Porto Alegre Notları (1)

17/01/2019 Erol Anar 0

İspanyolca da çalışmıştım biraz gelmeden önce. İspanyolca ve Portekizce birbirine çok yakın iki dil, ama yine de biraz farklılıklar; buna rağmen basit bir şekilde konuşacak kadar İspanyolcayı kıvırmıştım. Özellikle bir kitap ve sözlük alarak, orada konuşmak için çalışmıştım evde bir süre gitmeden önce.  Ve böylece birçok sivil toplum örgütünden insanlarla tanıştım Brezilya, Uruguay, Arjantin Kolombiya, Meksika ve birçok ülkeden insanlarla sohbet edebilme olanağı buldum, biraz İspanyolca biraz da Portekizce. İngilizce ise dediğim gibi yaygın olarak kullanılmıyordu. Eğer İngilizcenize güvenerek Latin Amerika’ya gelirseniz hata edersiniz.

Sana Mektuplar: Özgür Bir Adaya Uzanan Yolculuktur Düş Kurmak

16/01/2019 Erol Anar 0

“Hep bir adam olsun isterdim, tek ben olayım orada isterdim.” demiştin bir gün. Ben de bir ada düşlemiştim hayatım boyunca uzaklarda, çok uzaklarda olmalıydı bu ada. Aynen Ursula K.  Le Guin’in “Her Yerden Çok Uzakta’ adlı beğendiğim kitabı gibi. Her yerden ve herkesten çok uzakta olmalıydı bu ada. Hatta görünmez olmalıydı ki o adanın var olduğunu benden ve senden başka kimse bilmesin, göremesin.

Kuzey Amerika Notları (4)

13/01/2019 Erol Anar 0

Sonra bir sigara yakarak odamın penceresinden Chinatown’a (Çin Mahallesi) baktım. New York’a akşam iniyordu yavaş yavaş. Uzaklarda pembeleşmiş bulutlar giderek laciverte dönüyorlardı. Aşağıda sokakta evlerin, […]

Bir Irmak Gibi Akıp Giden Çocukluğumuz

09/01/2019 Erol Anar 0

Siddhartha yıllar sonra kayıkçının yanına döner ve onunla birlikte yaşamaya başlar. Kayıkçı, binlerce insanı kayığıyla karşıya geçirdiğini, ancak yalnızca dört beş kişinin ırmağın farkına varabildiğini belirtir. Kayıkçı ona ırmağın sesini dinlemesini öğütler ve gizi ancak böyle çözebileceğini söyler. Yıllar sonra Siddhartha, ırmağa sorduğu soruların yanıtını almıştır: Giz, zaman diye bir şeyi olmadığıdır.

Kuzey Amerika Notları (3)

08/01/2019 Erol Anar 0

Sonraki günlerde gündüzleri şehir merkezine, ya da müzelere giderek vakit geçiriyordum. Başka bir kentte de böyle mi bilmiyorum, ama Washington’da bazı müzeler herkese ücretsiz hizmet sunuyorlar. Genellikle Uzay Müzesi’ne gidiyordum. Burada uzay mekiklerinin maketleri, uzayla ilgili bilgiler ve videolar, astronatların elbiseleri ve daha birçok uzay malzemesi vardı. Burada dolaşmayı çok seviyordum. Amerikan Tarih Müzesi’ne de birkaç kez gitmiştim. Lincoln Anıtı da dahil olmak üzere, daha önce görmediğim birçok müzeyi de bu fırsatla gezdim.

Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (2)

07/01/2019 Erol Anar 0

Bertrand Russell’a da ilgim özel oldu. Özellikle dört ciltten oluşan “Batı Felsefesi Tarihi” bu anlanda derli toplu ve vazgeçilmez kaynaklardan birisi oldu benim için. Yine “Dünya Görüşüm”, “Mutlu Olma Sanatı”, Özellikle “Sorgulayan Denemeler” kitabını yıllar önce okuduğumda etkilendiğimi anımsıyorum. Yine onun “iktidar” adlı kitabını okuduğumda bu konuya ilişkin özel ilgim olduğundan faydalandığım bir kitap olmuştu. Özellikle kendisiyle yapılmış bir röportajdan oluşan “Dünya Görüşüm” kitabında kendi görüşlerini açıkça ortaya koyar. Din, politika, mutluluk ve birçok konuya da değinir kısaca bu kitapta. Yine, “Neden Hristiyan Değilim”, “Aylaklığa Övgü” kitapları da ilginçtir. Russell konusunda bir makale de hazırlıyorum, o yüzden geniş biçimde incelediğim bir düşünürdür o.

Abhazya ve Adigey Notları (3)

06/01/2019 Erol Anar 0

Nihayet ineceğimiz istasyona ulaşmıştık. Burada istasyonun önünde bir taksi durağı vardı. Oraya giderek bir taksici ile yine İngilizce, Tarzanca ve Rusça anlaşmaya çalıştık. Adama Maykop’a gitmek istediğimizi söyledik. 25 dolara anlaştık, fakat adam bizden 35 dolar aldı, eğer düşündüğünden daha uzak olursa bu on doları da alacaktı. Daha doğrusu sanki hiç arabasıyla Maykop’a hiç gitmemiş gibi davranıyordu.

Yapabileceğimiz İlk Devrim Uyumsuzluktur

04/01/2019 Erol Anar 0

Aslında toplumla, iktidarlarla ne kadar uyumsuz olursak bir o kadar kendimiz olma, kendimizle uyumlu olma şansımız vardır. Çünkü siyasal iktidarlarla ve başka iktidar biçimleriyle, toplumla uyumlu olduğumuzda, tabulara, egemen inanç ve düşüncelere, liderlere, sisteme de bir o kadar tapınırız ve kendimizden başka bir şeye dönüşürüz.

Normal İnsanın Canavarlığı

01/01/2019 Erol Anar 0

Yani “normal” insanların çoğu için bir şey için ayırdıkları zaman bittiğinde canavarlıklarına geri dönmeleri kendileri açısından son derece normaldir. Çünkü her şey bir görev, bir karşılık alma, “pastadan bir dilim kapabilme” yarışıdır onlara göre. Sanki ucunda ölüm vardır ve kıçlarını kurtarma derdindedirler.  İşte bunun için Foucault, “Normal insan kurgudur.” demişti. Normal insan yalnızca kurgu değil, aynı zamanda bir canavardır da.

Avrupa Anıları (2)

28/12/2018 Erol Anar 0

Gerçekte gitmek istediğim yer İtalya´dan çok, kendi içimdi. İki tren gidiyordu aynı anda: Birisinde ben vardım ve İtalya´ya doğru yol alıyordum. Diğer trende de ben vardım, bu tren kendi iç dünyama doğru yol alıyordu. Kendimi yapabilirliklerimi ve hayatın karşısındaki cesaretimi sınamaya başlamıştım bu yolculukta. Denildiği gibi, belki de insan kendisini en iyi yolculuklarda tanır.

Böyle birkaç yıl geçti. Avrupa’ya gitmeyi hâlâ istiyordum, ama bu isteğimi gerçekleştirme yolunda pek adım da atmıyordum.