnellik ve gerçeklik getirecektir dünyanıza. Kötülükleri de göreceksiniz o pencereden elbette. Ama güzellikleri görmekten asla vazgeçmeyeceksiniz.
Değişik pencerelerden, değişik bakış açılarından hayata bakan insan, artık asla bir manipülasyona, yalana da kanmayacaktır. Çünkü o gerçeği tüm boyutlarıyla görebilmekte ve kavramaktadır.
Hayata açılan pencereleriniz çok olsun. Her pencere bir hayat daha ekleyecektir hayatınıza…
Erol Anar
16-27 Haziran 2018
Paraná
[1] George Orwell: 1984, s. 249.